DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Nihat Güç
Nihat Güç
Giriş Tarihi : 14-02-2024 12:38

Zaman Üstü Bir Zaman -3-

Allah kaderi biliyor ve taktir ediyor ancak ben niye yarın ne yapacağımı bilemiyorum tarzında ileri sürülecek her soru değinmeye çalıştığımız sınırlı bilgi ile sınırsız bilgiyi, zamanlı iken zamansızı, mekanlı iken mekansızı anlamaya çalışmak manasına geleceğini bu vesileyle öğrenmiş bulunmaktayız.

 

Zamanın dışındaki Allah’ı zamana bağlı olarak algılamaya kalkışmak, mekândan münezzeh olan Allah’ı her hangi bir mekana bağlıymış gibi düşünmek, sınırlı olan bilgimizle sınırsız olan bir bilgiyi kavramaya çalışmak mümkün olmayacaktır. O yüzden Yüce Allah Hz. Musa (a.s.) için: “Musa, belirlediğimiz yere (Tur’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Musa da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.” (A’raf/143)

 

Eksiklik Allah’a ait olamaz. Zaman da mekân da nesne de eksikliğin bizzat kendisidir. O halde Yüce Allah, zamandan münezzeh olduğu gibi mekândan da münezzehtir. Aynı zamanda Allah’ın bilgisi nesnelerle kayıtlı ve sınırlı da değildir. Mekana bağlı olan Musa (a.s.) tarafından mekâna bağlı olmayan Yüce Allah’ın görülememiş olması bunun en bariz ifadesidir.

 

Sınırlı olan biz mahlukat için zaman ve mekân mefhumu ortadan kalktığı vakit yani ahirette; göremediğimiz, bilgisine sahip olamadığımız, iç yüzünü algılayamadığımız birçok şeyin farkına varacağız. Yüce Allah: “O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.” (Kıyame/22-23)

 

Allah’ı görebilmek için zamanın ve mekânın değişmesi gerektiği gibi gözlerin fonksiyonel olarak da değişime uğraması kaçınılmaz bir ön şarttır. Dile getireceğimiz şu ayet bu dediklerimizi doğrular niteliktedir: “O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder.” (Yasin/65) Ellerin konuşmasını, ayakların şahitliğini organların fonksiyonel olarak değişime uğrayacağı manasına yorumlamamızın önünde hiçbir engel yoktur.

 

Dünyada Allah’ı göremiyor olmamızın ya da bazı şeylerin künhüne gerektiği vechiyle vakıf olamayışımızın yegane sebebi zamanın ve mekânın getirmiş olduğu sınırlılıklardır. Buna bir de var olan organların sınırlılığını ilave ettiğimiz vakit, “Kader” meselesi başta olmak üzere gaybi birçok meseleyi kavramada zaman zaman sıkıntı yaşayabiliriz. Ancak teslim olmaktan öte yapabileceğimiz bir şey gelmez elimizden. Çünkü biz Müslümanız. Müslüman kavramını teslim olma manasında kullandığımız vakit şu ayet daha anlamlı hale gelmektedir: “Bana, müslümanların ilki olmam da emredildi.” (Zumer/12)

 

Hz. Musa’nın arkadaşlık yaptığı Salih Kul’un yaptıklarını da bu minvalde değerlendirmekte fayda vardır. Salih Kul’un; bindikleri gemiyi delmesi (Kehf/71) rastladıkları masum bir çocuğu öldürmesi (Kehf/74) ve kendilerini misafir edinmek istemeyen bir şehirde yıkılmaya yüz tutmuş bir duvarı doğrultması (Kehf/77) anlaşılır gibi değildir. İnsan olarak zaman üstü bir zamana ya da ğaybi bir bilgiye ulaşabilmiş olsaydık; belki de içinden çıkamadığımız, anlamada zorlandığımız, aklen mümkün olmayacağını iddia ettiğimiz birçok şeyi açıklayabilir olacaktık. Ancak kısıtlı olan insanın sınırsız bir zamana ulaşması bu dünyada mümkün olmayacaktır.

 

Biraz önce zikrettiğimiz ayeti kerimede belirtildiği gibi zaman ve mekân değişiminden sonra Yüce Allah’ı görmenin gerçekleşeceğini anlamaktayız. O halde zamana ve mekâna bağlı, nesnelerle sınırlı olan varlık, bizleriz. Bize ait bilgiler zamana, mekâna ve nesnelere göre değişiklik arz ettiğini hiçbir zaman unutamayız. Anlamamız gereken meseleleri de bu minvalde anlamaya çalışırız.

 

Güneş sistemi var olmadan önce de Yüce Allah “Ezeli” sıfatı gereği vardı ve bütün eşyanın bilgisine sahipti. Her şeye de hükümrandı. Güneş sisteminin içinde var olanları da ancak O, ilmiyle kuşatmıştır. Güneş sistemi sona erdiği zaman da “Ebedi” sıfatı gereği her şeyi kuşatmıştır ve kuşatmaya da devam edecektir. Zaman ve mekânın değişmesi, nesnelerin varlığı veya yokluğu O’nun bilgisine katkı sunmaz. Çünkü yüce Allah; “Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas/88) diğer bir ayeti kerime de de: “Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.” (Rahman/26) Kendisi dahi fani olan insan, fani olmayan şeyleri kavraması mümkün değildir.

O halde kader konusunda Yüce Allah’ın yarın gerçekleşecek olan bir olayın bilgisine sahip olması O’nun ilah olduğunun net ve berrak bir ifadesidir. Olması gereken doğal ve zorunlu bir sonuçtur. Tersinden bakacak olursak, Yüce Allah’ın gelecekte meydana gelecek bir olaydan habersiz olması mümkün değildir. Habersiz bir şekilde olağanüstü bir olay, birdenbire cereyan edecek olsa ve Yüce Allah’ın bu olaya müdahalesi mümkün olmazsa…

 

Sonuç?

 

İşler çığırından çıkar, güneş sistemi ayakta kalmaya dayanamaz ve paramparça olurdu…

 

Haşa, Allah için böyle bir şey düşünülemez. Tasavvuru bile inananlar için hoş değildir…

 

O zaman şöyle diyoruz; Yüce Allah’ın ihata ettiği bir zamanda, kontrol ettiği bir mekânda, var ettiği bir nesnenin davranışlarını bilmesi, sevk ve idare etmesi, nereden geldiğini ve nereye gideceğine vakıf olması O’nun ilah olduğunun zorunlu bir sonucudur. Yoksa ne ilah var olurdu ne de kâinatta var olan herhangi bir mahluk.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA