“Ben evliliği kariyeri için ertelemiş kırk yaşına gelmiş bir kadınım. Etrafımda bana ilgisi olan fakat bu ilgisini direkt söyleyemeyen erkekler olduğunu hissetmekteyim. Dolaylı olarak beğenisini ve duygularını ima eden birkaç erkek var. Fakat bu hislere sahip bir erkeğin neden doğrudan evlilik teklifi etmeyip dolaylı olarak ima etmelerini anlayamamaktayım. Direkt söylenmediği müddetçe sürekli arada kalınacak ve bu durum böyle devam edecek gibi geliyor bana. Bu durumda ilk adımı benim mı atmam gerekiyor, öyleyse ben ne yapabilirim? Özellikle sitedeki erkeklerden cevap bekliyorum.
Ayrıca 40 yaşına gelmiş hatta geçmiş bir erkeğin evlenmeme sebepleri neler olabilir? (Cinsel hayatı ile ilgili sorunları olabilir mi?)Bu durumda olan erkeklerin düşüncelerini merak ediyorum. Bu yaş grubu erkeklerle olan evlilik görüşmelerinde aklıma bu tarz sorular gelip de soramamaktayim.”
Yukarıda ki bu ifadeler sayın Sema Maraşlı’nın www.cocukaile.net isimli sitesinde ki bir yazının altına yorum yazan bir bayana ait.
Aslında bu hanımefendi içinde bulunduğu durum, çıkmaz anlamında pek de yalnız sayılmadığı gibi ülkemizde yaşayan ve kariyeri için yuva kurmayı geciktirmiş yüzbinlerce (sayıda abartı yok) BEKÂR, YALNIZ, MUTSUZ, HUZURSUZ ve UMUTSUZ hanımlardan birisi.
Bundan on sekiz, yirmi yıl önce bu hanımın akranları yirmili yaşlarda evlenip yuva, koca, çocuk ve aile sahibi olmak için çeyiz düzer ve hayırlı olması duasıyla kısmetlerini beklerken kendisini ve geleceğini KARİYER PUTU’na kurban etmiş bu vb durumda ki hanımlar üniversitelerde master, doktora veya iş hayatında kariyer yapma peşinde koşmakla meşgulken yaşlarının 35 olduğunu bile fark etmediler. Hatta bu hanımefendilerin bir çoğu gördüğü kariyer rüyasından yaşları 36-37 olana kadar uyanamadı bile. Yaş 38-40 olup da uyandıklarında ise gördüklerinin pembe bir rüya değil, kabus olduğunu, zaman denilen ömür öğütücüsünün, değirmeninin ne kadar hızlı çalıştığını ve ne denli acımasız olduğunu fark ettiler.
Bu fark ediş ve kâbustan uyanış onları hem korkuttu, hem de yıllardır sahip olmak için kırk türlü eziyete katlandıkları kariyerlerine yaslanan o özgüvenlerini yerle bir etti.
Bu hanımlar yerle yeksan olmuş özgüvenlerinin enkazını tam olarak kaldıramadan içinde bulundukları yaşlarda (38-40 yaş) 10-15 yıl önce olduğu gibi evlenmek için erkek ADAYLAR ARASINDAN SEÇİM YAPAN DEĞİL, evlenmek isteyen erkekler için SEÇİME TABİ TUTULAN, yani evlilik konusunda tercih eden değil, tercih edilmek için bekleyen aday oldukları gerçeği ile de yüzleşmek zorunda kaldılar.
Bu bayanların birçoğuna aileleri, akrabaları, evli çocukluk arkadaşları ve hatta komşularının “hala evlenmiyor musun, neden evlenmedin, evlenmek için daha ne bekliyorsun” vb sözlerle yaptığı mahalle baskısına dayanamayarak acele ve hatalı bir evlilik yaparak veya bir bölümünün de hiç evlenmeyerek kalan hayatlarını da sıkıntıya soktukları, hatta perişan ettikleri sık yaşanan bir sonuçtur.
Yukarıda ki ifadeleri yazan hanımefendi henüz bu aşamaya gelmiş değil. Ama o yolda hızla ilerlediği de inkar edilemez bir gerçek.
Biz de hanımefendinin talebi üzerine kendisini (ilmimiz ve gücümüz yettiği kadar) bu iki kötü akıbetten kurtarma konusunda yardımcı olmaya çalıştık.
Aşağıda ki yazı ilk bakışta bu hanımefendinin sorularına verilmiş özel cevaplarmış gibi görünse de biz şehrimiz ve ülkemizde benzer durumlara ve sıkıntılara muhatap olduğu halde derdini en yakınında ki insanlarla bile paylaşamayan on binlerce kızımız olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle bu hanıma cevap olarak yazılmış bu yazının o kızlarımızdan birisine bile faydası dokunur umuduyla ve duasıyla köşeme taşımayı uygun gördüğüm.
Cumamızın ubarek ve hayırlara vesile olması duasıyla…
LEYLA HANIM’a…
Öncelikle “hakkınızda hayırlısı olsun” diyerek sorduğunuz sorulara ilmimiz, tecrübelerimiz ve dilimiz döndüğü kadarıyla cevap vermeye çalışalım.
“Etrafımda BANA İLGİSİ OLAN fakat bu ilgisini direkt söyleyemeyen erkekler olduğunu hissetmekteyim” DEMİŞSİNİZ…
Bu konuda ki hislerinizin sizi yanıltmadığı kuvvetle muhtemel. Çünkü kadınlar erkeklerden farklıdır ve hisleri erkeklerden daha kuvvetli olduğu için bir şeyi BİLMEDEN/ÖĞRENMEDEN önce HİSSEDERLER.
Kadınların yaratılıştan gelen bu özellikleri hayatın doğal akışı içinde kendileri ile ilgili durumlar haricinde, yani başkalarının kararsız kaldıkları zamanlarda doğruları görmesi, anlaması ve doğru karar vermesi için ciddi bir REFERANS ve AVANTAJ iken kendileri ile ilgili duygusal olay ve konularda genellikle DEZAVANTAJ’a dönüşür.
Çünkü, kadının nefsinin ( benliği, enesi, istekleri, beklentileri ) konunun direkt muhatabı, öznesi olduğu AŞK, SEVGİ, HOŞLANMA, NEFRET, KİN, İNTİKAM ARZUSU vb durumlarda kadınların çoğu mantıklı ve aklı başında davranmak yerine sizin ifade ettiğiniz manada HİSLERİ ( öngörü, basiret, altıncı his vb) ile DEĞİL olumlu veya olumsuz DUYGULARI ( içgüdüleri ) ile düşünür, karar verir ve kararlarını eyleme döker.
Bu şekilde ki davranışları da kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede telafisi güç hatalar yapmalarına, bu hatalar yüzünden sıkıntı ve acı çekmelerine, ağır bedel ödemelerine ve uzun süreli pişmanlık yaşamalarına sebep olur.
Bu nedenle özellikle sizin yaşınızdaki bekar bir bayanın yapacağı en mantıklı ve doğru davranış şekli size karşı ilgisi olduğunu düşündüğünüz erkekler arasında sizin de ilgi duyduğunuz, nefsinizin hoşuna giden, kişiliği/karakteri ve şartları size en uygun olduğunu düşündüğünüz erkek ile EN YAKIN ZAMANDA ve AÇIKÇA konuşarak o erkeğin niyetinin ( günü geçirmek, kısa süreli sevgili veya cinsel partner olmak, evlenmek vb) ne olduğunu sormak ve anlamak olmalıdır.
“Dolaylı olarak beğenisini ve duygularını ima eden birkaç erkek var. Fakat bu hislere sahip bir erkeğin neden doğrudan evlilik teklifi etmeyip dolaylı olarak ima etmelerini anlayamamaktayım” DEMİŞSİNİZ
Bu soruyu bizim gençlik zamanımızda (yaklaşık 25 yıl önce) sormuş olsaydınız size direkt ” Bir çok erkeğin daha önce sevgilisi olmadığı, yetiştikleri aile, çevre, aldıkları dini terbiye, sahip oldukları ahlak ve utangaç karakterli oldukları veya reddedilmekten korktukları için niyetlerini direkt ifade etmeye ve size açılmaya çekiniyor olabilirler” derdim, ama içinde bulunduğumuz bu zamanın gençlerinin ve erkeklerinin ezici çoğunluğunda bu özelliklerin kalmadığını bildiğim için bu sorunuza (neden doğrudan evlilik teklifi etmeyip dolaylı olarak ima etmelerini anlayamamaktayım ) verilebilecek en mantıklı ve doğru iki cevap var.
1- Bu erkekler bir veya bir kaç sebepten dolayı ( sizi daha yakından tanıma isteği, size karşı olan duygularının karşılıksız olma düşüncesi veya reddedilme korkusu, 6284 sayılı yasa ve TMK nın süresiz nafaka, mal paylaşımı vb konularda erkeklerin aleyhine olan maddeleri) ya sizden çekiniyor ve bu nedenle size evlilik teklifinde bulunmuyor
2- Yada bu erkekler sizinle sadece zaman geçirmek, flört etmek, sevgili ve cinsel partner olmak istedikleri, sizinle uzun vadeli bir ilişki ( evlilik, aile ve yuva kurma ) yaşama niyeti olmadığı için size evlilik tekfinde bulunmuyorlar.
“Bu durumda ilk adımı benim mı atmam gerekiyor, öyleyse ben ne yapabilirim?” DEMİŞSİNİZ
Bu konuda nefsani olan duygularınızla ( bastırılmış cinsel arzular, pembe hayaller, mahalle baskısının zorlamasınin üzerinizde ki psikolojık yansımları vb) değilde aklınız ve muhakeme yeteneğinizle düşüneceğinize ve karar vereceğinize inanıyorsanız yukarıda ifade ettiği çerçevede (size karşı ilgisi olduğunu düşündüğünüz erkekler arasında sizin de ilgi duyduğunuz, nefsinizin hoşuna giden, kişiliği/karakteri ve şartları size en uygun olduğunu düşündüğünüz erkek ile EN YAKIN ZAMANDA ve AÇIKÇA konuşarak) ilk adımı sizin atmanızda bir mahsur yok.
Böyle davranmanız hem sizin kafanızda o erkeğin size karşı olan duygularının, ilişki kurma amacının ve niyetinin ne olduğu ile ilgili sorulara cevap bulmanıza hem de size karşı benzer davranışlarda bulunan diğer erkeklerin niyetlerini onlarla konuşmadan ANLAMANIZA fayda sağlayacaktır.
“Ayrıca 40 yaşına gelmiş hatta geçmiş bir erkeğin evlenmeme sebepleri neler olabilir? (Cinsel hayatı ile ilgili sorunları olabilir mi?) Bu durumda olan erkeklerin düşüncelerini merak ediyorum”
Sizin tabirinizle “O DURUMDA” değilim ama yine de bu sorunuza cevap vermeye çalışayım.
Günümüzden 15-20 yıl önceki ve günümüzde ki çocukların ve gençlerin ne tür şeyler (kimyasal katkılı, GDO lu, hormonlu, asitli, hazır, paket gıdalar ve içecekler vb) ile beslendiğini, özellikle büyükşehirlerde ki yaşam şeklini ( hızlı, stresli, yorucu, boğucu) ve teknolojınin insan bedeni ve ruhu üzerinde ki olumsuz etkilerini ( Wi-Fi, 4.5 G manyetik alanların ve radyo sinyallerinin yoğunluğu ve çokluğu vb) dikkate aldığımızda erkeklerin önemli bir bölümünün 30 lu yaşların sonlarında, hatta daha önce ki yaşlarda bile cinsel isteksizlik ve yetersizlik ( ereksiyon) sorunu yaşaması söz konusu. Ancak günümüzde erkeklerinin bu konuda ki sıkıntısını çözecek bitkisel ve kimyasal çözümlere hızlı, kolay ve ucuz bir şekilde ulaşabilmesi bu sorunun erkeklerin cinsel olarak yetersiz kalma ve mahcup olma sebebiyle evlenmekten kaçınması tezini büyük oranda geçersiz kıldığını düşünüyorum.
Ancak, ifade ettiğiniz yaş grubunda ki erkeklerin evlenmemesi konusunda tek sebebin cinsel isteksizlik ve yetersizlik olduğunu da düşünmüyorum.
Bu sebebe ek olarak kadınlara kolay ulaşma ve elde etme, evliliğin sorumluluklarından kaçınma, medeni kanunun evli erkeği kadınların kölesi haline getirmesi, “tek çiçekle bahar olmaz, her çiçekten bal alayım, günümü gün edeyim” zihniyeti, cinsel gücü fazla erkeklerin yaratılış kodları gereği tek eşliliğe uygun olmamasının getirdiği cinsel doyumsuzluk/tatminsizlik, bekar ve sorumsuz yaşam sekline alışmak vb diğer sebeplerin de günümüz erkeklerinin geç evlenmesi veya evlenmekten kaçınmasının temel ve önemli sebeplerinden bazılarıdır.
“Bu yaş grubu erkeklerle olan evlilik görüşmelerinde aklıma bu tarz sorular gelip de soramamaktayim”
Kadın ve erkek arasında evlilik niyeti ile yapılan görüşmeler belli bir aşamaya geldiğinde tarafların birbirlerine ilk sorması gereken sorulardan birisi, hatta en önemlisi CİNSEL OLARAK EŞİNDEN/BENDEN BEKLENTİN NEDİR, KISA, ORTA VE UZUN VADE DE ( ilk 1-3 yıl, 3-5 yıl, 5-10 yıl ve sonrası ) NE KADAR SIKLIKLA CİNSEL İLİŞKİ İSTERSİN, CİNSEL İLİŞKİDE Kİ FANTAZİLERİN ve SINIRLARIN NEDİR vb ifadeler ile karşı tarafa cinsellikle ilgili sorular sorulmalıdır.
Çünkü günümüzde mahkemelere yansımış boşanma davalarında görünürde ki sebep farklı olsa da ifade edilenin arkasında yatan, yani gerçekte ki boşanma sebebi cinsel(siz)lik, veya cinsel tatminsizliktir.
Ancak…
Evlenmek için görüşme yaptığınız erkek ile cinselliği konuşurken yaşınızın 40 olduğunu ve hormonlarınız dolayısıyla kısa bir süre ( muhtemelen 7-10 yıl) sonra cinselliğin sizin öncelikleriniz arasında ilk 3 veya beş sıralamasında yer almayacağını, kocanızın ise aynı yaşlarda ( yine hormon kaynaklı) cinsel arzularının tavan yapabileceğini ve sizin onun sex ihtiyacına her seferinde olumlu yanıt veremeyeceğinizi hesaba katmayı unutmayın.
Yani bir başka ifade ile AVA GİDERKEN AVLANMAYIN.
Hayırlı düşünce, karar ve eylemlerinizde Allah yar ve yardımcınız olsun inşaAllah (Amin