Başlıkta mübalağa yok.
Koza – İpek Grubuna atanan iki Kayyumun, ailesiyle birlikte gruba bağlı beş yıldızlı otele yerleştiklerini okuyunca uygun düştü.
Maaşlarının çok yüksek olduğu yönündeki haberlere bir göz atarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kayyumların ücretleri şirketin cirosu, çalışma saatleri göz önüne alınarak belirleniyormuş.
Fakat daha da vahim olanı şu ki, Kayyumlar işin ehli kişilerden seçilmiyorlar.
Sorumluluğunda bulunduğu şirketleri zarara uğratıp batmasına sebep olan bir işadamı önemli bir holdinge bağlı şirketlere Kayyum olarak atanabiliyor.
Nasıl oluyor? Bilemiyoruz.
Son zamanlarda kayyumlar çoğunlukla defterdarlardan oluşturulmaya başlandı.
Defterdarlar parayı kontrol etmeye çalışırken, şirketin diğer işleyişinin akamete uğradığını pek göremiyorlar.
Böyle olunca Kayyum elindeki şirket gittikçe küçülüyor ve sonunda eriyerek kaybolup gidiyor.
Hatta kamuoyunda Kayyumların şirketlerin batıp gitmesi için iş başına getirildikleri yönünde kanaat hasıl olmuş durumda.
Bir işletmeye atanan Kayyumun aldığı maaş işe başlarken 17 Bin, batmak üzereyken de aynı.
Ciroya göre maaşlarının düşmesi gerekmiyor mu?
Batmak üzere olan işletmelerde ilk öncelikleri yani yangında ilk kurtarılacak olanı kendi maaşları olarak gördükleri için dışarıdan o işin uzmanı işin başına getirerek işleri biraz olsun düzeltmek istemeleri de fayda vermiyor.
En başta yapılması gerekenlerin işletmenin batma aşamasına geldiğinde yapmanın hiçbir faydası olmuyor haliyle.
Gıda, tekstil, sağlık, medikal, maden, eğitim sektörlerindeki şirketlere atanan Kayyumlar bu sektörlerle hiç alakası olmamakla beraber kayyumların şirketlere atadıkları müdürlerin de o sektörlerle hiç alakası olmuyor.
İlk teşhis; iş bilmezlik o kadar almış başını gitmiş ki, Kayyum yönetimindeki şirkete o bakanın tanıdığı yönetici, bu vekilin tavsiyesi koordinatör olarak atanması.
İşletmeyi ayağa kaldırmak için adım atmanın mümkünatı yok.
Çünkü kimse işi bilmiyor ve fakat işi bilen uzman da görevlendirme olarak işin başına getirilemiyor.
Kayyumluk yapan bir avukata sordum “Görevlendirme yapılıyor. Biz yaptık” demesine rağmen bazı Kayyumlar mevzuatta yerini bulamadıkları için bir uzmanı görevlendirme olarak iş başına getiremiyorlar ya da getirmek istemiyorlar.
Bir başka husus; Aylık maaşı 20 Bin Lira olan fakat kuruma kazandırdığı aylık ciro sadece 4 Bin Lira olan iki personelin işine son verilemiyor.
Çünkü iş akdine son verilmesi halinde alacağı tazminat 350 Bin Lira olarak belirlenerek sözleşmeye konulmuş.
İki personeli göndermek için 700 küsur Bin Lira tazminat vermek gerekiyor ki bu mümkün değil.
Verecek para yok. Vermezsen erime devam ediyor.
Her halükarda dükkanı kapat git!
İşletme kayyumlar ve onların atadığı kişiler bu işi beceremediler denilerek, batma noktasına getirilecek ve yok pahasına ya içeriden işletmeyi bile isteye eriten kişiye ya da bir başkasına satılacak.
Ve bir milli servet daha iş bilmez Kayyumların elinde çöpe gidecek.
Recep YAZGAN