Türk futbolunun lokomotifi durumundaki büyük takımlar diye tanımlanan dört büyük futbol takımı bu sezon liglerde adeta “ sefilleri oynuyor”. Bu “ adı büyük” İstanbul takımlarının adeta sürünmesine süper lig maçlarını iyi oynasa da Avrupa kupası maçlarında Trabzonspor da eşlik ediyor.
Trabzonspor uzun yıllar sonra bu kadar puan toplamışken hocası Ünal Karaman ile yollarını ayırdı. Oysa dört büyük takımın içinde ligde en başarılı takım Trabzonspor’du, en iyi futbolu da onlar oynuyordu ve en çok gol atan iki takımdan birisiydi. Demek ki, başarı bazen yeterli olmuyor.
Şuan milli takımımız çok iyi durumda. Bunda kuşkusuz Şenol Güneş hocanın etkisinin yanında yurt dışında önemli takımlarda oynayan iyi bir oyuncu kuşağının yakalanmış oluşunun da etkisi var.
Yabancı sayısının on dörde çıkışında hiç kuşkusuz bu yurt dışı futbolcu ihracı planlanmıştı. Evet on dört yabancı oyuncu kuralı ülke dışına giden futbolcular bakımından iyi olsa da liglerimizde beklediğimiz seviyeyi yakalamamıza fayda etmedi.
Bizler yıllarca “ Avrupa kupalarında başarılı olmak istiyorsak aynı koşullarda yarışmamız gerekiyor” diye bir nevi kandırıldık!
Oysa Galatasaray Avrupa da başarılı olduğu dönemde üç beş yabancı oyuncu ile bunu başarmıştı. Ama o dönem Galatasaraylı oyuncuların hepsi de birbirinden değerliydi.
Bu gün ise ülkemiz futbolu adeta “ yerlerde sürünürken” çoğu kez Galatasaray on bir yabancı oyuncu ile sahaya çıkıyor ve bu bir başarı getirmiyor ve taraftarlarına adeta saç baş yolduruyor.
Galatasaray kötü de Beşiktaş ve Fenerbahçe iyi mi? Onların da durumu pek farklı değil. Bu iki köklü takımımız da yabancı kontenjanlarının tamamını kullanmış olsa da Galatasaray’a göre yerli oyuncu kaliteleri daha iyi olduğu için kısmen daha başarılılar.
Sivasspor Rıza Çalımbay hoca ile müthiş bir çıkış yaparak ligin ilk yarısını açık ara önde bitirdi. Seyir zevki bakımından bakılınca iyi de oynuyorlar. Ligin en fazla gol atan iki takımından biri. Yani ligin tepesini hak ediyorlar. Şampiyon olabilirler mi? Bunu zaman gösterecek ama üç büyüklerin kötü olduğu bir sezon Sivasspor için bir avantaj olabilir.
Bize göre Sivasspor ve Başakşehir F K ligin en başarılı takımları. Bizim takımlarımız, yıllarca Avrupa kupalarını çok önemserler “ ligin telafisi var Avrupa’nın yok” derlerdi. Bu sezon Galatasaray bütün maçlara en iyi kadrosu ile çıksa da başarılı olamadı. Trabzonspor ile Beşiktaş ise en başarısız sezonlarından birini geçirdiler.
Ama bunda Avrupa kupası maçlarını önemsememeleri yani ikinci plana atmaları önemli etkendi. Oysa eskiden bizim takımlarımız Başakşehir F K gibi kupaları çok önemserdi. Başakşehir F K Okan Buruk hoca ile birlikte yüz akımız oldu, göğsümüzü kabarttı. Avrupa’yı önemsemeyecek takımların bu kupalara katılmamasını istiyoruz.
Büyük takımlarımız kötü de hakemlerimiz iyi mi? Onlar da adeta “yerlerde sürünüyor”. Avrupa’da yönettiği maçlar sayesinde Türk hakemliğinin gururu olduğunu düşündüğümüz Cüneyt Çakır’da Fenerbahçe- Beşiktaş maçında bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Beşiktaş’ın açık seçik penaltılarını vermedi. Görüldü ki, merkez hakem kurulu ya da hakemlerimiz “ kim ağlarsa” ya da kim fazla patırtı çıkarırsa onun lehine maçlar yönetiyorlar.
Fatih Terim sanki emekliliğe doğru gidiyor. Şöyle ki eski Fatih Terim ile bu günkü Fatih Terim arasında dağlar kadar fark var. Söylemi ile uygulamaları örtüşmüyor. Yabancı oyuncuların çoğunluğu hele Belhanda oynadıkları oyun ile bu takımda oynamayı hak etmedikleri halde sürekli süre alıyorlar.
Oysa eski Terim olsa bu oyunculara tahammül etmez, yerlerine gerekirse paf takımdan oyuncular oynatırdı.
Kulüplerimizin mali yapılarının denetleniyor oluşu uzun vadede kulüplerimizin lehine olacaktır diye düşünüyoruz ama oyun oynanırken “ birileri istiyor” diye kural değiştirilmez. Futbol federasyonu bir ya da birkaç kulübün değil bütün ülke futbolunun federasyonudur ve ona göre hareket etmelidir.
Adnan ÖZ