DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Nihat Güç
Nihat Güç
Giriş Tarihi : 21-12-2023 13:54

Filistin'i Konuşmak-12-

Bir zamanlar bana; “Afganistan'da yönetimi devralan Müslüman Taliban’ın durumunu nasıl buluyorsun? Gidişat nasıl olacak? Dini olması gerektiği gibi uygulayabilecekler mi?

İstedikleri şeriat mı? Şeriat’ı doğru düzgün ifa edebilecekler mi?” diye soru sormuşlardı öğrencilerim.

Bu soru üzerine ben de kendilerine;

“Onlar yıllardır dağlarda kar kış demeden yalınayak, aç ve susuz bir vaziyette, soğuklarda, kar ve kışta donma tehlikesine karşı, tüfekle hem Rus AYI’sına hem AmeriKAN domuzuna karşı zor imkanlarla savaştılar. Allah yardımcıları oldu ve kafirleri dize getirerek başarılı oldular. Onlar bir avuç Müslüman idiler ve dünyanın iki süper gücüne galip geldiler. Evet, onlar Fil ordusunu yenen Ebabil kuşları gibiydiler. Güçleri ve kuvvetleri düşmanın gücü yanında esamesi okunmayacak kadar zayıftı. Ancak Allah’a olan imanları sayesinde hem düşmanlarını perişan ettiler hem de vatanlarından iti kovar gibi ayıları ve domuzları kovdular. Şimdi biraz beklemek ve nasıl davranacaklarını yakından görmek gerek. Her konuda sabırlı olmamız gerektiği gibi bu konuda da sabırlı davranmaktan başka bir şey gelmez elimizden. Ancak şunu da özellikle vurgulamak istiyorum ki sağlıklı bir sonuca ulaşmak ve olması gerektiği gibi bir değerlendirmeye sahip olmak için bize gelen haberlerin laik süzgeçten geçmemesi, siyonist ve uşaklarının kontrol ettiği mecralardan uzak olması da önemli. Aksi takdirde sağlıklı ve olması gereken bir değerlendirme yapmak mümkün olamaz.

Ancak şunu da belirtmekte fayda mülahaza ediyorum. Sıcacık yatağımdan, kaloriferli odamdan, konforlu son model arabamdan, günde üç öğün kurduğum kuş sütü eksik soframdan; çamur, yağmur, toz, toprak görmemiş odamdan hamaset edebiyatını parçalayarak, geviş getirir gibi onlara nasihat etmekten de utanırım, sıkılırım, arlanırım. Ben kim onlara nasihat etmek kim?” demiştim.

Bugünlerde aynı soruya benzer sorular Gazze’de savaşan mücahitler için de dile getiriliyor. Bu sorulara da aynı hassasiyetle cevap veriyorum.

Şöyle ki; Din ayırımı gözetmeksizin tüm dünyanın yardımını arkasına almış, her türlü silaha sahip İsrailli Zalim, Gaddar, Vahşi ve Paranoyak Yahudilerle; YALIN AYAK, tüfekten farksız silahlarla, sapan taşıyla, günlerce güneşi görmeyen tünellerde aç ve susuz kalarak savaşan Gazzeli Mücahitlere akıl ve fikir verecek, yön gösterecek yetkinlikte görmüyorum kendimi. Yıllardır öldürülenler onlar, yıllardır ablukaya alınanlar onlar. Yıllardır dünyadan izole edilmiş olanlar da onlar. Elektrik, su ve internetten mahrum bırakılanlar da onlar. Her türlü iletişimden faydalanamayanlar da onlar. Düşmanlarını herkesten daha iyi tanıyorlar. Nasıl olur da ben, sıcacık odamdan, bir elim yağda diğer elim balda olduğu halde kalkıp onlara akıl vermeye kalkışacağım. Hristiyan alemine tek bir kelime diyemeden kendilerini kendi imkanlarıyla savunan bu adamlara kalkıp fikir vereceğim. Utanırım kendi hakkını hakkaniyete uygun olarak arayan bu insanları eleştirmekten bile utanırım. Olacak şey mi?” diye cevap veriyorum.

Yok arkadaş. Yok, yok. Ben haddimi de, sınırımı da, oturmam gereken yeri de, söyleyeceklerimi de, fikir vereceklerimi de fikir edineceklerimi de iyi bilirim. Yapmadığım, yapamadığım bir mücadelede susmasını da gayet iyi bilirim. Destek amacıyla elimden gelen bir şey olursa sergiler yoksa oturur oturduğum yerde.

Bugünlerde haberlere yansıyan bir görüntü vardı. Dünyanın süper gücü olarak lanse edilen İsrailli askerlere baskına giden Gazzeli askerlerin çıplak ayakları geldi gözümün önüne. Çadırı, içindeki askerle beraber havaya uçurdukları o can alıcı sahne. Evet, yalın ayak mücadele eden Gazzeli Mücahitlerin o fotoğrafları gözümü kör edince bir aydınlık olarak şu hadis geliverdi aklıma. Sanırım aynı sahnelerden bahsediyor. İnşaAllah; “Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah/6) ayetinin ifade ettiği bir ferahlığa işaret ediyordur bu zorluk. Bu durumun tipik bir örneği olarak sahabenin yaşadıklarından bir kesit olmak kaydıyla sizinle de paylaşmak istedim.

Ebu Abdullah Cabir İbni Abdullah (r.a.) şöyle dedi: Resulullah (s.a.v.) Ebu Ubeyde (r.a.)’yi başımıza kumandan tayin ederek, Kureyş kervanının karşısına çıkmak üzere bizi gönderdi. Bize azık olarak bir dağarcık hurma verdi. Verecek başka bir şey bulamamıştı. Ebu Ubeyde hurmayı bize tane tane veriyordu. Dinleyenlerden biri: O hurmalarla nasıl geçinebiliyordunuz? diye sordu. Cabir: Onları çocuğun meme emmesi gibi emer, sonra üzerine su içerdik, o gün geceye kadar bize yeterdi. Sopalarımızla ağaç yapraklarını silker, sonra onları su ile ıslatıp yerdik, dedi. Sonra da sözüne şöyle devam etti: Biz deniz sahili boyunca yürüdük. Sahil boyunda önümüze büyük kum tepesi gibi bir şey çıktı. Onun yanına kadar geldik, bir de baktık ki, Anber denilen bir balık. Ebu Ubeyde: Bu, ölü bir hayvandır, (yenilmez) dedi. Sonra da: Hayır, bizler Resulullah (s.a.v.)’ın elçileriyiz ve Allah yolundayız. Siz son derece zorda kalmış bulunuyorsunuz, o halde yiyiniz, dedi. Biz üç yüz kişi idik ve bir ay süreyle onun etinden yiyerek orada kaldık, hatta kilo da aldık. Balığın göz çukurundan testilerle yağ aldığımızı biliyorum. Biz ondan öküz büyüklüğünde parçalar kesiyorduk. Ebu Ubeyde bizden on üç kişiyi alıp onun göz çukuruna oturttu, onun kaburga kemiklerinden birini de alıp dikti. Sonra yanımızdaki en büyük deveyi semerledi ve deve ile kaburga kemiğinin altından geçti. Balığın etinden pastırma da yaptık. Medine’ye gelince, Resulullah (s.a.v.)’ın yanına gidip olup bitenleri anlattık. Resul-i Ekrem: “O, Allah’ın sizin için çıkardığı bir rızıktır. Onun etinden yanınızda bir miktar var mı, bize de yedirseniz?” buyurdu. Biz de Resulullah (s.a.v.)’a ondan bir parça gönderdik, o da yedi. (Müslim, Sayd, 17)

Olaylar birbirine benziyor değil mi? Onca sıkıntının ardından gelen zahmetsiz bolca nimet. Bugün de aynısını beklemek gerek. Çıplak ayakla savaşa giden mücahitlerin yardımına Yüce Allah yetişmez mi? Katından göndereceği bir orduyla onları hiç tahmin edemeyecekleri bir cihetten desteklemez mi?

Yüce Allah: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed/7) şeklinde müjde vermekteydi.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA