İYİ Parti’nin Milliyetçilikle, Ülkücülükle Ozan Arif’ten başka bir rabıtası kalmadı.
O kadar ki, İYİ Partililer, vefatının sene-i devriyesinde, ne kadar Ülkücü olduklarını ve hâlâ Ülkücü kaldıklarını, ne kadar milliyetçi olduklarını ve hâlâ milliyetçi kalabildiklerini gösterebilmek için Ozan Arif’e sarılmış durumdalar.
Ozan Arif’in vefatından iki sene evvel Bahçeli için yazdığı zehir zemberek şiirin de bu vaziyete katkısı vardır.
O şiir ve ölümünden önceki siyasi savrulmaları İYİ Partililere Ozan Arif’i kullanmaları için iyi bir fırsat vermiş gibi görünüyor.
Kullanmaları değil, düzeltelim; Ozan Arif’e sarılmaları için…
Millet İttifakı’nın bazen gizli, bazen aleni, bazen yarı açık ortağı HDP ile anılmaktan bir türlü kurtulamayan İYİ Parti’nin Ozan Arif adeta son sığınağı…
Milliyetçi – Ülkücü seçmen ile aralarındaki tek köprünün Ozan Arif olduğunun, Ozan Arif’e sarılmaktan başka çarelerinin kalmadığının pekâlâ farkında olan İYİ Parti kurmaylarında; liderinden milletvekillerine kadar hemen hemen hepsinde rahatlıkla görebiliyoruz bu aşkı, bu sevgiyi, bu çaresizliği.
Çaresizlik öyle ki, HDP ile gizli ittifak görüşmeleri, mapustaki eski eş genel başkanı Demirtaş’ın kahvaltı teklifine Akşener’in “Kan davalınız dahi olsa onu içeri alırsınız” cevabı, Lütfü Türkkan’ın şehit yakının bacısına sinkafı falan filan derken Ülkücü davadan ve milliyetçi cenahtan iyice uzaklaşan İYİ Parti nasıl ki Erdoğan’ı yenebilmek için HDP’den vazgeçemiyorsa aynı sebep ve gerekçelerle Ülkücü oylardan da vazgeçemiyor.
Ülkücü seçmen ve milliyetçi damar ile arasında tek bağ, tek köprü tek tutamak Ozan Arif Şirin…
Bundandır Ozan Arif sevgisi ve bundandır; “Ölmez bu hareket, ölmez bu dava…” nakaratları….
***
Bir resim dolaşıyor ortalıkta…
CHP, İYİ Parti, Saadet, Gelecek, Demokrat ve DEVA Partisi genel başkanının verdikleri resim.
Bu resim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına dikilebilme cesaretinin tarihi fotoğrafı olarak çok ün yaptı, çok paylaşıldı, namı aldı yürüdü…
Fotoğraf bazen yuvarlak masada, bazen serbest vuruş atışı yapacak hücum oyuncusunun karşısına kurulmuş bir baraj şeklinde dolaşıma sürülüyor.
Şutu çekecek olan belli olduğu için bu altı artı bir baraj sahiplerini uyarmak boynumuzun borcudur diye yazıyorum;
Ne diyordu Muharrem İnce, “Adam çıkmışsın yenmiş, her seçimde yenmiş, yenmiş de yenmiş…”
Baraj tamam, iyi, fena sayılmaz…
Ve fakat şutu çekecek olan çok iyi ve çok sert vuruyor…
Bu nedenle, altı lider çıkmışsınız, altılı baraj kurmuşsunuz tamam da elleri o şekilde boşa salmayın.
Eller yanlış yerde…
***
Anayasa Mahkemesi, HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davada, partiye esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için 60 günlük ek süre verdi.
HDP’nin kapatılması sürüncemede bırakılıyor, uzatıldıkça uzatılıyor.
Bu da demek oluyor ki, Anayasa Mahkemesi HDP’nin meşru bir parti olduğunu ilan edecek.
Bir ay önce yazmıştım;
“Kapatma davasından ‘Kapatmama Kararı’ çıkması halinde Anayasa Mahkemesi tarafından HDP’ye gümüş tepside sunulacak hukuki ve siyasi meşruiyet, Cumhur İttifakı’nın önemli tezi olan ‘Beka Meselesi’nin içini boşaltmış olacak.
O zaman da terörle iltisaklı diye, HDP içinde olduğu için oy vermeyen seçmenin bir kısmı Millet İttifakı’na kaymış olacak.
Oynanmak istenen oyunun ve denenmek istenen mühendislik çalışmasının bu olduğunu görebiliyoruz.
Hedef, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP meşru hale getirilerek, Cumhur İttifakını kendi silahlarıyla vurmaktır.
Aynen de böyle oluyor…