Taraftarı olduğu parti iktidarda veya yönetimde olduğu sürece “etkili ve yetkili” siyasiler, bürokratlar, seçim/sandık hariç “etkisiz ve yetkisiz” esnaf, işçi, memur, köylü ve emekli Hasan amca, ev hanımı Fadime abla dahil herkes 31 Mart yerel seçimleri ile ilgili tahminlerde bulunuyor.
Halkın ekserisinin başkan adaylarının kimliği, CW si, ahlakı, eğitim, bilgi durumu, liyakati ve projeleriyle ilgilendiği yok, hatta adaylar ve adayların projeleri halkın umurunda bile değil.
Önüne gelen herkes AK PARTİ’nin ve Ak Partili belediye başkanlarının ve adaylarının lehine veya aleyhine konuşuyor.
İnsanlar “siyasi tercih” olarak durduğu yerden gördüğü manzaraya, inançlarına ve değer yargılarına göre ya Reise (Ak Partiye değil) kayıtsız şartsız İMAN EDİYOR, ya da ölümüne İSYAN.
Ak Parti ve taraftarlarına göre memlekette hiçbir sıkıntı yok, her şey güllük gülistanlık ülke sanki ADN CENNETİ, muhaliflere göre ise millet olarak ölmüşüz de ağlayanımız yok, ülke çoktan CEHENNEM çukuruna batmış durumda.
Seçmenlerin çoğu 31 Martta önüne konulacak sandığın sadece yerel yöneticileri belirleyecek bir sandık olduğunu (ki aslında öyle değil) göz önüne almadan veya unutarak 31 martı Ak Partiden hesap sorma, ona ders verme, intikam alma, küskünlüğünü, tepkisini ve nefretini ortaya koyma fırsatı olarak görüyor.
İnsanların genelinin yerel seçimlere tepkisel bakışını doğru okuyan muhalefet ise tüm gücüyle halkın bu konuda ki yaralarını kaşımak, Ak Partinin zayıf, hatalı taraflarını ve uygulamalarını ön plana çıkartmak, hatta halkın gözünün içine sokmak için elinden geleni ardına koymuyor.
AK Parti de bu gerçeğin farkında olduğu için 31 Mart’a basit bir yerel seçim değil, ÜLKE’nin GELECEĞİ’ni BELİRLEYECEK SÜREÇ’in BİR PARÇASI olarak bakıyor.
Aslında Ak Parti bu seçime böyle bakmakla, konuya bu şekilde yaklaşmakla doğru yapıyor.
Ancak;
Ak Parti bir taraftan söylemleriyle kendi seçmenlerinin ekseri çoğunluğunu oluşturan muhafazakâr kesime kırmızı karanfil dağıtıp pembe tablo çizerken, diğer taraftan yaptığı yanlış uygulamaları ve seçmeni olan halkın önemli kesiminin mağdur olmasına sebep olan konulara olan duyarsız ve olumsuz yaklaşımlarıyla resmen ve fiilen kendi seçmeni ile inatlaşıyor, onları küstürüyor hatta kızdırıyor.
Bu şekilde davranmaya, seçmenlerinin haklı şikayetlerini ve taleplerini görmezden gelmeye devam ederse 31 martta başta Ankara ve İstanbul olmak üzere uzun süredir elinde tuttuğu bir çok şehrin yönetimini kaybedecek.
Muhalefet için süreç bununla da sonlanmayacak, daha doğrusu Muhalefetin iplerini elinde tutan üst akıl ( İlimünati) bununla yetinmeyecek ve ilk etap da tıpkı Venezuella da ki gibi ERDOĞAN’ın arkasında ki halk desteğini ve meşruiyetini yitirdiğini ve erken genel seçimlerin kaçınılmaz olduğu iddiasını dillendirerek REİS’i başkanlıktan alaşağı etmek için tüm gücünü kullanacak, her türlü kahpeliği yapacak.
İlimünati bu amacına ulaşmak için de ülke içinde ki bütün hainleri, menfaatcileri, açığı ve kaseti olanları, makam-mevki, para, şan şöhret meraklısı ve sevdalısı ne kadar çıkarcı ve satılık kişi ve kurum varsa bunların hepsini ya parayla, ya makam-mevki vaatleriyle ya da tehditlerle aynı safta bir araya toplayacak ve ERDOĞAN’ın karşısına dikecek veya ottan boktan bahanelerle milletin bir bölümünü sokaklara dökecek ve sonrasında da iktidara çökecek.
Bütün Planları ERDOĞAN’ı devirmek ve Erdoğansız bir Türkiye üretmek ve yönetmek üzerine.
Ama 15 Temmuz’da kendi hayatını kaybetmek pahasına Erdoğan’a, vatanına ve devletine sahip çıkan basiretli ve fedakâr milletimizin önemli bir kısmı bu oyunun ve planın farkında. Vefakar ve fedakar milletimiz son bir yıldır çektiği ekonomik sıkıntılara, adaletsiz uygulamalara rağmen 15 Temmuz’da yaptığını bu seçimlerde de Ak Parti ye ve Erdoğan’a oylarıyla sahip çıkarak yapmayı düşünüyor(du)
Ama Ak Parti’nin seçmeninin önemli bir çoğunluğunu canından bezdiren ve “Bunlar çok şımardı, şu Ak Parti’ye bir ders verelim” düşüncesiyle sandığa gitmeyecek ve gidenlerinde Ak Partiye oy vermeyecek olması ve de bunun Ak Parti tarafından dikkate alınmaması ilk etapta Ak Parti’nin seçimleri, sonrasında da ülkemizin ve milletimizin ise geleceğini kaybetmesine sebep olacağı kesin.
Bu nedenle ve hiç vakit kaybetmeden Ak Parti’nin seçimlerden önce önemli bir bölümü muhafazakâr, dindar ve fedakâr insanlardan oluşan seçmenlerinin gönlünü alması, onların şikayet ve taleplerine kulak verip sıkıntılarını ortadan kaldırması ve taleplerini yerine getirmesi kendileri için farz hükmündedir.
Peki, Ak Parti seçmenini küstüren hatta çok kızdıran bu sıkıntılar ve talepler neler?
1- EYT emeklilikte yaşa takılanlar
2- Kötü ekonomi yönetimi ve bu konuda yapılan hatalı uygulamalar
3- Aile ve Adalet bakanlıklarının acilen yapması gerektiği halde yasalarda yapmadığı değişiklikler ve uygulamalar.
a) Süresiz nafakanın halen kaldırılmaması,
b)18 yaş altı evliliklerde erkeklere verilen hapis cezalarına dair af talebinin halen gündeme alınmaması ,
c) Çocuk haczi uygulamasının iptal edilmemesi,
d) Masum erkekleri kötü niyetli kadınlara köle yapan 6284 sayılı yasanın halen yürürlükte olması,
e) Her alanda kadınlara uygulanan pozitif ayrıcalık ve verilen aşırı güç,
f) Çocuklarımızı ibneleştirecek, milletimizin ve devletimizin geleceğini karartacak olan ETCEP uygulamasının hükümet tarafından desteklenmesi
4- Erdoğan’ın aile bireylerinin liyakatsiz ve ehliyetsiz oldukları halde ülke yönetiminde aşırı şekilde söz sahibi olması
5- Halkımızın “Ak Parti de dâhil olmak üzere FETÖ’ nün siyasi ayağına hala dokunulmamış, hatta bazılarının iktidar tarafından korunuyor” düşüncesinin Ak Parti tarafından görmezden gelinmesi
6- Halkı aptal yerine koyan elektrik faturalarında ki okuma ve kayıp-kaçak bedelleri vb yanlışlardan dönülmemesi ve bu yanlışlarda ısrar edilmesi
7- İktidar mensubu siyasilerin, yöneticilerin ve bürokratların halkı küçümseyen ve aşağılayıcı şekilde ki bakışları, halkı muhatap almaması.
8- Ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin hassas görevlere atanması ve adam kayırmacılık
Özetle Ak Parti iktidarının millete “sizin fikriniz önemli değil biz yaptık oldu” şeklinde ki söylem ve eylemleri, vurdumduymazlığı ve yanlış uygulamaları halkın sabrını taşırmak ve millete “nereden inceyse oradan kopsun, azdan az, çoktan çok gider” dedirtmek üzere.
Dediklerimiz duydunuz mu, yazdıklarımı iyi ve doğru anladınız mı AK KADROLAR?
Abdullah BİR