Samsun’da 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri tamamlandı.
Seçim sonucunda;
AK PARTİ: 5
CHP: 2
MHP: 1
İYİ Parti: 1 vekil çıkardı.
Vekil hesaplama nispi temsil hesaplama yöntemi olan “D'Hondt sistemi”ne göre yapılıyor.
D'Hondt sisteminde hesaplama yöntemini daha önce yazdığım için burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Merak eden internetten de bulabilir.
Hesaplama ile ilgili sorun aslında şurada;
Her seçim sonrasında “şu kadar oyla şu vekil kaybetti” lafları çıkar. Genelde verilen rakamlar küçük farklar olsa da işin aslı öyle değildir.
Bu seçimlerde Samsun’da;
+1 vekile en yakın parti MHP idi.
MHP’nin 2. vekili çıkarması için yaklaşık 18.000 civarı ilave oya ihtiyacı vardı.
İYİ Parti’nin 2. vekili çıkarması için 38.000 civarı ilave oya ihtiyacı vardı.
Yeniden Refah’ın 1 vekil çıkarması için 39.000 civarı ilave oya ihtiyacı vardı.
CHP’nin 3. vekili çıkarması için yaklaşık 76.000 civarı ilave oya ihtiyacı vardı.
Durum böyle olunca AK PARTİ’nin 5. vekili +18.000 oy olmasaydı 4 vekil çıkarıyordu. Yani birbirine en yakın vekil çekişmesi AK PARTİ’nin 5. sırası ile MHP’nin 2. sırası arasında oldu dersek yanlış olmaz. Elbette buna ilave gitti-geldi oy da hesaplanır ama o kadar akıl karıştırmaya gerek yok.
***
PARTİNİN VEKİLİ YERİNE MİLLETİN VEKİLİ SEÇMEK İSTERSEK!
Seçimlerde eskisi gibi ön seçimler yapılmıyor. Bir dönem yapılmıştı. Ön seçimlerdeki sıralamaya da uyulmadığı dönemlerde olmuştu. Ön seçimler olan partilerde de meşhur “tavşan aday” olayları yaşanıyordu.
Ön seçimler Tür Siyasi Hayatında “temayül yoklaması”na evrildi. Önceleri temayül yoklamalarına uyulsa da sonraları mevcut vekilleri temayüle sokmadılar. Sonralarında ise “tabanın meyletmeleri ölçüm aracı”na döndü “gaz alma” haricinde hiç uyulmadı.
Bu arada temayülün Türkçesi “kimseye ilgi duyma, meyletme” anlamına geliyor.
Peki partinin vekili yerine milletin vekili seçmek istersek;
Öncelikle siyasi parti teşkilatları üyelerine vekil aday adaylarının listeye gideceklerini YSK kontrolündeki seçimlerle belirlenmeli. Devamında “tercihli oy” yöntemiyle partinin vekil adayına doğrudan oy verilmeli. En çok oyu alanlar aralarında sıralanmalı ve partinin o bölgede aldığı oy oranında “D'Hondt sistemi”ne göre seçilen vekiller hesaplanmalı. Böylelikle vekil sıralaması diye bir durum da ortadan kalkmış olacaktır.
Tercihli oy 1991 Genel Seçimlerinde kısmen uygulansa da biraz daha karışık hesaplama yöntemleri vardı. Merak eden inceleyebilir.
Burada “baraj” ve “kontenjan vekil” konuları akla gelebilir.
Baraj yüzde 7 olarak yüksek bir durum. Halen daha Türkiye’de bu baraj ile “zorunlu ittifak” oluyor ise bir yerde bir sorun var demektir. Baraj dünyada genel kabul gören yüzde5 seviyelerine indirilmelidir.
Peki parti genel merkezlerinin çalışmak istediği vekilleri nereden aday gösterecek?
“Kontenjan vekil” dediğimiz ve genel merkezlerin illerdeki üst sıraları kendi belirleyeceği ve görmek istediği parti vekil adaylarına ayırmanın da önüne geçmek gerek.
Peki nasıl?
Mecliste 600 vekil var ise bunun 100 vekili “Türkiye vekilliği” olarak ayrılmalı ve illerden / bölgelerden 500 milletvekili belirlenmeli. Türkiye vekilliklerine de adaylar olmalı. Siyasi partilerin ülke genelinde aldığı oy oranında bu vekiller siyasi partiler arasında dağıtılmalı.
Böylece hem milletin istedikleri vekiller meclise gider hem de sandığa yansıyan millet iradesi oranında genel merkezlerin istedikleri vekil olmuş olur.
Bu ve benzer iyileştirmelerle “gerçek millet iradesi” sandığa yansır ki bunu parti genel merkezleri ne kadar kabul eder, o da ayrı bir konu. Gerçek millet iradesi sandığa yansırsa da seçilen vekiller “parti vekili” değil “milletvekili” olur.
***
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ 2. TURA KALDI!
Türkiye ilk kez 2. tur Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor.
Pek alışık bir durum olmadığı için seçmende ilk aşamada “1. seçimin devamı” algısı oluşsa da “yeni bir seçim” olduğu anlaşılmaya başlandı.
Öyle görünüyor ki bu seçim değişim isteyenlerle değişim istemeyenler arasında bir “referandum havasında” geçecek.