Ateistler ve Deistler, evren içerisindeki her işleyişi yasalara bağladığından, ilk olarak bu konudaki "illallah"a dair tezimizi delilleriyle ortaya koymalıyız. Böylece hayat, ilim, irade, kudret, adalet (düzen), merhamet, hikmet, ilim gibi vasıflara sahip olduğu iddia edilen bir Yaratıcı ilaha davet edildiğini muhataba iletmiş oluruz. İleri sürdüğümüz bu tezden sonra, küfür üzere olan kişi iman etmezse, maddenin işleyiş yasalarının mutlak sebep olamayacağını delilleriyle bahsederek, "la ilahe" inancını aşılamalıyız.
"La" diyebilmek için önce "illa" meselesini iyice öğrenmek ve anlamak gerekiyor. Çünkü Ademoğlu bebeklikten itibaren herşeyi kıyasla öğrenir. "İlla" konusuna dair her delil, hem "illa" , hem de "la" inancını kuvvetlendirir. "La" konusuna dair her delil de, hem "la" inancını, hem de "illa" inancını kuvvetlendirir.
Evren ve insan ayetindeki Allah'ın sıfatlarının, isimlerinin ve fiilerinin görülebilmesi için çaba harcamak, "la" ve "illa" inancını kuvvetlendirmek adına zorunludur. Kur'an-ı Kerim'in ve Rasulullah'ın davetinde bu zorunluluk göze çarpmaktadır. Kur'an-ı Kerim'deki iman konulu ayetleri, bu perspektifle de tefekkür etmeliyiz. Böylece tespit edeceğimiz "La ilahe" ve "illallah" delilleri vesilesiyle, Ateist ve Deistlerin sebeplere verdikleri zanni hakimiyeti zail edecek olan hak inancı kalbe yerleştirmeye imkan doğar.
"İllallah" inancını oluşturan, Allah'ın varlığı ve birliğine dair bazı nükteler
Rüzgarın oluşması, yağmurun yağması, Güneşin doğması, yaprağın düşmesi gibi faaliyetlerde görülen sebep-sonuç ilişkilerinde, sonuca etki edenin mutlak olarak sebepler olduğuna dair, Ateist ve Deistlerde bir inanç var.
Bilimsel verilere göre; rüzgarlar aşılayıcı olarak bir fayda sağlar, yağmurlar bir ölçüyle yeryüzüne iner, güneş belli bir hesap içerisinde hiç şaşmadan hareket eder. Bu gibi ayetler, bir düzen sahibine, sonsuz ilim sahibine, sonsuz merhamet sahibine, sonsuz bir kudrete işaret eder. Bir sanat eseri olan şaheser, mimarının özelliklerini tarif eder. Bilim yapanlarda aynen bu şekilde, sonuçlar üzerinden bu gözlemsel mantığı kullanarak, sebepleri bulmaya çalışır. Hipotezler, teoriler, kanunlar bu mantıkla tespit edilmeye çalışılır.
O zaman Kitabullah'ın da öğrettiği bu gözlemsel mantık üzerinden, bir portakalı nasıl yiyebildiğimizi bir tefekkür edelim:
* Evrende tüm varlığın birbirine yardım etmesiyle, canlı ve cansız olan her şeyin birbirine ihtiyacı olduğunu anlıyoruz. Güneş'in ısı ve ışığı olmazsa hayat olmaz. Güneş olmayınca, canlıların ihtiyacı olan fotosentez olmaz ve oksijen oluşmaz. Dolayısıyla bitkiler, hayvanlar ve insanlar hayatta kalamaz.
* Güneş olsaydı ama bitkiler olmasaydı, hayvanlar ve insanlar için yaşam yine olmazdı. Böcekler olmasaydı, bitki türleri yok olurdu ve meyveler, sebzeler birer hayal olurdu. Her şeyimiz olsa ama yeryüzündeki suyumuz çekilip alınsa yaşayamayız ve yok oluruz. Yağmurlar hiç yağmasa veya azot ve oksijen dengesi olmasa yine hayat biter. Ucu herşeye dokunan zorunlu yaşam zinciri bir yerinden kırılırsa, hayat diye birşey kalmaz.
* Kara deliklerin süpürge görevi görmesi, atmosferin Dünya'yı koruması, Dünya'nın yörüngesinden çıkmaması gibi evrendeki hassas ayarlar olmasaydı, yaşam olmazdı. Her şeyimiz olsaydı ama yer çekimi olmasaydı, yine yaşayamazdık. Yaşam zincirinin oluşmasına vesile olan bu gibi zorunlu ihtiyaçlardan biri yok olsaydı, bir şehrin ana hattındaki elektrik şartelinin indirilmiş olması gibi hayatın durmasına vesile olurdu. Yaşamı oluşturan sonsuz sayıdaki kusursuz işlem yok olmaya mahkum olurdu.
* Atomlar amino asitlere, amino asitler proteinlere, proteinler hücrelere, hücreler dokulara, dokular organlara dönüşürek bir insan oluşur. İnsanın var edilmesi de yetmiyor. İnsan bedeninde milyonlarca hücrenin yenilenmesi, kalbin çalışması, nefes alınabilmesi ve nefes verilebilmesi gibi yaşam için zorunlu işlerin ve bedendeki hassas ayarların her daim devam etmesi gerekiyor. Aksi halde, etrafı yığınla çeşitli yiyecekler dolu olsa bile insanın yaşamı sona erer.
* Eğer mis gibi bir portakalı yemeyi istememizin sağlayan beynimiz olmasaydı… Yiyebilme isteğimizi tetikleyen, portakalın tadını bilen tad alma reseptörlerimiz olmasaydı… İştahımızı ortaya çıkaran bir hormon olmasaydı… Portakalın bizim için odundan farkı olmaz ve portakalı yemeyi bile dilemezdik.
* Bir portakalı yeme isteğimizin beynimizde oluşabilmesi sonrası; beyin sinyalleri, sinir hücrelerimizi ve pazu kaslarını harekete geçirerek, portakalı elimize alıp, ağzımıza götürebilmemizi sağlar. Bu işlemlerin oluşabilmesi için iştahımızı ortaya çıkaran bir hormonun, beynimizdeki sinyallerin, sinir sistemimizin, kas sistemimizin, iskelet sistemimizin, kalbimizin çalışıyor olması zorunludur.
* Yediğimiz pek çok besin gibi portakal da; ağzımızdaki dişler, dil ve tükürük bezleri yardımıyla, ilk sindirimi gerçekleşir. Daha sonra da mide ve bağırsaklardaki sindirimden geçerek, kanımıza ve hücrelere mükemmel bir şekilde karışır. Vücudumuzun, hiçbir sorun teşkil etmeden portakalı rahatlıkla özümsemesiyle, başka zaman yine portakal yemeyi dileyebiliyoruz.
* Mis kokulu bir portakalı bile yiyebilmemiz, evrendeki ve insan bedenindeki dengeli, düzenli ve hassas işleyişin bir an bile durmadan devam etmesine bağlıdır. Portakalı yediğimizi zannediyoruz. Halbuki özgür irademizle tercih etsekte, yedirtiliyoruz.
Güneşe olan zaruri ihtiyaçtan, portakalın oluşmasına ve portakalı yiyebilmemize kadar olan tüm süreçte, evrende ve insan bedeninde her an gerçekleşen hadiselere etki eden kuvvet sahibi olan bir varlık aranır. İnsan aklı böyle çalışır.
İnsan, bu şekilde düşünebildiğinden dolayı bilim yapılabiliyor. Çünkü Newton, bir cismin hareket etmesini ve durdurulabilmesini, bir F kuvvetinin olmasına bağlar. Bu bir fizik yasasıdır. Öyleyse, evrendeki ve insan bedenindeki atomları bir düzen içinde harekete geçiren bir "F kuvveti" var. Biz, bu F kuvvetini kudret elinde bulunduran vacib-ül vücud (varlığı zorunlu) olan zata, Allah diyoruz.
Bir ülkenin elektrik şarteli, tek bir ana hattan indirilirse, o şehirde hayat durur. Elektrik akımını sağlayan atomlar, bilimsel yasalar bu duruma engel olamaz. Elektrik şarteli kaldırılırsa hayat devam eder. Evrendeki düzenin hiç bozulmaması; adalet, merhamet, ilim, hikmet irade, kudret gibi sıfatlarla elektrik şartelinin kaldırılmış olduğunu, anlık olarak kudretsiz atomların harekete geçirilip, evrene ve insana dair müsbet müdahaleler yapıldığına işaret eder.
Yaratanın evren gibi bir muazzam eseri yaratması, evrendeki şu an gerçekleşen faaliyetleri de Yaratıcının yapabilecek güçte olduğuna delildir. Deistlerin, kendi zanlarına uyması sonucu, Yaratıcının evrendeki hakimiyetini ve faaliyetlerini; kör, sağır, dilsiz, akılsız atomlara paylaştırması, akleden bir kalbe ters düşer. Hiçbir Deist, hakimiyeti olan bir beldedeki gücünü, başkasıyla paylaşmaya yanaşır mıydı?
Bir makine aynı ürünleri üretmek için kurulur. Bir ürünün bu şekilde tek elden üretilmesi en kolay yoldur. Birbirine benzemeyen ürünleri farklı makinelerden üretmeye çalışmak ise en zorudur. Her bir farklı ürün için farklı makineler üretmek gerekir. Diğer bir seçenekte ise, tek bir makinedeki yazılımı, her farklı ürün için her saniye değiştirmek gerekir. Sayısız farklı makineden üretim yapmak, tek bir makineden üretim yapmaya göre çok daha zordur.
Evrendeki birbirinden farklı sayılamayacak kadar varlık bir Yaratıcıya atfedilmezse, sayısız çeşitlilik içinde sayısız şirk makinesi üretilmiş olduğu kabul edilmiş olur. En zor yol tercih edilmiş olur. Mümkünatı daha zor olan bu ihtimal, akla en uzak olanıdır. Halbuki şartel örneğindeki gibi, tek elden her an çeşitliliğin var edilmesi, daha kolay olduğu için akla en uygun olandır. İnsan tarafından kabul görmeye en layık olandır.
Her birimizin kusursuz simasının ve parmak izlerinin faklı olması, hergün hayata yeni katılan insanların ve diğer canlıların olması, milyonlarca hücremizin yenilenmesi, mevsimlerin değişmesi gibi her farklılık, her an bir yaratma olduğuna ve tek kudret elinden çıktığına işarettir. En muhtemel olan, akla en uygun inanç budur.
"La ilahe" inancını kuvvetlendiren, Allah'ın varlığına ve birliğine dair bazı nükteler
"La ilahe" inancı, sebeplerin yaptığına inanılan şeyleri sebeplerin yapmadığını izah eder ve sebepleri "illallah" inancına bağlar.
Doğadaki yaşam zinciri bu kadar hassas dengelere bağlı iken, hayatımızı tehlikeye sokacak olan etkenlerden bizi ve var olan bu düzeni; kudreti, ilmi, merhameti, hikmeti olmayan atomlar koruyamaz.
Kışın C vitaminine ihtiyacımız oluyor. Kışın bizim için toprak vasıtasıyla, ihtiyacımız olan C vitamini deposu portakal ortaya çıkıyor. Dilimizde barkod okuyucu varmış gibi tad alma reseptörleriyle mis gibi portakalın tadını tanıyoruz. Portakalın sindirimi vücudumuzda kusursuz yapılarak, kanımıza ve hücrelerimize bir fayda sağlayarak karışıyor.
Halbuki portakalın oluşmasında yer alan hava, toprak, Güneş, portakalı oluşturan atomlar ve insan bedenindeki atomlar birbirlerini tanımadığı, görmediği halde bu mükemmel işleyiş her daim devam ediyor. Tüm bunları, birbirlerinden habersiz cansız ve ilimsiz atomlara vermek yerine; merhamet, hikmet, kudret sahibi Yaratıcıya vermek daha mantıklıdır.
Ateistler, varlığın oluşmasına sebep olarak atomların titreşmesini öne sürüyorlar. Peki birbirini tanımayan cansız, ilimsiz, iradesiz, kudretsiz, merhameti olmayan atomların titreşimiyle düzen içinde bir varlığın oluşmasına etki eden nedir? denilince bilim bir gün bunu açıklayacak diyorlar. Halbuki soyut olan inançsızlık ve inanç meselesini bilim açıklamaz. İnsanlar, varlığı bilimle gözlemleyerek, her biri inanç olan çeşitli yorumlar yaparlar.
Gökyüzünde atomlardan oluşmuş, "Bizi cansız, iradesiz, kudretsiz, ilimsiz bir varlık buraya koydu" diye bir yazı olsaydı… Bu yazı da hergün belirli bir hesaba ve yasaya göre hareket ediyor olsaydı… Gündüz ortaya çıkıp, gece kaybolsaydı…
Ateist ve Deist böyle bir şeyle karşılaşınca ilk olarak, "bu yazıyı kim yazmış" der. İradeli, ilimli ve hayat sahibi bir varlığın bunu yaptığını ilan eder. "İlmi, iradesi ve hayatı olan bir varlığın müdahalesi olmadan, belli bir hesaba ve yasaya göre bu yazıyı, atomlar yaptı" desek, inanmazlar. Çünkü insan aklı böyle çalışır. Akıl böyle çalıştığından yani bir sebep aradığından dolayı zaten bilim yapılabiliyor. İnsan aklı böyle çalıştığından dolayıdır ki Newton, bir cismin hareket etmesi ve durdurulabilmesi için bir F kuvvetinin gerektiğini söyler. Bilim bu inançla yapılabiliyor.
Ateist ve Deistlerin, Gökyüzündeki yazı örneğindeki gibi benzer mantıki çıkarımları, Güneş'in şu anki faaliyetlerinin müsebbibi olan "F kuvveti"nin sahibi için de düşünebilmeleri, aklın gereğidir. Bedenimiz güneşten dolayı ısındığında, ısının asıl kaynağının bedenimizdeki atomlar değil de Güneş olduğunu biliriz. Bir denize Güneş ışığı vurduğunda, ışığın asıl kaynağının denizdeki atomlar değil de Güneş olduğunu biliriz. İşte, Güneşi harekete geçiren F kuvvetinin müsebbibini yani asıl hakiki kaynağı hesaba katmakta aynı mantık kuralının gereğidir.
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Seyfettin BUDAK
Neden iyi olan kaybeder!
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Adnan ÖZ
Samsunspor seriye bağladı!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Recep YAZGAN
Amentü’nün Diyalektiği
Vehbi KARA
Siyaset ve İnsanın Asli Vazifesi
Servet ZEYREK
Denge
Erol AYDIN
Kırık Kalpler Müzesi
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Hasan KARADEMİR
Bir Asırlık Çelişki
Gülay ÇETKİN
Bu okulda yaşananlarda siyaset mi var yoksa milli eğitimin duyarsızlığı mı?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mehmet BOZKURT
Kirli Ellere Artık Dur Demeliyiz!
Bedriye Arık ÇAMBEL
Dengenin Formülü
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Songül KARAMAN
Her Güne Bir İyilik Sığdırabilmek
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Nasıl Bir Eğitim Ortamı?
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Bülent ERTEKİN
Güzel ülkem, güzel vatanım
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Hüseyin KURT
Samsun’un Ses Karnesi
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)