Mecidiye’de tezgâhı olan simitçiyle sohbet etmiştim…
Üç oğlu varmış, ikisine ev yapmış şimdi üçüncüsüne yapıyormuş…
Sabahtan akşama kadar simit tezgâhının başında helalinden kazanıyor, üç oğluna ev yapıyor…
Kimse beğenmez oysa simit satma işini…
Bana göre tek sıkıntısı sabahtan akşama kadar olduğun yerde çakılı kalacak olmak…
Siyasetçilerin işleri böyle temizinden al gülüm helalinden ver gülüm olmaz pek…
Sen ne kadar dürüst olmaya gayret sarf et, gelir senin genel merkezinden etkili, yetkili, kıramayacağın, kırması gayrı kabil genel başkan yardımcısı, yerel yönetimlerden sorumlu milletvekili, koordinatör, genel koordinatör, teşkilat başkan bilmem nesi, küçük şehirsen, büyükşehir belediye başkanı, eski yeni fark etmez partiye emek sarf etmiş reise yakın abiler, ablalar senden olmayacak iş ister…
“Abi o iş olmaz…” dersin, dinletemezsin… Oturmuşsun makama, o makama oturmanda emeği, himaye hakkı, referans payı olanı nasıl red edeceksin…
Sen başkan olmuşsun velakin, senin aday adaylığın, adaylığın seçim çalışmaları boyunca sana destek vermiş teşkilatın, il, ilçe belde, mahalle…
Partinin talepleri, çevrende seninle beraber yürümüş olanların istekleri…
Ne kadar dürüst olursan ol seni dürüst bırakmazlar…
Siyasetçiyi kirleten çevresidir…
O kadar fazla ahlaksız, uygunsuz tekliflerle karşılaşırlar, ne zaman nasıl kirlenmişler farkında dahi olmazlar…
Taleplerin uygunsuzluğu liyakatsizlikle doğru orantıdadır…
Siyasette dürüstlük, yönetimde liyakat imkânsızdır…
Temiz kalmak mümkün değildir…
Başaran yok mudur, inşallah vardır…
Ümidimiz olması yönündedir…