Sizi-bizi diğer canlılardan, hayvanlardan ayıran, “İNSAN” yapan Allah’ın bizlere verdiği düşünme, akletme ve muhakeme, yani “AKIL ve VİCDAN” nimetidir.
Bu hasletlerimiz (özelliklerimiz) olmadığı zaman o iki ayaklı canlıların bazılarının şekli, görünüşü, konuşuyor olması ve insani fiziksel davranışları her ne kadar normal insanlara benzese de aslında onlar iç güdüleri ile hareket eden, yaşayan, daha doğrusu ömür tüketen HAYVANLARDIR.
Hatta bazıları en çok nefret ettiğimiz sürüngen hayvanlardan da aşağı seviyede , bilgisiz, basiretsiz ve sıradan insanlar için çok zararlı ESFELİ SAFİLİN seviyesinde birer HAŞERAT dır.
Kim mi bunlar?
Bu yazıyı okuduktan sonra çevrenize alıcı bir gözle ve dikkatlice bakın, bu tür yaratıkların sizler bu güne kadar gözlerinizi, diğer algı organlarınızı ve düşünme melekelerinizi gerçekten ve hakkıyla kullanmadığınız için bunların yüzlerinde ki maske ve kripto kimlikleriyle yaşadığımız yerlerde bizler ile birlikte, içiçe rahat ve problemsiz yaşadıklarını fark edeceksiniz.
Halen adı tam olarak konulamamış, gerçek kimlikleri ve düşünce şekilleri tam ve doğru olarak deşifre edilememiş bu organizmalar üzerlerinde ve yüzlerinde taşdıkları “Müslüman, Demokrat, Çağdaş, politikacı, Bizim Partiden, Hemşerimiz, Zengin, Makam Sahibi İnsan” vb sıfat veya kimliklerinin kendilerine sağladığı görünmezlik, dokunulmazlık zırhı ile her kesimden insanı aldatarak (biliçli veya farkında olmadan) ŞEYTANIN ALLAH İLE GİRİŞTİĞİ SAVAŞTA ŞEYTANA GÖNÜLLÜ HALİFELİK, ASKERLİK ve KÖLELİK yapmaktalar.
Ben bunların adına ŞEYTANIN ÇOBAN KÖPEKLERİ diyorum.
Bu güne kadar tanıdığım şeytanın en büyük köpeği de yüzünde ki “Müslüman Din Alimi” maskesiyle Şeytana sadakatla hizmet eden FETÖ piçidir.
Bu tanımlamadan ve örnekten sonra “ŞEYTANIN KÖPEĞİ” ifadesinin, tarifinin içini siz doldurun ve cevrenizde ki hangi tipler bu tarife, tanıma cuk diye oturuyor siz karar verin.
Bu yazıyı okuduktan sonra ki ilk işinizde mecburiyetten veya gönüllü olarak dünyanın ve hayatınızın günlük işlerine, sıkıntılarına, meşgalelerine, başkalarının cebine gömdüğünüz, koyduğunuz kafanızı bulunduğu yerden çıkartın, ezbere yaşadığınız hayattan sıyrılın ve o başınızı iki elinizin arasına alarak “ALLAH BİZDEN NE İSTİYOR, BİZ NE YAPIYORUZ, YAŞANTIMIZLA KİME, KİMLERE veya NEYE HİZMET EDİYORUZ” diye düşünün.
En başta kendinizi, yaşadığınız hayatı, sonrada dünyevi, toplumsal kimlikleri, statüleri, ilimleri, görünüşleri, söylemleri ve inançları ne olursa olsun cevrenizde ki insanları, kurumları SORGULAYIN.
İlk bakışta sizi ilgilendirsin veya ilgilendirmesin her hangi birisinden veya her hangi bir kuruluştan size göre zararlı, faydalı, doğru, yanlış bir düşünce, söz, eylem, karar ve davranışı duyduğunuzda veya gördüğünüzde her zaman soracağınız ilk soru “Bu adamın, kurumun amacı ne, ne yapmak istiyor” DEĞİL; BU (söz-fikir-karar-davranış) EN ÇOK KİMİN İŞİNE YARAR sorusu olsun.
Hayatınızın her alanında soracağınız bu soru en başta sizin, daha sonra ise yakın çevrenizdeki insanların SIRTINIZA BİNMEK İSTEYEN ŞEYTANIN KÖPEKLERİNİN OT YEDİRDİĞİ ESSEK olmasına engel; DÜŞÜNEN, SORGULAYAN İNSAN, TAHKİKİ İMAN SAHİBİ İYİ BİR MÜSLÜMAN/MÜMİN olmanıza sebep olur.
Ne olacağınıza siz karar verecekseniz Allah ve Resulullah harici daima herkesi, her şeyi her zaman SORGULAYIN, sorgulamadan hiçbir düşünceye, akıma ve insana teslim olmayın. Özellikle de Allah rızası, din, vatan, millet ve devlet için konuştuğunu, birşeyler yaptığını söyleyen, söylemi ile eylemi arasında farklılık bulunan kişileri, kurumları ve yapıları iki defa sorgulayın.
Selam ve Dua ile…
Abdullah Bir