Burada yazmış olduğumuz yazı serisinde bir şeyi açıklıkla dile getirmekte fayda görüyorum. Mucizenin Allah tarafından peygamberlere verilen ve Allah’ın tasarrufundan başka kimsenin, peygamberler dahil olmak üzere, bunu yapmaya gücü ve iktidarı olmayan, olağanüstü görülmemiş olaylardır.
Onun için ben burada insanların ve ellerindeki imkanların bir araya gelmesiyle ulaşılamıyacak harika olayları ve Allah’ın yarattığı hepsiçok mükemmel olan varlıklardan bazılarını dile getirmeye çalıştım. Bunlara ulaşmak ve bir benzerini de yapmak mümkün değildir.
Hiçbir zaman onların benzerlerini yapma, bugünkü bütün teknolojik imkanlar bir araya gelse de mümkün değildir. Mucizeler yaplacak çalışmaların hedefinin en sonundaki şeylerdir. Onlara doğru adım atılır, onlardan ilham alınır. Onlara ulaşmanın mümkün olmadığını burada özellikle tekrar ve tekrar dile getirmek istiyorum. Ancak Allah dilerse olur.
Peygamberler istedikleri için Allah onlara mucize vermez. Nitekim vermediği de olmuştur.
Ancak Allah isterse peygamberlere mucize verir. Onun için burada mucize kelimesinin yazımda kullanılması yanlış anlaşılmasın. Her anlatılan konu alanında delil gösterilen mucizenin benzerinin yapılacağı anlamı çıkarılmasın. O alanda yapılacak çalışmaya yönlendirici ve teşvik edici olmalıdır.
Bu alanlarda bilimsel çok mesafeler katedilmiştir. Halen de mucizeler bize ışık olabilirler, kaynak olabilirler. Bu yazı serisi ile bilime ışık tutacak konular anlatılmaya çalışılmıştır.
Beyin mucizesi bilgileri hangi şartlarda, nasıl topluyor. Bugün bilim bunu tam olarak keşfetmiş değildir ama, bilgisayarlarla harddikslerde, bulutlarlada bilgilerin depolanmasının, beyinden alınan ilhamla katedilmiş bir çalışmadır. Ancak son hedefe ulaşılamamış, araştırma ve çabalar sürdürülmektedir. Bu tarz yazılarla bunlar nazara vermeye çalışılmıştır.
SONUÇ
Mucize hedefindeki teknolojinin dili yazımızda anlaşıldığı gibi dinler, mensuplarını hem manevi ve hem de maddi olarak ar-ge yapmaya teşvik etmektedir.
Burada Hz. Nuh Aleyhisselâm buharlı gemiyi icat edip insanlığın hizmetine sunduğu görülünce, din insanlığı geri bıraktı safsatalarının ne kadar insafa sığmadığı anlaşılır. Biz tarihçilere tekrar soralım, bunların karşısında taş devirlerinin varlığından bahsetmek tarihi bir aldanma değilse nedir?
Kaldı ki ilmi araştırmaların gelişmesinde dinlerin ve özellikle İslam'ın çok büyük bir rol oynadığı artık tartışılamaz.
Bilim adamlarına düşen, kendi sahalarında bu gerçekleri delilleri ile ortaya çıkarmaktır.
Bu konuları dile getirirken bizim buradan çıkartmamız gereken ve bize ilham kaynağı olacak, dindar insanların daha çok çalışması ve bilime daha çok katkıda bulunmaları gerektiğidir. Çünkü bilimde nihayet yoktur.
“ İki günü bir olan ziyandadır.”
Bu yazı serisi ile ve bu konuda verdiğimiz konferanslarımızla, yeteneğimiz ve anlayışımız nispetinde bazı meseleler dile getirilmiştir. Ben umuyorum ki bundan sonra bu alanda inşaallah yetkili ve ehliyetli olanlar daha güzel konulara temas edecekler ve bizi daha çok güzel yerlere doğru yönlendirecekler.
Çalışmanın hayırlara vesile olmasını diliyor Rabbimden nefsimize ders çıkartılmasını niyaz ediyorum.