Kuş uçmaz kervan geçmez dağın başında bir köy…
Evler kayaların üzerine oturtulmuş.
Neredeyse ağaç yok, kıraç toprak…
Köylü burada nasıl yaşar, ne yer ne içer o bile belli değil…
Kış aylarında en yakın kasabayla irtibatı iki, üç ay kesiliyor.
Hayır, Güneydoğu’da değil, Karadeniz Bölgesi’nde, Samsun’da…
Buraya bir milletvekilinin de bulunduğu AK Partili ekip seçim çalışmasına gittiğinde dedikleri şuydu;
“Siz burayı bize bırakın, burada harcayacağınız zamanı daha sıkıntılı yerlerde kullanın. Burası tamam inşallah!...”
Bir başka köy…
Yıl 2018, hala su sıkıntısı yaşıyor…
Yollar bozuk, kışın sert geçen mevsiminde elektrik trafoları ve dağıtım hattı arıza veriyor, köy karanlığa gömülüyor…
Buraya seçim çalışması için gelen ekibe aynen şunları söylüyorlar;
“Burada zaten AK Parti tulum çıkartıyor… Biz her seçim elimizde tuttuğumuz rekoru bu sefer daha güçlü bir şekilde kıracağız… Kendimizle yarışıyor”
Bir ilçe…
Talep ettikleri köprü yıllar yıllar sonra ancak yapılabilmiş…
İlçenin yol, su, elektrik sıkıntısı yıl 2018, hâlâ hal yoluna konulamamış…
Ama oyların tamamını AK Parti alıyor…
Hayır hayır, Güneydoğu’da değil, Karadeniz Bölgesi’nde…
Samsun Canik İlçesi Dereler Köyü’nde yaşayan, Cumhur İttifakı’nın 82 yaşındaki destekçisi Havva Aydın, “Rabia ve bozkurt işaretiyle oy kullanmaya gideceğim” diyordu.
Havva Aydın Cumhur İttifakı’nın yılmaz destekçisi olarak Erdoğan ve Bahçeli’ye oy vermek için 24 Haziran sabahı erkenden yola çıkarak oy kullanmaya gitti.
Köyüne şimdiye kadar hiçbir belediye başkanı ya da milletvekili uğramamış.
21 yıldır tek başına, kimseden yardım ve destek almadan hayat mücadelesi veriyor.
Peki Havva Aydın, CHP’nin, İYİ Parti’nin, SP’nin hülasa Şer İttifakının bir türlü anlayamayacağı hangi gerekçe ile oyunu Recep Tayyip Erdoğan’a ve Devlet Bahçeli’ye veriyor;
“Devletimiz içeride ve dışarıda savaş halinde. Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’a bu durumda şartsız, koşulsuz bir şekilde destek vermek gerekir. Çünkü o bu savaşı bizim için, dinimiz için, devletimiz için yapıyor”
Havva Aydın, Cumhur İttifakı’na oy vermekle kalmamış. Aynı zamanda köyünde tek başına Cumhur İttifakı için oy toplamış, seçim kampanyası yürütmüş…
Tek başına bir ordu…
Vereceği oyu, partilerin ekonomik vaatlerine, doların seyrine, benzine yapılan zamma göre belirleyen şehirli seçmenin yanında, devletin bekasını göz önünde bulunduran, ‘Devletim varsa ben varım’ diyen ve hâlâ ümmet şuurunu kaybetmeyen kadim bir Anadolu irfanı var…
Seçim tahminlerini, anket firmalarını, televizyon yorumcularını ters köşeye yapan bir irfan bu…
Hakiki, öz be öz dip dalga işte bu…
Derinden derine, sessizce ilerler…
Hesapları kitapları bir anda ters yüz ediverir…
Her seferinde seçim hezimeti yaşayanların, bu ele avuca sığmaz, mantıklı bir açıklaması olmayan ve sosyolojik ölçülendirmelerle izahı gayrı kabil Anadolu irfanını ne zaman fark edecekler?
Ve bu farkına varış, reklam kampanyalarıyla mümkün olabilir mi?
Recep Yazgan