Bir Muhalefet partisinin iktidardaki partiye, sağlam tezlerle güçlü bir şekilde muhalif olması beklenir.
Bizim ana muhalefet CHP’de bitmeyen iç hesaplaşmalar buna bir türlü imkân vermiyor.
CHP’nin içine düştüğü bu çaresiz durum, beklenen bir akıbettir.
Çünkü CHP, Türk milletine gâvurun reva görmeyeceği zulümlerinin kefaretini çoktan ödemeliydi.
İşte şimdi ödüyor.
CHP’nin alamadığı için ‘açık rey gizli tasnif’ tertipleriyle oyunu çaldığı milletin mukaddesatına açtığı savaş hâlâ hafızalardadır.
CHP tarihi, baskı ve zulümler tarihidir.
Üstad’ın temas ettiği “kavruk nesil” inşasının temellerini atmıştır.
Şimdi ne çekiyorsak o nesillerden çekiyoruz.
Camileri ahır yapan CHP iktidarının Ezanı Türkçeye çevirmesi nasıl unutulabilir?
Köy imamlarına birer resmi kâğıt imzalattılar; “Arapça ezan okuyamayacağım, Arapça Kur'an öğretmeyeceğim”
Kur’an-ı Kerim eğitimini yasaklayan CHP, medreselerin kapısına kilit vurdu.
CHP iktidarı boyunca Kur’an-ı Kerim jandarma baskını korkusuyla mağaralarda öğretildi.
İslam’ı sosyal hayatın her alanından silebilmek için kıyasıya bir mücadeleye giriştiler.
Bu uğurda idam edilen âlimlerin vebali CHP’ye bir daha iktidar yüzü göstermemek için yeter de artar bile.
Kürt halkına yapılan baskılar ve Kürtçenin yasaklanması PKK’nın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Her devir CHP’nin resmi yayını olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Yusuf Mazhar 1930’da Kürtler hakkında bakın ne yazıyor;
“Dessas ve bedii hislerden, medeni temayüllerden tamamiyle mahrumdurlar. Bunlar asırlardan beri ırkımızın başına bela kesilmişlerdir”
CHP bu ülke insanına çektirdikleri Stalin’in Rusya’da Türklere yaptıklarından daha ağırdır.
O dönemin şahitlerinin yayınlanmış hatıralarından birkaç misal vermek istiyorum;
"Üzerimizde öyle bir baskı vardı ki Menderes döneminde yeniden doğmuş gibi olduk.
Bizlerden alınan öşür vergileri o kadar ağırdı ki harmanımızı kaldırdığımızda buğdayı ölçerlerdi, kendilerininkini alıp giderlerdi.
Bize de ne kalırsa. Onu da genelde alamazdık. Bizler de hayvanlarımızı, buğdaylarımızı kaçırıp saklardık, yoksa kışın aç kalırdık.
Köye gelirlerdi, başında takkesi olanın başından alıp yırtarlar, karakola götürüp ölesiye döverek köyün önüne atarlardı.
Askerden çok çektik, çok dayak yedik. O zaman okuma yazma yoktu. Tek öğrendiğimiz Kur'an-ı Kerim'di. Onu da 'askerler geliyor' deyince saklardık.
Bulduklarında yırtarlardı, yakarlardı. Okuyanları ve okutanları dayaktan geçirirlerdi, aç susuz nezarethanelerde bırakırlardı. Cuma günleri jandarma camide nöbet beklerdi ‘Ezan Türkçe okunuyor mu’ diye.
Çifte koşulacak öküz dışındaki hayvanlardan, koyundan, keçiden vergi alınırdı.
Kamçı parasına o zaman 'yol parası' derlerdi. Yol parasını vermeyenler en az yirmi gün, bir ay yol yapımında çalıştırılırdı”
CHP’nin tarihiyle yüzleşmek, kendini hesaba çekmek gibi bir derdi, milletin değerleriyle barışmak gibi bir düşüncesi yok.
O halde yerel seçimlerde de CHP’ye oy yok.
Beter oluyorlar, daha beter olacaklar…
Recep Yazgan