Samsunspor bu hafta Tuzlaspor deplasmanına ya tamam ya devam maçına çıkacak. Bir maçta daha puan kaybetmiş olmak Samsunspor’u puan olarak belki yarışın dışında bırakmaz ama son dört maçta kaybedilen on puanın üzerine gelen bu kaybın yaratacağı moral bozukluğu her şeyi alt üst edebilir.
Tecrübeyle sabittir ki, ilk ikiyi hedefleyip son anda kaybeden takımlar o moral bozukluğu ile playofta da başarılı olamıyorlar. Samsunspor bu maçta rakibin kim olduğuna ve durumuna bakmaksızın ya herro ya merro maçı oynayacaktır. Ya herro ya merro dediysek futbolun gerektirdiği gibi oynamak gerekiyor. Uçan tekmelerden, çift dalmalardan ve küfürden uzak durmak gerekir. Yoksa koca bir sezon heba olacak.
Oysa sezona ne ümitlerle başlamıştık. Gerçektende bu sezon süper lige çıkamazsak önce başkanımız sayın Yüksel Yıldırım’ın emeklerine yazık olacak. Ve yıllardır süper lig hayali kuran taraftara yazık olacak. Bu maç artık telafisi olmayan bir maç onun için çok iyi hazırlanıp sabır ile oynayıp maçı kazanmamız gerekiyor. Her şeye rağmen şampiyon olacağımıza inanan benim bile artık takıma güvenim azaldı. Samsunspor İnşallah özlediği süper lige çıkar.
TÜRK MİLLİ TAKIMI TARİH YAZIYOR!
Türk milli takımı tarih yazıyor demek tabii ki iddialı bir söylem ama yıllardır hem kulüp takımlarımız hem de milli takım başarısız olunca farklı Hollanda ve Norveç deplasmanından alınan galibiyetler tarih yazmak gibi görünüyor. İki güçlü takım karşısında 2 de 2 yapmak beklediğimiz bir sonuç değildi.
Önce Hollanda’yı 4-2 gibi farklı bir skorla yenip iyi bir başlangıç yapan milli takım şuan dünyanın en popüler forvetlerine sahip Norveç karşısına çıktı. Norveç ilk isabetli şutunu 78. Dakikada buldu, güzel bir oyunla grubun fovorilerden biri olan Norveç deplasmanından da 3-0 lık galibiyetle döndük. Bu özlediğimiz bir başarıydı.
Ve fakat futbol ciddi bir oyundur ve Türk futbolunun en büyük sorunu istikrar sorunudur. İki güçlü takımı yenmiş olmak, iki maçta yenilmiş Letonya’yı yenmenize yetmiyor. Korktuğumuz oldu ve şansımız tutmayan Letonya bizi yine hüsrana uğrattı. Oysa daha ikinci dakikada öne geçtik. İki kere iki farkı yakaladık ama oyuncu değişiklikleri oyunumuzu alt üst etti ve maç 3-3 bitti. Yenilebilirdik de, hakem rakibin bariz golünü faul gerekçesiyle iptal etti. Vasat rakibimiz Letonya’dan, iki güçlü rakibimizden yediğimizden fazla gol yedik. Bu şunu gösteriyor maçı ciddiye alamadık ya da iyi konsantre olamadık.
Milli takımımız çok iyi bir jenerasyon yakaladı. İnşallah 2002 dünya kupasında olduğu gibi bu dünya kupasında da yarı final hatta final oynamayı başarırız. Biz, Şenol Güneş hocaya ve milli takım oyuncularımıza güveniyoruz ama her maçı aynı ciddiyetle oynamalıyız.
Bu milli takım göğsümüzü gere gere savunabileceğimiz ve başarılı olacak bir takımdır. Sadece forvet bölgesinde altarnatifler yetersiz gibi görünüyor. Burak Yılmaz adeta ikinci baharını yaşıyor. İlerlemiş yaşına rağmen üç maçta da sahada basmadık yer bırakmadı. Allah CC nazardan saklasın ama bünyesi dünya kupasını kaldırabilir mi? Bunu zaman gösterecek. Keşke forvet bölgesi için iyi golcü alternatiflerimiz olsaydı.