Çevre konusunun ötesinde, aslında insanlık konusunda sınıfta kaldık dersem abartmış olmam herhalde. Bir sahilde görmüş olduğum kirlilik konusunda nutkum tutuldu adeta. Ortaya çıkan manzarayı anlatmaya kelimler kifayetsiz kalır.
İzmir gibi duyarlılığın üst seviyede olduğu bir kentte durum buysa başka yerler ne haldedir Allah bilir. Mitinglerden sonra meydanlarda ortaya çıkan görüntüler sosyal medyada sıkça paylaşılarak reyting elde edilse de durum gözden ırak bölgelerde oldukça farklıdır. Temizlik konusunda esas olan görünen yerlerin temizliği değil, görünmeyen yerlerin temizliğidir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ise temizlik oldukça nankör bir iştir. Sürekli yapılır ise bir anlam taşır, dün temizlemiştim deyip boş verirseniz başa çıkmanız mümkün değildir.
Tekrar sahile dönecek olursak; mekân Narlıdere Sahil evleri balıkçı barınağıdır. Bu tür barınaklar için koruma amaçlı olarak dalgakıran inşa etmek elzemdir. Dalgakıran ise denize paralel devasa kayalardan oluşturulan bir koruma kalkanıdır. Kayalar çok büyük oldukları içinde doğal olarak büyük oyuk ve kovuklar oluşturmaktadır. Bu set, dalgakıranın ötesinde oltayla balık tutanlar için bir platform, üzerinde gezmek ve dalgaları seyretmek isteyen yavuklular için bir sahnedir. Bunun yanında aileler için bir şeyler yemek ve içmek için masadır, taburedir, sedirdir ve de divandır. Fotoğraf tutkunları için bir stüdyodur. Neticede kim hangi amaç için kullanıyor ise o dur.
Burayı kullanmak ve buradan istifade etmek için bir bedel ödenmezken aynı şekilde temiz bırakmak ta bir insanlık görevidir. Burada belediyenin bir değil hem de iki adet çöp konteynırı olduğuna göre düzenli çöpler alınıyor demektir. Fakat kaya boşluklarında ki çöpleri görünce hiç kimsenin çöpleri ait olduğu yere atmadığı anlaşılıyor. Yine çöplerdeki aşınmaya baktığımızda günlük olmadıkları yılların birikimi olduğu anlaşılıyor. En çok bira şişe ve kutularına rastladım. Bunun yanında çerez ve bisküvi paketleri da azımsanmayacak miktardaydı. Bunların dışında midye kabukları da yine oldukça bir yekûn oluşturmaktaydı. Yüzüm kızararak kondoma bile rastladığımı söylersem ne tür rezilliklerin yaşandığını da tahmin edebilirsiniz.
Sonuç olarak; hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Dalgakıranın üstüne çıkmazsanız çok fazla gözünüzü rahatsız eden görüntüye rastlamazsınız. Biz hangi ara bu kadar duyarsız ve bencil olduk diye insan sormadan edemiyor. Mantık herhâlde şöyle işliyor, burada bu kadar çöp varken bizde bıraksak ne olur! Manzara karşısında insanlığımdan utandım dersem, sanırım mesele daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın