Bir adam, evinin tadilatı ile bahçe duvarının tamiratını yaptırmak için yevmiyeli üç işçi tutmuşdu.
İşçiler sabah erkenden geldiler, işbaşı yaptılar ve çalışmaya başladılar.
Derken, o günü öğle vakti bir işçi daha gelerek işe ihtiyacı olduğunu söyledi.
Adam onu da aldı, o da çalışmaya başladı.
Akşam olunca her birinin ücretini verdi.
Fakat bu arada bir şey dikkatini çekti; öğle vakti gelen ve yarım gün çalışan işçi de sabah erkenden işbaşı yapıp tam gün çalışanlar kadar iş yapmışdı.
Bunun üzerine onun ücretini de bir gün, tam yevmiye üzerinden ödedi.
Ve fakat diğer işçilerden birisi buna itiraz etdi ve dedi ki:
“Bu arkadaş yarım gün çalıştı. Biz ise tam gün çalıştık. Buna rağmen sen her birimizi aynı ücreti veriyorsun!...”
Adam da dedi ki:
“Senin ücretinden kesmiş değilim ki. Sana, konuşduğumuz ücreti aynen veriyorum. Onun da sizin kadar iş yapmış olduğunu gördüğümden ona da tam gün ücreti ödüyorum. Bunda senin bir kayıbın yok!...”
Hakikat bu olmasına rağmen o işçi kızdı. Ücretini de almadan çekdi gitdi.
Adam onun ücretini ayrı tutdu. Kendi malına asla karıştırmadı.
Baştan ücreti buğday hesabı olarak ödemeyi kararlaştırmışlardı.
O işçi parayı almadan gidince adam onun bir günlük ücreti karşılığı olan buğdayı tarlaya ekdi.
Hasat zamanı gelince de mahsulü kaldırdı. Mahsulün hem ortada zayi olmaması hem de çoğalmış olması için onu satarak bedeliyle birkaç koyun, sığır ve deve aldı.
Kısa zaman içinde onlar da yavrulayarak çoğaldılar. Adam bunların hepsini ayrı tutdu.
Derken günlerden bir gün o ücretini almayan işçi çıkdı geldi.
Çok aç ve çok ihtiyaç halinde bulunduğunu, mümkünse vakti zamanında almadığı ücretini kendisine ödenmesini istedi.
Adam da koyun, sığır ve develeri ona göstererek:
“Senin yevmiyen ile buğday aldım, buğdayı ekdim, sonra hasad yaptım. Onu satarak koyun, sığır ve deve aldım. Onlar da yavruladı işde bu sürü meydane geldi. Hesab ettim; içinden kendi mesaimi ve kendi masraflarımı çıkardım. Şimdi, bu kalanların hepsi senindir. Alıp götürebilirsin!...”
Yoksul, aç ve ihtiyaç hal içinde bulunan işçi, önce kendisiyle dalga geçildiğini zannetdi ama adamın gayet ciddi olduğunu anlayınca büyük bir sevinç ve mutluluk içinde sürüsünü alıp gitdi.”