DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Suat ALTINBAŞAK
Suat ALTINBAŞAK
Giriş Tarihi : 02-05-2025 14:17

Kadınlara cuma namazının farz olmadığının Kur'an'daki delilleri (1)

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma Suresi 9. Ayet)

 

Bazı kimseler, bu ayette cuma namazına çağrılan kimseler için geçen “Ey iman edenler” tabiriyle genel bir ifadenin kullanıldığını, dolayısıyla bu ifadenin kadınlarıda kapsadığını, bu gerekçeyle kadınlara da cuma namazının farz olduğunu savunmaktadır. Halbuki Cuma Suresi 10. Ayet köle, hasta, çocuk ve kadınları cuma namazı farziyetinden istisna etmektedir. Bunu izah edeceğiz. Ama bunun öncesinde şunu iyice izah etmeliyiz ki, Kur'an'da bazı ayetlerde bir genel ifade kullanılarak genelleme yapılır. Aynı veya başka ayette o konuyla alakalı istisna yapılabilmektedir.

 

Bu konuda bazı örnekler verelim:

 

Bakara 2/178'de "Ey iman edenler" şeklinde bir genel ifadeyle tüm müminlere hitap edilerek, öldürme konusunda kısas uygulaması farz kılınıyor. Fakat bu genel hitaba rağmen aynı ayette istisna da yapılarak, öldürülen kişinin velisi (yakını) katili affederse, kısas uygulanmayıp, onun yerine diyet alınabileceği anlatılmaktadır.

Maide/6 da “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın” emriyle suyla abdest alınması için “Ey iman edenler” şeklinde tüm müminlere hitap eden genel bir ifade kullanılmıştır. Ama aynı ayette daha sonra “Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin” denilerek, bazı kimselerin su bulamadıklarında istisna edilerek teyemmüm alabilecekleri dile getirilmiştir.
 

Yani Ayette, suyla abdest alma emrinin, tüm müminleri kapsadığını göstermek için “Ey iman edenler” gibi bir genel ifade kullanılmasına rağmen, belli bazı şartlara sahip kimseler (su bulamamış hasta, yolcular vs.) istisna tutularak, teyemmüm gibi fiilî bir kolaylık getirilmiş ve bir ruhsat verilmiş oldu.

Bakara/183’de “Ey iman edenler” şeklinde bir genel ifade kullanarak, orucun tüm müminlere farz olduğu bildirilir. Bakara/185’de ise genel bir ifadeyle herkesin Ramazan ayında orucunu tutmasının farz olduğu belirtilmiştir. Bakara Suresi’nin 184. ve 185. ayetleri ise bu farziyetin hastalık ve yolculuk gibi bazı durumlarda istisna edileceğini ve nasıl telafi edileceğini açıklamış olur.

 

Yani Bakara 183. ve 185. Ayetlerinde orucun farz oluşu ayette tüm müminlere hitaben olsada, hasta ve yolcu olan bazı kimseler istisna tutularak, fiilen o anda oruçtan sorumlu tutulmaz, fiilen oruç sorumluluğundan geçici muaf tutulur. Bakara/185’de genel bir ifadeyle tüm müminlere, orucun zaman dilimi açısından yalnızca Ramazan ayında farz olduğu bildirilmesine rağmen, yine aynı ayette istisna edilen bazı kimselerin Ramazan ayında oruç tutmayabilecekleri, Ramazan ayından sonra tutamadıkları günler sayısınca oruç tutabilecekleri bahsedilmektedir.

 

Tevbe/29’da “kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın” denilerek genel bir ifade kullanıldığından bu ayet, tüm müminlere savaşın farz olduğu izlenimini vermektedir. Tevbe/38’de, “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda savaşa çıkın denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? “ diye belirtilerek tüm müminlere savaş farzmış gibi gözükür. Halbuki bu iki ayet, sadece savaş mükellefiyeti olan müminlere yönelik bir çağrıdır. Çünkü Tevbe 9/91, bazı müminleri savaştan istisna etmektedir.

 

Tevbe/38’de “Ey iman edenler” şeklinde, savaş mükellefiyeti olan kimselere hitap edebilmek için tüm müminleri kapsayacak gibi gözüken genel bir ifade kullanıldığı halde, Tevbe 9/91’de Allah zayıfları, hastaları ve fakirleri savaş mükellefiyetinden istisna edilen yani muaf tutulan kimseler olduğunu belirtmiştir. Ayetteki “zayıflar” ibaresi, kadınlar, yaşlılar ve fiziken dayanıksız olanları kapsayıcıdır.

Yani kadınlar, direkt olarak "zayıflar" kavramı içinde olarak, Tevbe 9/91 kadınları savaş mükellefiyetinden istisna etmektedir.

 

Tevbe 9/91 sadece hastaları değil, bu ayetteki “zayıflar” ifadesiyle kadınlarıda kapsayacak şekilde güçsüzlüğü genel olarak istisna kılar. Tevbe/38’de “Ey iman edenler” ibaresiyle savaşa katılacak kimseleri belirtmek için müminleri kapsayıcı genel bir ifade kullanılıp, Tevbe 9/91’de savaştan “zayıflar” yani “kadınlar” istisna edildiği halde kadınlara savaşmak farz mı, bu durumda kadınlar savaşa gitmediklerinde günaha mı girecek? Kadınlar savaş mükellefiyetinden istisna edildiği için Tevbe/38’de “Ey iman edenler” şeklinde genel bir ifadeyle müminlerin savaşa katılmaları belirtilmiş olsada, ayetlere bütüncül baktığımızda kadınların savaşa katılması farz değildir.

 

Nisa/34 de Erkeklerin kavvam (koruyucu, sorumlu) olması ve bazısının bazısından üstün olduğunun belirtilerek kadınlara göre erkeklere bazı yönlerden üstünlük verildiğinin vurgulanması, savaşa katılma konusundaki sorumluluğun öncelikle erkeklerde olacağını, kadınların savaşa katılmasının ise farz olmadığını anlamamızı sağlar.

 

Allah, erkekleri kadınlar üzerinde kavvâm (sorumlu, koruyucu) kılmıştır. (Nisâ 4/34) Kavvâmlık ise, fiziksel güç ve savaş gibi toplumsal sorumluluk açısından da erkekler için öncelik anlamı taşır. Bu öncelik/sorumluluk/koruyuculuk savaş gibi çok ağır yükümlülüklerde de erkeklere verilmiştir. Bu sebeple kadınlar, bu çok ağır yükümlülükten istisna edilir yani muaf tutulur. Çünkü Nisa/34’ün işaret ettiği gibi asıl yük taşıyıcısı erkeklerdir.

 

“Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz” (Bakara 2/286)

 

Bu ayetteki bu açıklama, kadınları savaştan istisna eden ana kaidedir. Bu ayet ile de kadınların savaşa katılmasının farz olmadığını anlarız. Bu ayet-i kerime, kişinin fiziksel ve psikolojik kapasitesine ve kişinin fıtratına göre hüküm verileceği hakikatini vurgular. Genel olarak kadınların yaratılışı, fiziken savaşın güçlüklerini, zorluklarını taşımaya münasip olmadığı için kadınlar, ana kaide olan bu ayetle savaştan istisna edilmiş olur.

 

Tevbe/38’de savaşa katılması gerekenleri belirtmek üzere “Ey iman edenler” diye genel bir ifade kullanıldığı halde kadınların, savaşa katılması farz olan müminler arasından, bazı ayetlerle istisna tutulduğu ortaya çıkmış oldu. Kadınların, savaşa katılması farz olan kimseler arasından istisna edildiği kabul edilmezse, savaşa gidemeyen kadınların günaha girdiği kabul edilmiş olacak.

 

Allah sizden (yüklerinizi) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. (Nisa 4/28)

 

Bu ayet de Allah’ın, güçlük veya zorluk değil kolaylık dilediğini vurgular. Kadınların savaş ile yükümlü kılınmaması bu genel Kur’an prensibine uygun düşer. Dolayısıyla bu ayetin prensibi de, kadınları savaştan istisna eder.

 

İşte Cuma Suresi 9. Ayette de “Ey iman edenler” hitabıyla, cuma namazını kılacak kimselerin kimler olduğu belirtmek için genel bir ifade kullanılır. Cuma namazıyla ilgili bu ayetin devamı olan Cuma Suresi 10. Ayette bu konuyla ilgili bir istisna yapılır. Cuma/10’da “namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan rızkınızı arayın” şeklinde bir emir belirtilerek, bu emri yerine getirebilecek olan burada bahsedilen kişiler dışındakilerin, cuma namazı farziyetinden istisna tutulduğu anlaşılır.

 

İlgili ayet şu şekildedir:

 

Nihâyet namaz bitince, artık yeryüzünde dağılın ve Allah'ın lütfundan (rızkınızı) arayın ve Allah'ı çok zikredin; tâ ki kurtuluşa eresiniz! (Cuma Suresi 10. Ayet)

 

Cuma namazının hemen ardından yeryüzüne dağılıp, rızık arama emrini/farziyetini yerine getirmesi gereken kişilerin dışındaki kimselerin, Cuma/9’da “Ey iman edenler” ifadesi ile cuma namazına çağrılan kimseler arasında olmadığı, bu kimselerin cuma namazı farziyetinden istisna tutulduğu ortaya çıkar. 

 

Yani kimler ayetteki, cuma namazının hemen ardından yeryüzüne dağılıp, Allah’ın lütfundan rızık arama emrini/farziyetini yerine getirebilecek durumda değilse, bu kimselerin cuma namazı farz olan kimseler dışında istisna tutulan kimseler olduğu ortaya çıkar.

 

Çünkü Cuma suresi 10. Ayet, “Ey iman edenler” ile başlayan Cuma suresi 9. Ayetin devamı olarak istisna belirtir. Yani Cuma/10 da belirtilen cuma namazının hemen ardından yeryüzüne dağılıp, Allah’ın lütfundan rızık arama emrini/farziyetini yerine getirme durumunda olmayan kimselerden olan kölelere, hastalara, çocuklara, kadınlara cuma namazının farz olmadığını anlamamızı sağlar.

 

Nur 24/33, Nahl 16/71 ve Nahl 16/75’e göre kölelerin rızık arama farziyeti ve ailesinin geçimini sağlama farziyeti yoktur, bu sorumluluk efendisine aittir. Köleler, karın tokluğuna çalışmaktadır. Köleler kendileri için rızık arama fiilini yerine getirmek isteseler bile genellikle efendileri izin vermeyeceğinden, bu sebeple kölelerde rızık arama fiilini yerine getiremeyeceğinden köleler günaha girmez, bu da kölelerin rızık arama farziyetinin olmadığını gösterir. Çünkü “Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz.” (Bakara 2/286)

 

Köleler özgür olmadıklarından, Cuma/10’daki “namaz bitince, yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan rızık arayın” emri gibi, Cuma/9’daki cuma namazına çağrı emri de kölelerin fiilen yerine getiremeyecekleri bir yükümlülük olur. Cuma/11’den anlaşıldığı üzere dilerse cuma namazı vakti dışında ticaret yapabilecek durumda olan cuma namazı kendilerine farz özgür kimseler gibi köleler kendileri adına ticaret yapamaz. Özgürlüğü elinden tamamen alınmış kölelerin, bazı gayrimüslim efendileri tarafından asli ihtiyaçları bile karşılanmadığı halde bir gayrimüslimin elinin altındayken cuma namazına gönderilmeyeceklerini kolaylıkla ön görebiliriz. Kölenin, efendisi olan bir gayrimüslim tarafından cuma namazına gitmesine izin verilmediğini, giderse eğer efendisinin köleye ceza vereceğini söylediğini bir düşünün. 

 

Bu köle, bu durumda cuma namazına gidemediğin de günaha mı girecek? Hayır, çünkü rızık arama farziyeti olamayacak durumda olan kölelerin, cuma namazını kılabilme imkanına sahip olamayacak durumlarının olacağı aşikardır. Cuma/9’daki “Ey iman edenler” ifadesini dikkate alıp, rızık arama farziyeti olmayan bu köleleri istisna yapan, Cuma/10’daki “yeryüzünde dağılın ve Allah'ın lütfundan (rızkınızı) arayın”  ifadesini dikkate almazsanız, bu köleler cuma namazına efendisi izin vermediği için gidemediği halde bu kimselere cuma namazı farz demiş olacaksınız ve bu kimseler cuma namazına gidemediğinde bu görüşe göre günaha girmiş olacak.

 

Anlaşılıyor ki, köle olduğundan rızık arama farziyeti olmayan erkek köleye dahi cuma namazı farz değil. Çünkü, cuma namazının hemen ardından, Allah’ın lütfundan rızık arama farziyeti olamayacak durumda olan kölelerin, cuma namazını kılabilme imkanına sahip olamayacak durumlarının olacağı çok bellidir. Bu izah kabul edilmediğinde, cuma namazına gidemeyen kölenin günaha girdiği kabul edilmiş olacak. Allah ise haksızlık etmez. İşte Cuma Suresi 10. Ayetteki,  “namaz bitince, yeryüzünde dağılın ve Allah'ın lütfundan (rızkınızı) arayın” sözü, rızık arama emrini yerine getirme farziyeti olmayanlar için bir istisna belirtir.

 

Cuma Suresi 10. Ayette belirtilen, cuma namazının hemen ardından, yeryüzüne dağılıp, Allah’ın lütfundan rızık arama emrini/farziyetini yerine getiremeyecek, yatalak veya çok hasta olan erkeklerin dahi cuma namazına gitmesi farz değildir. Cuma/9’da cuma namazına çağrılan kimseleri belirten “Ey iman edenler” gibi bir genel ifade olduğu halde, yatalak ve çok hasta erkeklerin cuma namazına gitmesi farz diyebilir miyiz? Tabii ki diyemeyiz.

 

Çünkü Cuma/10’da cuma namazının kimler için farz olduğunu iyice anlamamızı sağlayan ayette de geçen cuma namazından hemen sonra yeryüzüne dağılıp, Allah’ın lütfundan rızık arama emri, bunu yapamayacak yatalak veya çok hasta erkeklere, bu durumda farz değildir. Allah’ın lütfundan rızık arama emrini yerine getiremeyecek durumunda olan yatalak ve çok hasta olan kimseler, nasıl cuma namazına gidebilecek ve nasıl cuma namazı sonrası rızık aramak için yeryüzüne dağılabilen kimselerden olabilsin? Buradan, cuma namazının bu kimselere farz olmadığı öğrenilir.

 

Bu kabul edilmezse, cuma namazının hemen ardından, Allah'ın lütfundan rızık arama işini yapamayacak durumda olduğundan, cuma namazına da gidemeyecek derecede olan hasta ve yatalak kimselerin günah işlemiş olduğu kabul edilmiş olacak. Allah ise haksızlık etmez.

 

Cuma/10’daki emir, Cuma/9’daki cuma namazının farz olduğu kimseler için belirtilen “Ey iman edenler” hitabıyla, kimlerin kastedildiğini anlamamızı sağlar. Cuma/10’da emredilen cuma namazı hemen sonrası yeryüzüne dağılıp, Allah’ın lütfundan rızık arama farziyeti olmayan kimselerin, cuma namazı farziyetinin olmadığı yani cuma namazı farziyetinden istisna edildiği ortaya çıkar.

 

Cuma/10’da bahsedilen, cuma namazı sonrası için "Yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan rızkınızı arayın" emri çocuklara söyleniyor olabilir mi? Çocukların rızık arama veya ailesini geçindirme farziyeti olmadığından, Cuma/9’da “Ey iman edenler” şeklinde bir genel ifade (hitap) olsada , Cuma/10’da geçen cuma namazı sonrasındaki rızık arama emrinden dolayı, çocukların cuma namazı farziyetinden istisna tutulmuş olduğu anlaşılır.

 

Cuma Suresi 10. Ayetin cuma farziyetinden bazı kimseleri istisna ettiğini kabul etmeyen biri, cuma namazının farz oluşunun, “Ey iman edenler” hitabı sebebiyle istisnasız herkes için genel bir hüküm olduğunu düşünen biri, bir çocuk cuma namazına gitmediğinde günaha girdiğini kabul etmiş olacak.

 

Cuma Suresi 9. Ayet, “Ey iman edenler” şeklinde genel bir ifadeyle cuma namazını farz kıldıktan sonra bu ayetin devamı niteliğinde Cuma Suresi 10. Ayette, cuma namazı farz kılınan bu kimselerin, ancak cuma namazının hemen ardından, yeryüzüne dağılıp, rızık arama farzını yerine getirecek kimseler olduğunu belirtir. Nisa/34’e göre de kadınların rızık arama farziyeti olmadığından, kadınlara cuma namazı farz değildir. Yani, Cuma Suresi 10. Ayet ile kadınlar cuma namazı farziyetinden istisna tutuldu.

 

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından (Aile fertlerinin geçimi için)  harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. (Nisa Suresi 34. Ayet)

 

Bu ayette bekar veya evli olsun fark etmeksizin, Allah’ın bazısını bazısından üstün kılması sebebiyle ve mallarından ailesinin geçimi için harcadıklarından erkeklerin, kadınların yöneticisi/idarecisi ve kollayıcısı olduğu belirtilerek, kadınların ailesinin geçimini sağlama gibi bir sorumluluğunun yani farziyetinin olmadığı, bu farziyetin erkekler için olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü ailenin geçiminin sağlanması erkekler üzerinde bir sorumluluk yani farz olduğuna dair ayetten bir sonuç çıkar ama ayette kadınlar için böyle bir sorumluluk bahsedilmediğinden, kadınların ailesinin geçimini sağlama farziyeti yoktur.

Yani Nisa/34’e göre evli veya bekar olsun fark etmeksizin, ailesinin geçimini sağlama sorumluluğu olan erkeklerin, evindeki kadınlar ve çocuklar için ailesinin geçimini sağlama farziyeti olduğu sonucu çıkar. Ayete göre baba, evdeki çocukların annesinin yöneticisi, kollayıcısı (kavvam) olduğuna göre evdeki çocuklarında yöneticisi, kollayıcısı ve geçim sorumlusu oluyor. Yani bu durumda erkeğin ailesinin geçimini, rızık teminini sağlamakla ilgili farziyeti var. İster evli erkek olsun, ister bekar erkek olsun, bir erkeğin ailesinin içerisindeki kadınların (kızının, hanımının, annesinin) ve ailesindeki çocuk yaştaki erkeğin rızkını temin etmek yani ailesinin geçimini sağlama farziyetinin olduğu Nisa/34’den anlaşılır.

Nisa/34’e göre kadınların rızık arama farziyeti olmadığı halde, kadınların Cuma/10 ayetine rağmen cuma namazı farziyetinden istisna edilmediğini savunanlar, tutarlı olmak istiyorlarsa eğer, rızık arama farziyeti olmayan köle kadınların ve henüz buluğa ermemiş kız çocuklarının, rızık arama (kazanma) imkanı bulunmayan çok hasta kadınların cuma namazına gitmediklerinde günaha girmiş olduklarını kabul etmek mecburiyetinde kalacaklardır. Halbuki köle kadınlar, henüz buluğa ermemiş kız çocukları, çok hasta kadınlar gibi rızık arama farziyeti olmayan bu kimselere cuma namazı farz değildir, cuma namazına gitmemeleride günah değildir.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Suat ALTINBAŞAK

Suat ALTINBAŞAK

DİĞER YAZILARI İslam'da sünnet olmak yoktur diyenlere reddiye Onda Bir Öşür Oranının Kur'an'daki Delili Hayızlı İken Namaz Kılınamayacağının Kur’an’daki Delilleri (2) Hayızlı iken namaz kılınamayacağının Kur'an'daki delilleri (1) Kırkta Bir Zekatın Kur'an'dan İspatı Kitap ve Hikmet (5) Kitap ve Hikmet (4) Kitap ve hikmet (3) Kitap ve Hikmet (2) Kitap ve Hikmet (1) Sünnetin Korunmuşluğu (5) Sünnetin Korunmuşluğu (4) Sünnetin Korunmuşluğu 3 Sünnetin Korunmuşluğu (2) Ateist ve Deist Bilmecesi 8 Sünnetin korunmuşluğu (1) Ateist ve Deist bilmecesi 6 Ateist ve deist bilmecesi 5 Kadere bakışın, peygamber tasavvurunu belirler (4) Kadere Bakışın Peygamber Tasavvurunu Belirler 3 Kadere Bakışın, Peygamber Tasavvurunu Belirler 2 Kadere Bakışın Peygamber Tasavvurunu Belirler 1 İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik - 7 İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (6) İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (5) İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (4) İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (3) İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (2) İnançsızlığa Karşı Koruyucu Hekimlik (1) Ateist Ve Deist Bilmecesi (8) Ateist ve Deist Bilmecesi (7) Ateist Ve Deist Bilmecesi (6) Ateist ve Deist Bilmecesi (5) Ateist Ve Deist Bilmecesi (4) Ateist Ve Deist Bilmecesi (3) Ateist ve Deist Bilmecesi 2 Ateist ve deist bilmecesi 1 Doğu Türkistan'daki Çin Zulmünü Bertaraf Edebiliriz… (3) Doğu Türkistan'daki Çin Zulmünü Bertaraf Edebiliriz… (2) Doğu Türkistan'daki Çin Zulmünü Bertaraf Edebiliriz… (1) Bilim Ve Din İlişkisi Atomlardan Evliliğe Uzanan Kader Yolu Düşünme Seferberliği Başlasın! (2) Düşünme seferberliği başlasın! (1) Beynimizin Ön Lobunu Harekete Geçiren Tebliğ Gençlerle, yetişkinler ayrılamaz! İnsandan İnsana Eğitim
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA