Baştan belirtmekte fayda var, bu yazının bildiğimiz anlamda teknolojik iletişimle tek ortak noktası isim benzerliğidir. Buna ister tesadüf deyin ister tevafuk 3G ile tanışmam bu teknolojinin çok daha öncesine dayanmaktadır.
İnsan hayatı mukadderat dediğimiz kader çizgi dâhilinde şekil almaktadır. Dünyanın iki farklı uçlarında da dünyaya gelseniz; nasip, kısmet ve kader ağlarını örerek sizi bir yerlere taşımaktadır. Gittiğiniz her ortam ve oradaki insanlarla karşılaşmanız farkında olmasanız da hayatınızın dönüm noktası olmaktadır.
Yıl 1987’nin son günleri yeni mezun, bekâr ve askerliğini dahi yapmamış 20’li yaşların başında toy birisi olarak iş için özel bir işletmenin kapısını çalıyorum. O dönemde tahminin öteside hemen işe kabul edilerek çalışmaya başlıyorum. Erzurum’dan İzmir’e uzanan hayat yolculuğunda; içimde işe karşı büyük bir aşk, dinmeyen bir coşku ve öğrenmeye karşı inanılmaz bir açlıkla adeta ibadet edercesine kendimi paralıyorum. İş arkadaşlarım hayatlarında hiçbir zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmadıkları için benim olağanüstü çabalarımı anlamıyorlar. İlmin yarısı merak diyerek sürekli soru sorarak kendimi yetişmek adına büyük bir aidiyet ve sadakatle görev yapıyorum. Ortaya koyduğum bu farkındalık tabi ki gözden kaçmıyor, amirlerim tarafından takdir edilmek ise motivasyonumu daha da artırarak, günler su gibi akıp gidiyor.
O dönemde sürekli büyüyen ve gelişen bir firma olarak her gün yeni arkadaşlar bünyemize katılıyor. Bunlardan birisi de Gülten Gülizar Güçlü adında ODTÜ mezunu genç bir mühendisle aynı bölümde iş arkadaşlığımız başlıyor. Bu arkadaş imza veya paraf olarak isimlerinin baş harfleri olan 3G’yi (GGG) şeklinde kullanıyor. Dolayısıyla bilgisayar ve internetin dahi olmadığı yıllarda 3G ile karşılaşmamız benim için büyük bir şans olmuştur.
Kendisinin zengin bir kütüphanesi benimde büyük bir okuma aşkım vardı dolayısı ile bu iki unsur birleşince ortaya benim için hazine niteliğinde bir maden çıkmıştı. Servis ile işe gidip gelirken toplamda 2,5 saat yolda geçiyordu. Bu süre benim için okumak için bulunmaz bir fırsattı. Büyük bir iştahla haftada iki kitap okuyordum. Sağ olsun Gülten Hanım hiç gocunmadan ve yüksünmeden sürekli bu trafikte bana kitap desteği sağlıyordu. Aslında ortada ideolojik olarak bir sıkıntı vardı ama olsun benim için kişiliğim oturduğundan kendimi geliştirmek adına bir senteze de ulaşıyordum. Muhafazakâr birisi olarak okuduğum kitaplar beni devrimci yapmasa da netice de karşı mahallenin jargonuna hâkim olmakta bir kazanç sayılırdı.
Kendisi, benim bugünlere gelmemde katkısı çok büyük olan insanların başında gelmektedir. Hayat şartları ve fırsatlar sonucunda uzun yıllardır kendisi Kanada’ya yerleşmiş olsa da aramızdaki gönül bağı sonsuza kadar baki kalacaktır.
Sonuç olarak; Yüce Allah’ım herkesin hayatına pozitif olarak dokunacak bu şekilde insanlarla karşılaşmayı nasip etsin inşallah. 3G’nin adı zikredildiğinde Gülten Hanım hayırla yâd edilmektedir. Uzakları yakın eden 3G’ye ve de Kanada’ya selam olsun.
Esenlik dileklerimle,