Eğitimini İran Tus’da aldıktan sonra Kûfe’ye göçmüştür. Câbir bin Hayyân bilinen ilk pratik Simya âlimidir.
Orta Çağ Avrupası'nın bu alanına büyük ölçüde katkısı bulunmuş ve Kimyanın da esası oluşmuştur.
Atomun parçalanacağını ilk ortaya atanlardandır. İmâm Câ’fer-i Sâdık’ın öğrencisidir.
Übnü’n-Nedîm, Câbir bin Hayyân’ın künyesini Ebû Abdullah olarak bildirmekte; künyesinden de Ebû Abdullah değil, Ebû Mûsâ olarak behsetmektedir. Bizzat kendisi de eserlerinde Ebû Mûsâ küneysini kullanmaktadır.
Câbir bin Hayyân hem Kimyager ve hem de Eczacı olan bir babanın oğludur. Horasan'da doğmuş ve Yemen’de okuduktan sonra Kufe’ye giderek Abbâsî Halifesi Harun Reşid’e saray âlimi olarak hizmet etmiştir.
Câbir bin Hayyân Kimya dışında Eczacılık, Farmakoloji, Metalürji, Astroloji, Felsefe, Fizik ve Müzik gibi geniş alanda 400 ü aşan eser bırakmıştır. Bu çalışmalarından ancak 20 civarında eseri bugüne kalmıştır.
Câbir bin Hayyân Nitrik asit, Hidrojen klorür ve Sülfürik asit’in rafine ve kristalize yöntemlerini bulmuş, Kral suyu’nu icat etmiş ve Sitrik asit, Asetik asit ve Tartarik asiti keşfetmiştir.
"İmbik" ( الأنبيق al-inbiq) sistemini geliştirmiştir. Câbir bin Hayyân mahsus olarak ortaya attığı Baz kavramıyla Kimya'nın gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Câbir bin Hayyân, zehirlilerin zehirlisi olan arsenik tozunu elde eden ilk bilim adamı olmuştur.
Câbir bin Hayyân çalışmalarından isimlerinde bahsettiği Hermes, Pisagor, Sokrates ve daha başka eski Mısır ve Yunan şahsiyetlerini de çalışmalarında dikkate almıştır.
Câbir bin Hayyân 12. yüzyılda Kidab al-Kimya adlı eseri Latince’ye çevirmiştir. Bu çalışması ile Simya ve Kimya kelimelerinin kaynağı olmuştur.