Psikolojik harp/harekât (medeniyet değerleri’nin ihyàsı)
Ve devlet/siyaset ilişkisi
Devlette ve siyasilerde şöyle bir durum söz konusu. Malumlarınız insanlar içinde kurumlar içinde bir soldan gelen tehditler var. Kötüye doğru insanlar da kurumlarda çekilir, yönlendirilir. Bir de sağa doğru yani hayra iyiye doğru çekilir kurumlar ve kişiler… Bu noktada özellikle dışarıya ve uluslararası zemine karşı kendi muhalefetini oluşturmalı devlet ve siyaset..
Oluşturulacak muhalefet siyasi parti olabilir Tıpkı AKPARTİ’nin karşısında ERBAKAN Hocamın muhalefet oluşturması gibi. Medya yapıları olabilir Kral FAYSAL’ın özellikle emperyalizme karşı kendi aleyhinde yazılar yazdırması gibi. Ya da sivil toplum kuruluşları oluşturulabilir. Bu sivil toplum kuruluşları da siyasete daha çok şey önerir daha çok şey teklif eder. Bu çok değerli. Hatta toplumu yönlendirir.
Sola çekilen bir adamı dik tutmak için sağında dikilmek ne işe yarar ki? O’nu aynı güçte sağa doğru çekmelisiniz ki adam dik durabilsin.
Türkiye'de temel sorunlardan bir tanesi ORTAK TARİH yazımı. Medeniyetin yeniden inşası. Özellikle Türk Dünyası’nda ortak tarih yazmaya ciddi olarak ihtiyaç var. Ayrıca OSMANLI MEDENİYET COĞRAFYASI’nda da gerçekten ortak tarih yazmaya çok büyük ihtiyaç var.
Ya tanımlar…
En basit bir şey söyleyeyim. Türk kim?
Türk kim? Sudanlı Musa Türk değilse, Türk milliyetçisi değilse Türk milliyetçisi kim? Çok açık ifade ediyorum benim aklıma Ülkücü deyince Sudanlı Musa geliyor.
Sokullu örneği…
Sokullu Mehmet Paşa için bizim muhafazakâr camianın çok sevdiği sözlerini haşa hadis gibi kabul ettiği bir tarihçi “Sırp Sokullu Mehmet Paşa” diyor. Soruyorum size böyle bir şey olur mu? Sokullu Mehmet Paşa Evet Sırp bir aileden alındı ama Enderun’da okutuldu Türk ailelerin yanına verildi ve bu adam birinci sınıf bir Türk evladı olarak bir Türk Devleti’ne çok büyük hizmetler verdi.
Sokullu Mehmet Paşa'nın kanal projelerini düşünün.
Tarihçi “Sırp Sokullu Mehmet Paşa” derse MİLLİ TARİH nasıl teşekkül edecek?
Siyasilerle ve karar vericilerle yaptığımız görüşmelerde diyorlar ki “Netàmeli konulara girmeyelim.” Soruyorum “Netàmeli konulara siz girmediğinizde birileri Anadolu'da Türksüz tarih oluşturuyor. Düşünebiliyor musunuz? Mesela Kürt Milli Tarihi oluşturuyorlar ve bu tarihçede de Türkler Anadolu'da misafir… Ama son 1000 yıldan asla bahsetmiyorlar.
Peki, 1071'den önce Anadolu'da Türkler yok muydu? Anadolu'da 3000 yıllık balballarla aynı dönemde Kazakistan'da Moğolistan’da Altay’da Tuva’da Hakas’ta aynı tarihlerde Balballar, Koç Başlı Mezar Taşları var. Anadolu ile Kazakistan'da Moğolistan’da Altaylarla aynı dönemde…
Tabii Burada maksat Türksüz bir Anadolu Tarihi oluşturmak, İslâmsız Alevilik oluşturmak, başka çok ilginç bir şey daha söyleyeceğim size Kâbe’siz ve Beytullah’ı olmayan Şii Dünya oluşturmak. Ben bu tehdidi İran'da Kum Şehrine gidince gördüm. Dolayısıyla en temeli konular kesinlikle çalışılmalı, siyasiler ve karar vericiler sorumluluk almazlarsa Tarih onları da bizleri de affetmeyecektir.
Önemine binàen tekrarlıyorum… TARİH YAZMAK GELECEĞİ YAZMAKTIR.
Strateji, gelecek tasavvuru ve toplum yapısı, toplum çevre, toplum siyaset, toplum din, toplum bilim, toplum Millî Güç vd. ilişkisi, sosyal yapı PSİKOLOJİK HARP/HAREKÂT’ın konusudur. Buna şimdilerde Batı ve emperyalizm “Algı Yönetimi” diyor, “Bilgi Desteği” diyor, “İletişim” diyor. Bizde Medeniyet Değerleri diyeceğiz. MEDENİYET DEĞERLERİNİN İHYÀSI diyeceğiz.