Ağustos… Türk Tarihinde ZAFERLER AYI olarak anılır… Başlıca zaferler ise;
Malazgirt Savaşı, 26 Ağustos 1071
Otlukbeli Zaferi, 11 Ağustos 1473
Çaldıran Zaferi, 23 Ağustos 1514
Mercidabık (Suriye) Zaferi, 23 Ağustos 1516
Belgrad’ın (Sırbistan’ın Başkenti) Fethi, Ağustos 1521
Mohaç (Macaristan) Zaferi, 29 Ağustos 1526
Kıbrıs’ın Fethi, 1 Ağustos 1571
Sakarya Meydan Muharebesi, 23 Ağustos–13 Eylül 1921
Büyük Taarruz, 26-30 Ağustos 1922
Ağız tadıyla zaferlerimizi kutlayamıyoruz. Neden mi?
Malazgirt Zaferi Büyük Türk Milleti’nin Anadolu’ya mühür vurup, tüm İslâm Halklara bölgeyi kalıcı vatan yaptığı savaş değil mi? Peki, Büyük Taarruz…
Bizi Malazgirt’ten bu yana 1000 yıldır bu topraktan çıkartmaya çalışan Batı+Haçlı+Emperyalizme “BURASI TÜRK YURDUDUR.” dediğimiz büyük meydan okuma değil mi?
Büyük Türk Milleti’ni kendi kaba tarafgirliğine hapsetmeye çalışan tüm kesimlere karşıyız.
Ceddimizin kanı, teri, kavgası olan her yerde söz hakkımızı kullanacağız. Büyük Ceddimizi kendi aptal hatta ihanete varan kavgalarının tarafı gibi sunmaya çalışanların art niyetli ve sonucu Büyük Türk Milleti’ni zayıflatacak, bölecek söz ve oluşumlara karşıyız.
Sorarım size Malazgirt Orduları nereden geldi Malazgirt Meydanı’na? Biliyor musunuz? Diyor ki tarihçiler “Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans Ordusu’nun büyüklüğünü bilen AlpArslan, Bizans İmparatoru Diyojen'in gerçek hedefinin İsfahan'a (bugün İran’da) girmek ve Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkmak olduğunu sezdi.” Doğru.
İsfahan neresi? Selçuklu’nun başkenti. Kim biliyor?
Düşman Ordusu’nun büyüklüğünün kendi ordusundan daha büyük olduğunu gören Sultan AlpArslan bir Türk-İslâm âdeti olarak kefen yerine beyaz kıyafetler giydi. Atının da kuyruğunu bağladı. Şehit olursa vurulduğu yere gömülmesini emretti. Askerlerinin cuma namazına imamlık yapan Sultan, atına binip ordusunun önüne çıktı ve moral yükseltici, maneviyat artırıcı kısa ve etkili bir konuşma yaptı. Allah'ın Kur'an'da zafer vadettiği ayetleri okudu. Şehitlik ve gazilik makamlarına erişileneceğini söyledi. Müslüman Oğuzlar'dan oluşan Selçuklu ordusu savaş pozisyonuna geçti.
Malazgirt Günü için Bizans ve Haçlılar “Kıyametin birinci günü” diyor. Çok doğru. Çünkü Malazgirt’te ok bir daha ve daha gür atıldı. Malazgirt, İstanbul’un fethinin önünü açtı. İstanbul’un fethi de yeni fetihlerin önünü açmalıydı.. Açamadığı günden beri bilin ki İslam Dünyası durdu, geriledi ve düştü.
Malazgirt’ten sonra İslam ve Türk Milleti Batı tarafından birlendi. Yani Müslüman=Türk… Evet, tarihi gerçek.. Türk=Mücahid. Yani Türk=Gazi Müslüman.
O günden bu yana hedefiz.
BUNU MÜSLÜMAN ARAP, FARİSİ, AFRİKALI SÖYLEYİNCE ALKIŞLAYANLARIN BİR TÜRK SÖYLEYİNCE IRKÇILIKLA SUÇLAYIP DIŞLAMASINI ANLAYABİLEN VAR MI?
Muhammed Alparslan’ı ve Malazgirt Ovası’ında yazılan destanı kim anladı?.
Muhammed Fatih Han anladı. İstanbul’u feth etti. Yavuz Selim anladı, Asya’yı birleştirdi. Abdulhamid Han anladı. Hilafeti etkinleştirmeye çalıştı ve dedesi Ertuğrul Gazi’nin adını koyduğu fırkateyni taaa Japonya’ya gönderdi.
Başkurdistan Ufa’da doğmuş, Abdurreşid İbrahim anladı. Tokyo’da Müslüman bir cemaat oluşturup, Tokyo’daki Türk Camii’ni inşa edip, ilk imamlığını yapıp Japon Hükümeti’ne İslam’ı din olarak kabul ettirdi.
Kırım, Bahçesaray’lı Gaspıralı İsmail anladı. “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK” dedi. Dikkat edin ırkta birlik yok. Söylemleri asrın İslamî ve sosyal gerekliliklerinin sonucuydu. Gaspıralı İsmail Bey’in gazetesinin Arapça nüshaları Filipinler’de Moro Müslümanları’nda halen var. Bilmeyenlere.. Tıpkı Arakan’daki bilmediğimiz Türk Şehidlikleri gibi..
Evet, Muhammed Alparslan Ata, anlayan ve idrak eden her Müslüman’a bir miras bıraktı. Ne o miras peki? O miras Dava ve Kavga…
Birilerine yalakalık yaparak büyük millet olunmaz, asla ikbal beklenemez. Bu toprakta ya büyük Millet ve Devlet olacağız ya da yok olacağız. Siz bu coğrafyada büyük devlet olmadan yaşayan bir millet gördünüz mü?
Şimdi etnik kaygı ile Türkiye Devleti’ni kabulde zorlanan birileri bilsinler ki Müslüman Türk Milleti’nin Hindistan’dan, Viyana’ya kurdukları büyük İslam Medeniyet Devletleri ile isimlerini korudular. Bunu iyi bilip geleceklerine de öyle yön versinler. Bu gün bölgede zulüm gören herkesin anayurdu Türkiye değil mi? Buyrun Afganistan’daki Rus Zulmünden, Bulgaristan’daki baskılardan, Halepçe Katliamı’ndan, Suriye’deki iç savaşa kadar. Kaçanlar nereye sığınıyor? Anayurt Türkiye değil mi? Bu toprağa sığınılmıyor mu? Bu toprağın asli unsuru hisseden insanlar onları kabul etmiyor mu?
Evet.. Türk, Mazlumlar için yaşadığı yurtları, ana rahmi misali Anayurda dönüştüren Müslümanların adıdır. Ait hissetmek için bir ırk ve soya ait olmak gerekmiyor. Malazgirt’te nasıl o büyük İslam Ordusu’na ve Komutanının emrine katılındı ise bu günde hiç tereddüt etmeden aynısı yapılmalıdır. O muhteşem Ordu ve Milli köklerini yok sayarak sonuçlarını anlamaya çalışmak cehalettir, gelecek açısından sakattır.
Ayrıca Malazgirt Zaferi’ni bölgeden katılan 9.000-13.000 Müslümana bağlamak İsfahan’dan gelen ana ve asıl Oğuz Boylu Selçuklu Orduları’na haksızlıktır.
Tarihi Büyük Milletler yapar. Napolyon ne diyor? “Tarihten Türk’ü çıkart. Bir şey kalmaz.”
Peki, Selçuklu’yu kuran Büyük Devlet Adamı Selçuk Bey’in kabri nerede? Kazakistan'da Kızılorda Eyaletine bağlı Kazalı şehrinin yakınlarındaki Cend Şehrinde ve o çağda Aral Gölü'ne sık sık Cend Gölü de denirdi.
Tuğrul ve Çağrı Bey’ler biliyorsunuz ilk olarak Bizans Ordularını Pasinler Savaşı (1048) ile yendiler. Onlar nerede peki? Tuğrul Kümbeti İran’ın başkenti Tahran'ın güneyindeki Rey Şehrinde… Çağrı Bey ise Türkmenistan’da Merv'de Cuma Camiisindedir. Sultan AlpArslan’ın Mezarı da Mevr şehrindedir.
Sorarım sizlere hiç merak ettiniz mi?
Aziz Milletim..
Malazgirt, Avrupa ve yeni Dünyaya açılan kapıdır.
Malazgirt, ezeli düşmanlıkların ebedileşmesine ve kurumsallaşıp üzerimize çullanmasına sebep olan destandır. Bu destanı ve mirası sahiplenecek isek daima cenge hazır olmalıyız. Bu da kuru kahramanlıkla olsaydı Balkan Hezimeti, Balkan zaferi olurdu. İslam Ahlakı’nı ilk dönem âlimlerimiz gibi, İslam Bilim, Teknoloji, Fen ve Keşfine dönüştüremediğimiz sürece ezilmeye ve yok edilmeye devam edeceğiz.
Türkülerimizin temposu, nal sesinden tank, uçak ve gemi horultusuna dönüşmelidir.
Geçmişin en modern oklarını ve kılıçlarını kullanmış olmak ile övünmeyi ayıplamıyorum, ancak bunları sayıklayıp halkı uyutmayı ihanet olarak görüyorum. Tekâmül topyekûn olur, tüm alanlarda olur. Yeniden ilim, fen, teknoloji ve üretimde dünya ile yarışmakla olur.
Malazgirt, hedef ve geleceğimizi yeniden belirlemiştir.
Toprağı vatan yapan üzerindeki dirliğimizdir.
Askeri gözü kara kahraman yapan imanıdır.
Milleti bir arada tutan örfü, töresi ve inançlarıdır.
Halkı güçlü yapan güçlü devletidir.
Malazgirt’te tüm bu nasihatler saklıdır.
Ne mutlu, kefeni ile muharebe meydanına çıkan Muhammed Alparslan Atamız gibi kefeni ile hizmet eden Devlet ve Millet Büyüklerine..
Ne mutlu, 1000 yıl sonra aynı gaye ve aynı kavga ile dimdik yürüyenlere..
Ne mutlu 2071’i hedef ve aşama olarak görüp program, plan ve hedefler koyabilenlere..
Ne mutlu, emperyalizmin oyunlarını görüp bozan Aziz Milletime..
Geliyoruz bu güne…
İngiliz Gevuru’nun öncülüğünde Batı önce Babür Türk Devleti’ni yıktı. Sonra Osmanlı 1000 parçaya bölündü. Sonra İran’daki Kaçar Türk Hanedanlığı yıkılıp, yönetim Farslara verildi.
Bu hengâmede Osmanlı Aydınları ve Subayları çözüm için büyük emekler verdiler. Bu emeklerin en büyüğü Millî Mücâdele’dir. Yani İstiklâl Harbi.
Başkomutanı mevcut Meclis ve Komutanlar seçti. Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı… O’nun safahatına bakarsak;
Arnavutluk İsyanı, 15 Ocak 1911
Trablusgarp (Libya) Savaşı, 29 Eylül 1911
İkinci Balkan Savaşı, 1912-1913
Çanakkale Savaşı, 18 Mart 1915
Doğu (Kafkas) Cephesi, 1916-1917
Suriye-Filistin Cephesi, 1917-1918
Kurtuluş Savaşı, 1919-1923
Sakarya Savaşı, 20 Ekim 1921
Büyük Taarruz, 4 Mart 1922
Şimdi Osmanlıcı pozlarda Mustafa Kemâl Paşa düşmanlığı yapanlar, bu insanı kim okuttu, kim komutan yaptı, kim Anadolu’ya gönderdi?
Kemalist ve Atatürkçü pozlarda Osmanlı ve Ecdâd Düşmanlığı yapanlar aynı soruyu size de soruyorum.
Yapmayın. Yeter artık!..
Ne demek Yunan İşgâli devam etseydi?
Yok efendim Fransız işgalindeki Hatay’da ezan aslı ile okunmuş, Anadolu’da Türkçe. Bu işgâlden daha kötü imiş. Allah aşkına siz ne içiyorsunuz? Siz işgâlin boyutlarını bir tahayyül edin bakalım. Bu gün Kuzey Afrika Devletleri’nin resmi dilleri Fransızca. Hindistan, Pakistan’ın İngilizce…
Sloganlar ve bencillikle yer tutan, kaba tarafgir ve bölücülere artık prim vermemeliyiz. Birlik ve beraberlikten başka çaremiz olmadığını bilelim.
İngiliz Kralı ve işbirlikçisi hainler 100 yıllık planlar yapıyorsa biz karşılık olarak 200 yıllık planlar yapalım. Günü kurtarmak için üretilen politika ve duruşlar bir süre sonra israfa hatta iç tehdide dönüşebiliyor. Çözüm Süreci’nin açılımdan saçılıma ve Allah korusun dağılmaya dönüşmesi gibi…
Karşı tarafta emekli general sınırımızın yanında bölücü “PKK devlet kursun. Laik onlar.” diyebiliyor.
Bilin ki, 10.000 yıldır bu topraklardayız. Adlarımız farklı olsun. Bizdik onlar… Bıraktığımız yazılar, mezarlar, şehirler… Türk Milleti’nin büyük mazisinden hatıralar…
1071’de temelli geldik. Yurt kurduk. Vatan yaptık. Devlet olduk.
1922’de “Çıkmıyoruz Vatanımızdan, geriye ataların kanını almaya dönüyoruz.” dedik.
Bilin ki bu yurt kıyamete kadar Müslüman Türk Milleti’nindir.
Büyük Milletim.
Şehit ve Gazi (Gaza cihad edenlerin) Evlatları…
Malazgirt de bizim Koca Tepe’de…
Alparslan da bizim Gazi Mustafa Kemal Paşa da…
Tekrar söylüyorum onlar eksik fazla, doğru yanlış bir hayat sürüp bize bir yurtlar bıraktılar.
Söyleyin “BİZ NE YAPIYORUZ? NE YAPMALIYIZ?”
Büyük Tarihimize, ecdadımıza, şehit ve gâzilerimize lâyık olmak temenni ve duası ile…
Biz olmadan birlik olmadan güçlü olamayız. Güçlü olmaz isek medeniyetler çöplüğüne yuvarlanırız.