Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok tereddüt ettim fakat fikir jimnastiği olur diye de düşünerek yazıyorum. Biz Erbakan hocamın tedrisatından geçtiğimiz için yıllarca İMF’ye karşı çıkmıştık çünkü İMF politikalarında kemer sıkma olur. Kemer sıkma da vatandaşa zor geldiği için istemiyorduk. Rahmetli Erbakan Hocamım vatandaşın sıkıntı çekmesine gönlü razı olmazdı.
Tabii ki karşı çıkış gerekçemiz sadece bu da değildi. Özellikle savunma sanayi yatırımları ve ülkenin kalkınmasına katkı verecek büyük yatırımların yapılmasına da müsaade etmezdi İMF Politikası. Gerçi İMF kriz ortamlarında “Biz yönetemedik gelin siz yönetin!” diye davet edilen bir kuruluş olduğu için sıkı para politikası uygulaması normal değil mi?
Çok şükür savunma sanayimize çok ciddi yatırımlar yapıldı ve çalışmalar belli bir seviyeye geldi. Ülkemizde altyapı ve üstyapı çalışmalarımızda çok ciddi yatırımlar yapıldı orada da bir seviyeye gelindi. Bu alanlara bir süre yatırım yapılmasa da olabilir. Yeter ki ekonomi bir rayına otursun.
Ülkemiz ortalama her on senede bir kriz yaşamış fakat hemen kriz sonrası yöneticiler yelkenleri suya indirip İMF’den yardım istemişler. İMF para ile gelmiş sıkı para politikaları uygulamış ve krizi bir şekilde atlatmışız.
Bizde krizler bu zamana kadar İMF sayesinde hep V şeklinde seyrettiği için batan batmış batmayan yoluna devam etmiş fakat şimdi kriz L gibi seyrediyor. Dolayısıyla dar gelirliler daralmaya devam ediyor.
Keşke işini gereği gibi yapan yöneticiler olsa da bizler yine İMF Politikasına karşı çıksak fakat şu an durum hiç iç açıcı değil. Ekonominin durumu ortada, Sayın Şimşek fellik fellik kaynak arıyor ve kendi ifadesiyle halkı enflasyonun düşeceğine inandıramıyor.
Dünya Bankası şartlı da olsa 35 milyar dolar verecek. Bakan Mehmet Şimşek İMF ve DB ile uyum içinde çalışıyor. Mehmet Şimşek eliyle birçok İMF politikası zaten uygulanıyor fakat gördüğümüz kadarıyla Sayın Şimşek’in 2 şeye gücü yetmiyor.
Nedir bunlar? Kamuda çok büyük israf ve diğerini biz söylemeyelim herkes biliyor. Evet bu 2 sorun herkes tarafından kabul ediliyor fakat düzeltmek için maalesef hiçbir şey yapılamıyor. Sayın Şimşek defalarca “Kamuda tasarruf yapmalıyız.” dedi fakat bir şey değişmiyor.
İşte burada İMF politikaları tam manasıyla devreye girerse israf da önlenir diğeri de. Şimdi bu yazdıklarıma kızıp bana tepki gösterecekler olacaktır. Onlara şunu tavsiye ediyorum; sadece belediyelerin durumuna bir baksınlar. Hangi belediye ne yapmış, ne kadar borcu var, niye bu kadar borçlanmışlar?
Evet bunu böyle yazıyorum ama bu yazdıklarım aslında içimi acıtıyor. Benim gibi bu zalim dünya düzenine karşı olan bir insanın bunları yazması ne kadar acı değil mi? Evet öyle ama gerçekler acıtıyor işte. Çaresizlik çok kötü!
Biz koskoca Türkiye Cumhuriyeti neden bu durumdayız? Yüz yıldır savaşmamış bir ülke, bu kadar yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip olduğu halde neden açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalan insanlarımız hatta emeklimiz bile var?
“Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir.” diyenler dindarı, milliyetçiyi, sağcıyı hatta solcuyu bile millete değil kendi emellerine hizmet edecek şekilde yetiştirmişler.
Böyle olmasa et bu kadar pahalı olur muydu? Süt ve süt ürünleri ulaşılmaz olur muydu? Üç tarafı deniz olan ülkemizde balık bu kadar kıt olur muydu? Ovalarımız boş dururken, gençlerimiz işsiz güçsüz dolaşıyorken gıdaya bu kadar pahalı ulaşmamızın sebebi merak edilmez miydi?
6 yıl önce 3 lira bandında olan ABD doları bugün 33 lira bandında ve yarınların ne getireceğini bilemiyoruz. Hammadde ithal edip ihracat yapanlar belki rahat olabilir fakat herkesin durumu öyle değil ki. İthal hammadde ile üretim yapıp iç piyasaya ürün arz edenler de var. Onlar “Ne olacak bu gidişin sonu?” diye endişelerini dile getiriyor.
İnşallah düzelir, inşallah iyi olur demekten başka elimizden bir şey gelmiyor.