Ülkem zor günler geçiriyor.
Seçim Süreci devlet ve Milletimin düşmanları ellerini ovuşturuyordu. Kaos için bile hem içeriden hem de dışarıdan çalışıyordu Türk Milleti’nin düşmanları.
Üzerine bir de deprem felâketi geldi. O kadar büyük bir alanı etki altına aldı ki!
Devletimize ve Aziz Milletimize geçmiş olsun.
Seferber oldu Milletim. Depremde açılan yaraları sarmak için.
Artvin’den, Muğla’ya, Edirne’den Hakkari’ye…
Sonra kardeş topraklardan insanlarımız Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Bosna-Hersek, Kuzey Irak, Özbekistan, Kıbrıs, Pakistan, Ürdün, İsrail, S. Arabistan, Tacikistan, Ukrayna, Rusya, Moğolistan, Filistin demeden koştular. Elbette Büyük Türk Milleti’nin dünyanın birçok coğrafyasında emeği, hatırı, alınteri olduğu için her yerden insanlar geldi.
Ülke içinde siyasetin gerdiği ortamın halkta aslında karşılığının olmadığını gördük. Doğulu, Batılı, Kürt, Çerkez, Boşnak vb. demeden insanımız koştular. Aklıma Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde Askerlik Şubelerinin önüne asker olmak için Edirne’den Hakkari’ye doluşan insanımız geldi. Bunca tahribata rağmen Anadolu’m yekvücut. Hamdolsun…
Depremin bende bıraktığı izi, düşündürdüklerini ve yapılması gerekenleri kendimce arz edeceğim.
Milletimizin birlik ruh ve azmi siyasete iktidarı, muhalefeti ile taşınmalıdır. Her iki tarafta da felâketten ikbal devşirmeye çalışanları gördüm. Bu tipler milletimize lâyık değildir. Felaket tellallığı yapıp hiçbir şey yapılmıyormuş gibi davranan muhalifleri ayıplıyorum ancak Milletimin gayretlerinin tamamını iktidara yazanları da ayıplıyorum. Bir siyasiyi “İngiliz Ajanı” diye deprem bölgesinden kovmaya kalkan eski milletvekili kaba kadın BİZDEN olamaz…
Özellikle AFAD’a atamalarda liyákât, ehliyet aranmadığını üzülerek gördük. Deneyimi olan Başkan Afrika’ya Büyükelçi olarak atanmış. AFAD Afetlere Müdahale Genel Müdürü ise İlahiyatçı ve bir tarikatın yazarlarından.. AFAD ile ilgili deneyim mi? Göremedim. Üzülerek ifade ediyorum, atayan mes’ul, atanan da mes’ul. Sosyal medyada kendisini göreve layık görene teşekkür etmeden önce “Ben bu göreve ehil değilim.” diyecek bir delikanlının çıkmasını bekliyorum.
Bilelim ki liyakâtsiz ve ehil olmayan kişilerin atanması dinimizce HARAM karşılığı günah, yasalara göre SUÇ karşılığı ceza,
Geçmişte TSK’nin DAFYAR (Doğal Afet yardım) PLANLARI vardı. Ben de bu planlamalarda bulunmuş bir subayım. Yılda en az iki kez Mülki Amirlere (Vali, Kaymakam) planlama arz edilir, buna uygun olarak Sivil Savunma Md.leri ile Toplanma Yerleri, Depolama Alanları, İlk Yardım Birimleri ve yerleri yollar dahil toplantıları yapılırdı. Bu arada EMASYA ve DAFYAR gibi planlarda amir birlik komutanı değil, mülki amirlerdi. Bu da halkımızca bilinsin…
Şimdi emekli generaller ve siyaset ikiye bölündü. Sorun şu: Maalesef Şanlı Ordumuz (Jandarma Birlikleri dahil) erken ve etkin kullanılamadı, geç müdahale edildi. Nedenini tartışmayacağım. İktidardan yana olan emekli subaylar ve generaller Millî Güvenlik’ten dem vurup askerin hiç kullanılmaması gerektiğini dahi, muhtemel ABD saldırısı nedeniyle ya da darbe endişesi ile iddia ediyorlar. Bu ne büyük gâf. Diğer gurupta eksikliği ballandıra ballandıra seçim hazırlığı potasına sokuyor. İkisi de yanlış..
İşin doğrusu; Devlet kimsenin çiftliği değildir. Kurumlar siyasetin oyuncağı ya da tarafı asla değildir. Topluma ısrarla şu algıyı sokanlar şaibelidir. Şanlı Ordumuzu radikal laik, Kemalist, Batıcı göstermeye çalışanlar, AFAD’ı iktidarın alt unsuru gibi göstermeye çalışanlar... Bu iki kurumu da bu şekliyle göstermeye çalışan iktidar ve muhalefet kanadında kişiler var. Bu kişiler Millet Düşmanıdır. Kurumlar ve yapılar kimsenin arka bahçesi değildir. Milletin ve devletin emrindedir. N. ERBAKAN Hocam Merhum “Kuklalara değil, kuklacıya bakın.” derdi. Doğrusu da budur.
Özetle afetler AFAD tarafından yönetilir, diğer kuruluşlar AFAD’ın emrine girer. Bilelim ki herkes devlet ve Milletimizin emrindedir.
Şanlı Ordumuzu, TSK’ni hala NATO’nun Ordusu diye tahkir eden, hâkir ve düşmanca gören, devlette üst düzey görevler yapmış insanları üzülerek gördüm. Bu hayasızlıklarını Allah’a havale ediyorum. Rabb’im hesabını bu dünyada sorsun onlara. TSK, Milletimizin bağrından çıkmış, mensuplarına Aziz Milletimin MEHMETÇİK, kuruma da PEYGAMBER OCAĞI dediği tertemiz bir yapıdır. Şanlı Ordumuzu 28 Şubatçı İhanetle ilişkilendirmek iftiradır. Kabul etmiyoruz. Biz hiç NATO’cu olmadık, sizin gözyaşlarınıza bakıp 2007 yılına kadar FETÖ’ye kötü bakmadık, siz kızlarınızı çifter çifter FETÖ’cü damatlara verirken biz ihaneti görüyorduk.
AFAD madem bu işi üstlendi. TSK’nin bu konudaki sürekli yönerge, emir ve planlamalarını istemelidir. Akabinde AFAD Ülkemiz için topyekûn afet, yangın vb. felaketlere karşı AFAD SEFERBERLİK YÖNERGESİ hazırlamalıdır. TSK’nin SEFERBERLİK PLANLARI gibi AFAD’ın da SEFERBERLİK PLANLARI olmalıdır. Bu planlar için gerekli yasalar TBMM’ince çıkartılmalıdır.
Afetlerde Güvenlik sorun olmuştur. Maalesef yağmacılar, yardımları istismar edenler çıkmıştır. Özellikle sınır güvenliği de problem olmuştur. İçişleri Bakanlığı bu konuyu da incelemeli öncesinde ayrıntılı ve alternatif planlama yapmalıdır.
Depremde suçlananlar sadece müteahhitler oldu. Peki, bunların hırsızlığına göz yumanlar, hırsızlıkları gizleyen kitabına uyduran yapı denetim firmaları, imza atan belediyeciler, rüşvet alanlar ne olacak? Ya İmar Afları!.. Bunlar da büyük ders olmuştur. Gereği yapılmalıdır. Ayrıca afetler için toplanan paraların akıbeti de halka açıklanmalıdır.
Yardım toplayan STK’na bakalım.
İslâmî görünümlü STK, devletin Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarına göre ciddi oranda yardım topladı bir sanatçının yardım kuruluşu. Bu arada kamu STK’na verilen paralara vergi kolaylıkları sağlanmasına rağmen… Bu acı bir sosyal sonuçtur. Özellikle İslâmî referansları olan kişi, kurum, STK, siyasi kim varsa başını iki elinin arasına alıp “BİZ NEREDE HATA YAPTIK?” diye düşünmelidirler.
Afet bölgesinde görev yapan yiğit yürekli gönüllüleri, AFAD Mensuplarını, Şanlı Ordumuzun fedákâr evlatlarını, Polislerimizi, itfaiyelerimizi, yardım toplayan, yardım yapan yüce gönüllü insanımızı yürekten kutlarım. Allah’ım hepsinden razı olsun. Deprem felâketini metanetle karşılayan bölge insanımızdan Rabb’im razı olsun. Şehitlerimize Rahmet, kalanlara sabır, Büyük Milletimize başsağlığı dilerim.
Depremlerle ilgili özellikle ABD’nin teknolojik taarruz (HAARP) ile depremleri tetiklediği uzun süredir konuşulmaktadır. Tüm siyasi kesimler bu tarz Millî Güvenliğimizi tehdit eden konularda birlikte tavır sergilemeli ve üniversiteler konuyu çalışmalıdır.
TBMM’nde grubu bulunan partilerin ortak açıklamaları, Yas İlânı, OHAL Uygulaması doğru ve memnuniyet vericidir.
Deprem dolayısı ile değerlendirmelerimizi yaptık. İktidarı eleştirdik ancak muhalefetin açıklama ve değerlendirmelerinden de onların sadece her şeye karşı olduğunu, konulara vukûfiyetlerinin olmadığını da üzülerek gördük. Tekrar söylüyorum. Ülkemizde gerçekten muhalefet sorunu var.
Bu arada arama-kurtarma çalışmalarına reklamsız katkı sağlayan Tunceli Belediye Başkanı’na da örnek davranışından dolayı teşekkür ederim.
Özetle;
“...
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
...
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”
Mehmet Akif Ersoy