Başarılı, başarılarından ziyade dürüstlüğüyle tanınan bir bürokratımız, AK Parti Genel Merkezine davet edilerek, üç dönemi dolduran belediye başkanının yerine ilçesinden belediye başkan adayı gösterileceğini ve hazırlıklara başlaması söylenmiş.
‘Reis’in mutabakatı var mı’dan önce;
Bürokratımız; “Bende para yok. Belediye başkan adaylığı için ne kadar masraf yapılır, seçimlerde ne harcanır bilmiyorum. Ayrıca ben seçim için bırakın herhangi birinden para talep etmeyi, verilen hediyeleri bile kabul etmem. Siz benden vazgeçin, daha uygun birine bakın”
Genel Merkezin tam yetkili görevlisi; “Tamam işte, biz de seni bu sebeplerden dolayı istiyoruz. Çalmayacağına, çırpmayacağına güvenimiz tamdır. Seçim masraflarına gelince; sende para olmayacağını, olsa bile dağıtacağını, yaptığın infakları, hayır işlerini biliyoruz. Seçim masraflarına gelince, bütün harcamaların tamamını biz üstleniyoruz. İlçende senin dürüstlüğüne kefil olmayan bir kişi bile bulamadık. Sen git çalışmaları başlat”
Anlaşılan şu ki, Genel Merkezin sütten ağzı yanmış, yoğurdu üfleyerek yiyor!
Seçimlere beş ay kaldı. Bu beş ay gibi kısa sürede bütün belediyelere yoğurdu üfleyerek yedirmeyecek yeni başkan adayları bulabilecek mi?
Ve sütten ağız yakan başkanlar ne olacak?
Borçlar Kanununda Sebepsiz Zenginleşme diye bir hukuki fiil var.
Bir kimsenin haklı bir sebep olmadan mal varlığında görülen, ‘eşyanın tabiatına ve hayatın tabi akışına aykırı artışlar’ için kullanılıyor.
Haklı bir sebep olmaksızın, başkalarının malvarlığından veya emeğinden çalarak zenginleşen belediye başkanlarımız var.
Sebepsiz zenginleşmeleri dikkat çekmesin diye birinci, ikinci, üçüncü dereceden akrabalarının ve yakın çevresinin üzerine yapıyorlar mal varlıklarını…
Yakın Çevrelerinin menkul ve gayrı menkullerinde birden bire çoğalma meydana geliyor.
Başkanların ve çevresinin artan mal varlıklarının yanında diğer tarafta da azalan mal varlığı yani fakirleşenler söz konusu olmalı değil mi?
İmar uygulamaları bunun örnekleriyle doludur.
Hukuki olarak, sebepsiz zenginleşme halinde, zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmaktadır.
Borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın iadesidir. İade talebi borç ilişkisinden doğan nisbi bir hakka dayanmaktadır.
Genel Merkez, sebepsiz zenginleşen ve yakınlarının sebepsiz zenginleşmelerine zemin hazırlayan belediye başkanları hakkında bir hukuk mücadelesi başlatacak mı?
Zira bu başkanların vatandaşın başına musallat olmalarındaki esas mesuliyet, onlara kefil olup sahaya sürenler değil midir?
Başkan olmadan evvel, sadece bir devlet memuru maaşı olanların, şimdi yatlarının, katlarının, hanlarının, hamamlarının kaynağı sorulmayacaksa hani adalet ve hani adaletli kalkınma, değil mi?
Küçük bir ilave; Bazı başkanlar sebepsiz zenginliklerini sebepli hale getirebilmek için ikramiye çıkmış Milli Piyango biletleri topluyorlarmış.
İkramiyesi başkasına ödenmiş bileti, mal varlığının sebebi olarak gösterip resmileştirmek için…
Zekice bir Aklama yöntemi…