“Şu yüce dağları duman kaplamış, Yine mi gurbetten kara haber var, Seher vakti bu yerde kimler ağlamış, Çimenler üstünde gözyaşları var.”
Bakın şu sözlere; aşk var, gurbet var, hasret var ve dahi tasavvuf var…
Bana Tarkan’dan veyahut Sezen Aksu’dan böyle bir dize gösterin ömür boyu müptelası olayım.
Biz Tarkan’a ‘Oynama şıkıdım, şıkıdım’ ve Sezen Aksu’ya vakti zamanında, “Seni yerler, yerler, seni ham yapar bu zilliler” derken karşı çıkabilseydik müziğimiz, kültürümüz ve gençliğimiz bu kadar yozlaşır mıydı?
Daha evveliyatı yok mu? Var tabi ki…
Ve fakat bu iki pop ‘starın’ müziğimizin, kültürümüzün ve gençliğimizin yozlaşmasına katkıları ve emeklerini göz önüne getirirsek, açmış oldukları çığırı da hesaba katarsak, ne demek istediğim anlaşılabilir belki.
Türk müziğini asıl tarumar eden, gazino müziği geleneğidir diye de bir tespit yapılabilir ve bu ekolün içine Zeki Müren, Bülent Ersoy, Ajda Pekkan, Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay da pek ala ‘konuşlandırılabilir…’
Arabesk, Taverna derken bir de Aranjman akımı vardı…
Bu akım bize tam da Thomas Mann’ın, “Ruhsal olarak çöküntü yaşadığımız zamanlarda, gerçekte çok bayağı olan bazı şeyler, bize bir değer ifade ediyormuş gibi görünür” sözüne tekabül eden bir cehennemi yaşattı.
Ayşe Karabat, 2008 yılında Radikal Gazetesi’nde, “Bizim ‘Kasap Havası’ diye bildiğimiz ‘Hava nagila’ nameleriyle inledi İsrail sokakları. Devletlerinin 60. kuruluş yıldönümünü gerçek bir coşkuyla kutlayan Yahudiler, ‘hadi neşelenelim’ yani ‘hava nagila’ deyip sokaklarda dans etti” diye yazmıştı.
Kıbrıs Harekâtı sırasında marş gibi söylenen Ayten Alpman’ın seslendirdiği Memleketim – Der Rebe Elimelekh şarkısındaki memleket de bizim memleketimiz değildi.
Çünkü şarkı Yahudi halk ezgilerine dayanıyordu.
Ayten Alpman’ın eşi isyan etmiş yıllar sonra;
“Yıllarca memleketim şarkısı kaynağı bilinmeden söylendi. Kıbrıs’ta binlerce kişi şehit olurken Türkiye’de “Ben gönlümü eylerim. Gerisi Allah kerim” denildi.
İsmet Özel’in söylemiş oldu gibi,
“Bir milleti köleleştirmenin en etkili yolu, o millette yaşayan ahengi bayağılaştırmaktır.
Dilini kaybeden düşüncesini kaybeder. Ama eğer ahengini muhafaza ediyorsa dilini yeniden ele geçirecek gücü toplayabilir.
Ahengi bayağılaşmış millet düşüncesinin yeniden ele geçirilmesi gerektiği düşüncesine ulaşmakta bile güçlük çekecektir.
Türkiye’de arabeskin zaferi ile bankerlerin zaferi birbirine paraleldir. Bu gün ülkemizde işporta malı düşünceler rağbet buluyorsa, sarih ve fasih konuşmak önemini kaybetmişse, halkımızın olduğu kadar aydınlarımızın da ahengini yozlaştırmış olmaları yüzündendir.
Türkiye’de yaşayan insanlar bayağı zevklere, ahengin aşağılık formlarına ulaştırmak, bu ülkede düşünce, namus ve haysiyetini, şerefli bir hayatın dokunulmazlığını kundaklamaktan başka bir anlam taşımaz”
Bahis mevzuu yozlaşmanın tam olarak nereden başlatılacağına karar veremedim.
Ben diyeyim Tanzimat’tan, siz deyin batı tesirindeki Türk edebiyatı…
Şu da mühimdir, Cumhuriyet’in Klasik Türk Musikisi ve Tekke müziği düşmanlığı olsa gerektir bu gelip kapımıza dayanan ve K Pop’a doğru yol alan kakafoninin gerçek müsebbibi…
Bu yüzden Tarkan ‘Geççek’ derken ona kızmanın siyasi kategorileşme dışında hiçbir anlamı yoktur.
Bu yüzden Sezen Aksu, “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem'e…” derken ona kızmak da evet, itikadi - akaidi bir anlamı olmakla birlikte, siyasi kategorileşme olarak anlaşılır, kabul edilir hale geldi, getirildi.
Cem Yılmaz'ı kültürümüzün ve gençliğimizin yozlaşmasına katkıları ve emeklerini olan güruhtan ayrı tutacağım.
Son gösterisinde bir Türk vurgusu var.
Kimseler böyle bir Türklük vurgusu beklemezken, “Tatilde Türk'e denk gelmek' diye bir dert olur mu ya?" diyor Cem.
“Kendileri gidiyorlar oraya, niye rahatsız oluyorsunuz?
Türk zannedilmemekle sevinme vardı, biliyor musunuz? 'Yahu bana bazen diyorlar ki 'Türk'üm' diyorum şaşırıyorlar...' Belki o hasletleri görmüyorlardır. 'Kim bu…’ diyorlardır.
Ben pasaport polisi olsam bunları dönüşte almam. Bunlar geliyor ya mesela kar tatilinden.
Siz si…. gidin hadi.
-Ne oldu?
-Çok Türk var içerde."
Cem Yılmaz, İsmet Özel okumalarının neresindedir?
Cem Yılmaz, Mazhar, Fuat, Özkan ile yakınlığından dolayı İsmet Özel’i bilmişliği, duymuşluğu var… Biliyorsunuz MFÖ’nün İsmet Özel’e ayrı bir muhabbetleri var.
Türkümüzle bitirelim;
“Gönlümüz gamlanır böyle günlerde, Önüme çekdiler bir siyah perde, Yar senin aşkınla tutuldum derde, Yine mi gurbetten kara haber var.”