Parçadan bütüne doğru temellerini sağlam bir şekilde oturtabilmek ve şehirlerin insicamında pratik neticeler verebilmesi ümidiyle yeni bir değişim hareketi hayata geçiriliyor.
Değişim hareketinin bir büyükşehir olarak Samsun’da elle tutulur, gözle görülür bir şekilde nasıl yapılandığı ve ne gibi neticeler doğurduğuna bir bakalım.
Başkanlık sisteminden 3 ay sonra Başkan Erdoğan Samsun Üniversitesi’ne İlahiyatçı bir rektör atadı.
Yerel seçimlerde de Samsun’da il Başkanlığından sonra milletvekilliği ve bakanlık yapmış mütedeyyin kişiliğiyle bilinen bir siyasetçiyi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterdi.
Ardından bir de vali değişimi yaşandı.
Son değişim OMÜ’de oldu.
Reis Diyanet İşleri eski Başkanının yardımcısını rektörlük makamına oturttu.
Fiziki olarak baktığımızda bu değişimlerden şehrimizin hem maddi ve hem de manevi olarak yeniden inşası için uygun bir kadronun iş başında olduğu düşüncesine kapılıyoruz.
Peki, hakikatte öyle midir?
Valiyi dışarıda tutarak…
Atanan diğer üç ismin hangi siyasi, ticari ve veya akademik nüfuzları kullanarak Cumhurbaşkanı’na tesir ettiğini bilemiyorum desem de üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum.
Çok net ve çok kesin konuşmak için erken olduğunun farkında olmakla birlikte bugünden görünen ve perşembenin gelişinin Çarşamba’dan belli olması hasebiyle;
Kendisine iş için müracaat eden bir 28 Şubat mağduruna, “Başınızı açsaydınız bu mağduriyetleri yaşamazdınız. Kardeşim peruk takarak tıbbı bitirdi. Şimdi doktor. Siz de başınızı açarak okulunuzu bitirmeliydiniz” diye nasihat veren bir rektör,
Mübarek Ramazan ayında ümmetin yetimlerine iftar vermeyi, “Bu kapıyı açamam. Onlara verirsem herkese vermek zorunda kalırım” diyerek reddeden bir başkan,
Göreve geldiğinin ilk haftasında malum yapıyla illiyeti, iltisakı ve irtibatı herkes tarafından bilinen bir akademisyeni yardımcısı olarak atayan bir diğer rektör…
Reis’in üzerinde titrediği hassasiyetleri görmezden gelen ve hatta Reis’in muradının tersine hamleler yapan bu kadronun önümüzdeki yıllarda şehrin inşasına, manevi iklimine, sermaye dönüşümüne ne türden katkılar yapacaklarını, nasıl inisiyatif ortaya koyacaklarını merak ediyorum.
Bekleyip görelim derken, şimdiye kadar olmuş olanlara bakarak bu makam sahiplerinin öne çıkan, ümitvar olmamızı telkin eden kimlik ve kişiliklerinin müspet bir değişim için sadra şifa olabileceğine ihtimal vermek isterdim.
Yine gördüklerimiz ve yaşadıklarımızdan yola çıkarak şehrimize hâkim olan Ankara Okulu çevresinden, geleneksel yapıyı tahrip edici, mütedeyyin bir kadro oluşturmak yerine tam tersi istikamette kadrolaşmaya göz yumucu, vazife başına gelene kadar gizlemeyi pekâlâ başardıkları, granitten gurur, bütün makamlarını kuşatıcı benlikleri ve istişareye kapalı ‘yönetişim’ anlayışlarıyla belirsizliğe doğru istikamet aldıklarını söylemek çok da iddialı olmayacaktır.
Bu şehirde, siyaset de, ekonomi de, eğitim de istikamet zafiyetiyle mündemiçtir.
İl yönetimine Rotaryen isimlerin atandığı, Rotaryen+ işadamlarını milliyetçi muhafazakâr işadamlarına tercih eden il müdürlerinin hüküm sürdüğü bir şehirden bahsediyorum.