DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Nihat Güç
Nihat Güç
Giriş Tarihi : 10-02-2024 15:21

Zaman Üstü Bir Zaman -2-

Zaman ve mekân; Allah’a göre vardır ve Allah’ın yarattığı birer mahluktur. Zamana, mekâna ve nesnelere göre Yüce Allah’a bilgi izafe etmek, bu unsurlara bağlı olarak Allah’ı tanımaya çalışmak haşa Allah’ı sınırlamak manasına gelir ki, o zaman akla ziyan bir durum zuhur eder.

Zaman, Güneş sistemine bağlı olarak varlığını sürdürmektedir. Güneş sisteminin olmadığı bir yerde mekânın nasıllığını da bilemeyiz. Şayet Güneş sistemi yaratılmamış olsaydı, bizim için var olduğunu söylediğimiz “Zaman” kavramı ve zamana bağlı olarak mekânda cereyan eden hadiseler de meydana gelmiş olmayacaktı. Hatta zihinlerimizde zaman denilen bir mefhum, zamanın üzerinde cereyan eden bir mekân, bu ikisine bağlı olarak var olan nesneler, bunları anlayan ve idrak eden bir akıl, bir idrak da olmayacaktı.

Zamanı; asır, yıl, ay, hafta, gün, saat, dakika ve saniyeler güneşin konumuna ve hareketine göre hesaplamaktayız ve bu minval üzere bilmekteyiz. Bunu bize vahiy yoluyla bildiren de Yüce Allah’tır: “Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir...” (Tevbe/36)

Mekân; yer yüzü, gök yüzü, dağ, taş, ova, dere, su, deniz denilen unsurlardır. Başka bir ifadeyle Yüce Allah bu kavramları güneşe bağlı olarak bize tanıttı. Güneş sistemini ortadan kaldırdığımız vakit yani güneş sisteminin dışına çıktığımızda bu kavramların mahiyetini çözebilmemiz mümkün olmayacaktır. Zamansız bir mekânda her şeyin ama her şeyin yeniden tanımlanması gerekli olurdu.

Neye göre bir saat?

Bir dakika ne kadar zamanı ifade eder?

Tanımlamakta olduğumuz nesneler neye göre ağır veya kısa?

Yer küreden uzaklaştıkça nesnelerin ağırlıklarının değiştiğini hepimiz biliyoruz. Güneş sisteminin dışına doğru yapacağımız yolculuklarda uzunluğun da değişmeyeceğini kim bize garanti verebilir?

Bu kavramların belirli bir mekâna bağlı olarak anlam kazandığını söylemekte sakınca olmadığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Güneşin olmadığı bir mekânda zamanı konuşmak ya da zamansız bir mekânda nesnelerden bahsetmek, zamansız ve mekânsız bir ortamda akıldan, idrakten dem vurmak biraz önce dile getirdiğimiz gibi zamanla anlam kazanan unsurlardan haberdar olmak pek mümkün olmayacaktır.

Zamanın olmadığı bir mekânda yaşıyor olsaydık belki de hiçbir şeyi anlamıyor olacaktık. Belki de hiç olmayacaktık.

Var olmamız güneş sistemine bağlı olduğu gibi algılayışımız da bu minvalde kurgulanmış.

Aklımızın; zaman ile beraber ancak mekâna bağlı olarak çalıştığını, zaman ile var olan unsurları mekâna bağlı olarak kavradığını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.

Güneşe bağlı olarak var olan zaman ortadan kalkınca ya da üzerinde yaşamakta olduğumuz mekân yok olunca; zamana ve mekâna bağlı olarak var olduğunu ileri sürdüğümüz her şey yani nesnelerin tamamı, kendisine yüklediğimiz anlamlarını yitireceklerdir.

Bilgimizi oluşturan hemen her şey zamanla ortaya çıkmakta, mekanla anlam kazanmakta ve nesnelerle şekillenmekte. O halde bizim sahip olduğumuz bilgiler; zamana, mekâna ve var olan nesnelere bağlı olarak şekillendiğini söyleyebiliriz.

O halde bizler birer beşeriz, mahluk olmamız hasebiyle de bilgimiz yaratılanlarla sınırlı ve kayıtlıdır. Yüce Allah: “Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Lokman/27)

Sınırlı ve kayıtlı olan bir bilgiyle sınırsız ve kayıtsız olan bilgiyi anlamak, anlamlandırmaya çalışmak ve yorumlamak pek mümkün olacak bir şey değildir.

Ancak Yüce Allah’ın bilgisi böyle değildir. O’nun bilgisi; zamana, mekâna ve nesnelere bağlı şekillenmez. O yüzden “Kader” meselesini yani Allah’ın her şeyi “Ezelden ebede, en ince noktasına kadar gerçekleşecek olan tüm şeyleri” biliyor olmasını, en güzel şekilde sevk ve idare etmesini bir yere kadar anlamıyor olmamız zaman üstü düşünemiyor olmamızdan ya da mekânsal olarak düşünmeye mahkûm olmamızdan kaynaklandığını söylemekte sakınca olmasa gerek.

Kişi; zamana, mekâna ve nesnelerle sınırlı olan bilgisini, bilgisi sınırsız olan Yüce Allah’ın bilgisiyle kıyaslamaya kalkışınca, bilginin altında çöküp kalmakta hatta zamanla akılsızlaşmakta. Akılsızlaşan insandan insani bir duruş, insani bir bakış ve insani bir algılayış beklemek de abesle iştigal durumuna evrilmekte.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA