Osmanlı’nın son dönemi bizlere sürekli okullarda öğretilen “Rusların sıcak denizlere inmesi” hedefi doğrultusunda “Rus korkusu” ile geçmiş…
Osmanlı’nın çöküşü ve devamında yeni Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile devam eden süreç ve çok partili döneme kadar ABD ve Sovyetler arasındaki ilişkiler olağan seyrinde devam etmiş.
1950 yılı, Demokrat Parti, Adnan Menderes dönemi devam edince NATO, Güney Kore süreçleri sonrasında gelinen nokta ülkeyi neredeyse “Küçük Amerika” hedefinde bir ülke haline getirmiş…
17 Şubat 1959'da Kıbrıs görüşmeleri için İngiltere'ye giden Adnan Menderes ve heyetin uçağı “teknik bir arıza” sonucu düştü. 21 kişiden sadece 7 kişi kurtulabilmişti. Sağ kurtulanlardan biriside Başbakan Adnan Menderes'ti!..
ABD ile yaşanan olaylar ve 1959’da Adnan Menderes’in miting ve sohbetlerinde Sovyetler ile ilgili olumlu sözleri ve Moskova’ya göz kırpması Menderesin sonunu getirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs 1960 darbesi ile de Menderesin idamına kadar giden bir süreç yaşanmıştı…
***
Tarih tekerrürden ibaret;
1974’te Yunan Ordusundan bir grup albayın Kıbrıs’ta askeri darbe girişim, darbenin başarısızlığı ile başlayan süreç ve devamında yelen 1974 yılında yaptığımız Kıbrıs Barış Harekatı, devam eden süreçte ABD’nin 1978’e kadar süren ambargo…
1977 sonunda yeniden başbakanlığa geçen Ecevit'in Sovyet Rusya ile girdiği ilişkiler başta ABD, NATO ülkeleri olmak üzere batılı ülkeler tarafından tepkiyle karşılanmıştı!..
Devamı ise malum!..
12 Eylül 1980 darbesi!..
ABD’li diplomatın deyimiyle; “your boys have done it” yani “seninkiler yaptı” veya “bizim çocuklar işi bitirdi” anlamına gelen sevinç nidaları…
***
2015’te yapılan son G20 zirvesinde Putin Türkiye ilgili olarak ilişkilerin yeni girdiği süreç ve yakınlaşma, öncesinde ise Şangay Beşlisi ile olan temasla ülkeyi 15 Temmuz Sürecine kadar getirdi…
***
Özet bir tarih turu da bize gösteriyor ki; ABD’nin bölgedeki en büyük korkusu Türkiye’nin yönünü doğuya, Asya’ya çevirmesi ve Rusya ile yakınlaşması…
Ve bunu önlemek adına da “yaklaşanı yakarım” politikasını da yıllarca sürdürmüş ve sürdürmekte…
Hüseyin KURT