“Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler.” (Yasin/50)
Ölüm anı geldiğinde ya da kıyamet koptuğunda herkes olduğu yerde kalakalacak. Kıpırdama ve oyalanma olmayacak. “O gün varıp durulacak yer Rabbinin huzurudur.” (Kıyame/12) Ölmek üzere olan insanların ailelerine yaptıkları tavsiye gibi bir tavsiyeye yeltenemeyecekler. Çünkü her insanın başında taşıyamayacağı ağır bir yükü vardır. Yükün altında ezilmişlerdir artık.
Sabahleyin şen şakrak bir şekilde evlerinden çıkmışlardı ancak evlerine dönemediler şimdi. Akşamleyin evlerine mutlu ve huzurlu bir şekilde gelmişlerdi ancak sabahleyin çıkıp iş yerlerine gidemediler. Okullarından evlerine dönemediler. Şehirler arası, ülkeler arası yolculuğa çıkmışlardı. Geziyorlardı, yiyip içiyorlardı, ticaret yapıyorlardı, caka satıyorlardı, tiyatro izliyorlardı, konserde halay çekiyorlardı, sinemada oyalanıyorlardı ancak evlerine dönmeye fırsat ve imkân bulamadılar. Uçağa binen inmeye, inen yürümeye, oturan kalkmaya, uyuyan kıpırdamaya zaman ve imkân bulamayacak o gün.
Her şey ani olacak. Aniden gerçekleşecek her şey.
Kıyametin kopmasıyla her şey bitecek. Geri dönüş yok artık. Vasiyette bulunmak da yok. “Şu parayı şuraya harcayın, şu fakiri şöyle doyurun, şu iyiliği benim adıma yapın.” diye bir tavsiyesi de olmayacak kişinin. Hazırlanan yemekler sofraya konulmayacak. Sofraya konulan yemekler yenilmeyecek. Dikilen elbise giyilmeyecek. Terk edilen ibadetlerin ifa edilmesine fırsat kalmayacak. İştahla yenilen haramların terkine zaman kalmayacak. Kazanılan para harcanmayacak. Olgunlaşan meyve yiyilmeyecek. Doğan çocuk gülmeyecek. “Hâl böyle iken inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günden (kıyametten) nasıl korunursunuz?” (Müzemmil/17) Evlenen çiftler birbirlerine sarılmayacak. Son model arabalara binilmeyecek. Her şey yarım kalacak. Her şey oracıkta son bulacak.
Ne diyordu Yüce Allah: “Doğuracak develer salıverildiği vakit.” (Tekvir/4) Mala mülke sahip olma vakti bitti. İmtihan bitti. İbadet etme zamanı sona erdi. Kötülükler ortadan kalktı. Oyun ve oyalanma sona erdi. Onların dünya düzeninde sürdürdükleri hâkimiyetleri de kalmadı. Güçleri, koltukları, makamları, kollukları kalmadı. Artık onlar; istedikleri insanları, istedikleri şekilde istedikleri mekânda sevk ve idare edemeyecekler. Hükümleri geçmiyor, hükümetleri kurulmuyor artık. Elinin altında işçi çalıştıramayacak, ezemeyecek, ağır işlere yönlendiremeyecek insanları. Döner koltuklarında emirleri ardı sıra dile getiremeyecekler. Dilleri lal olacak. Gözleri kamaşacak. Kulakları da meydana gelen korkunç sesten dolayı sağır kesilecek.
Her şey çok çabuk olacak. Kıyametin kopması ile tüm kâinatın yok olması aynı ana denk gelecek. Onlar kıyamet koptu kopuyor derlerken bir bakmışlar ki yeniden dirilmişler ve Rablerine doğru koşuyorlar.