Eskiler “hafıza-i beşer nisyanla mamuldür” demişler. Yani insan unutmaya mahkûmdur. Geçmişi bir çırpıda unuturuz, bu aynı zamanda büyük bir nimet olarak ta kabul edilir. Aksi takdirde hatırlamak istemediğimiz şeyleri unutmasaydık hayat çekilmez olurdu.
Geçen sene yapılan genel seçimlerde Muharrem İnce muhalefetin adayı olarak çok iddialıydı. Siyasi tecrübesi, hitabeti, polemikçiliği, coşkusu, enerjisi, hazır cevap tutumu, diklenmesi ve gözü karalığı ile taraftarlarına umut olmuştu. Partide çekirdekten yetişmiş, tüm kademelerde görev yapmış militan bir kimliği vardı. Liderlik kumaşı da olduğuna göre muhalefet için biçilmiş kaftandı. Dağlara, taşlara “Bir yiğit memleketi kurtarır” ve “Türkiye’ye güvence Muharrem İnce ”diye yazdılar.
Gelinen noktada kimse kendisini hatırlamıyor ve unutuldu. Siyasette zaman çok farklı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bazen önceden kestirip öngörüde bulunmak mümkün olmuyor. Eğer partisi yerel seçimlerde başarısız olsaydı İnce tekrar bulunduğu yerden başını çıkarıp başkaldırıyorum diyecekti. Fakat şimdilik sesi soluğu kesildi, bir daha şartların ve konjektörün değişmesini bekleyecektir. Pes edecek bir kişiliğe sahip olmadığı için kimse vazgeçtiğini düşünmesin, sadece uygun zamanı hazırlık yaparak bekleyecektir.
İmamoğlu İstanbul için aday gösterildiğinde parti tabanı da dâhil olmak üzere herkes için sürpriz olmuştu. Kimsenin tanımadığı, bilmediği birisini aday yapmak büyük riskti. Fakat sürekli gülen yüzü, polemiğe girmemesi, herkese kucak açması, herkese el uzatması, barış dilini kullanması başarılı olmasında önemli etkenlerdi. Bütün bunlar partisi ile bağdaşan şeyler değildi aslında mensubu bulunduğu partisi ile kimyasının tutmadığını söylemekte yanlış olmayacaktır. Seçim çalışmalarında birçok vatandaş “sen iyi bir adama benziyorsun, o partide ne işin var “diye sitemde bulundukları da vakidir.
Kendisi muhafazakâr bir portre çiziyor, partisi adına alışkın olmadığımız tutum ve davranışlar sergiliyordu. Bu strateji ve tutumu sayesinde başarılı oldu. Daha koltuğa oturmadan kamuoyu tarafından geleceğin Cumhurbaşkanı ilan edildi.
Siyaset böyle bir şey, daha düne kadar umut olarak omuzlarda taşınan İnce bir anda unutuluverdi. Şimdi varsa yoksa İmamoğlu. Bir kahraman olarak bütün dertlerimizim ilacı olarak sunulmaktadır.
Bugün böyle de yarının ne olacağını kimse kestiremez, dolayısı ile “gün doğmadan neler doğar” meseleleri uhuletle ve suhuletle takip etmek lazım. Şimdilik bir icraatını görmedik yarın es kaza ayağı tökezlerse göklere çıkartan aynı topluluk yerin dibine de sokacaktır.
Sonuç olarak; dün İnce’ye sarılanlar, bugün İmamoğlu’na iman ediyorlar, yarının ne olacağını ise sadece Allah biliyor.
Saygılarımla,
Erol AYDIN