Günlük hayatta kendimizi ifade ederken daha vurgulu, daha belirgin ve daha bariz iz bırakmayı murat ederiz. Bu durumda edebi sanatlar devreye girerek bize değer katarlar. Bunu yapmanın yollarından birisi de konuşma ve söylemlerimizi deyimlerle zenginleştirmektir.
Sıdk kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş ve doğruluk anlamına gelmektedir. Sıdkım sıyrıldı derken, doğruluktan ayrılma gibi bir kelime anlamı çıkmış olsa da biz bu deyimi günlük kullanımda farklı yorumlarız. Bir çabanın heba olması sonrasında; o işten vazgeçmek, pes etmek ve pişman olmak gibi durumları anlatmak için kullanırız.
Çok istediğimiz ve olması için canımızı dişimize taktığımız durumlar vardır. Bu bir hayır işi, gönül işi, yardım ve dayanışma olabilir. Verilen emek ve tam sona yaklaşmış iken araya giren bir pürüz dolayısı ile yaşanılan kırgınlıklar vardır. Tam olacakken, olmaması durumu canımızı sıkar ve içimizde bir burukluğa sebep olur. Bu durum sonrasında derin bir nefes alarak bu işin olmamasına hem hayıflanır hem de kahredersiniz işte tam burada devreye giren kelime bu işten sıdkım sıyrıldı olmaktadır. Bu iki kelimden oluşan deyimle aynı anda çok şeyi anlatmış olursunuz. Bu durum dilimizin zenginliğini ve aynı zamanda gücünü ortaya koymuş olmaktadır.
Hiç kimse bir işe başlarken başarısız olacağını baştan kabul etmez. Eğer öyle olsaydı hiç kimsenin hiçbir konuda muvaffak olması düşünülemezdi. Ortaya konan mücadele gücü, azim, kararlılık ve hedefe kilitlenme olması gereken aksiyonlardır.
Her türlü tedbiri alıp buna rağmen başarı gelmiyorsa, sonuca ramak kala bir engel çıkıyorsa insanların bu ruh hali ve psikolojisini en iyi ifade eden deyimdir. Bu deyimi ifade ederken birinci kelimeyi uzatarak söylemek pes etmenin bir göstergesidir.
Sıdkım sıyrıldı aynı zamanda bir teslimiyetinde göstergesi olmaktadır. Nasip, kısmet ve hayır, şer cephesinden değerlendirildiğinde razı olmak, rıza göstermenin de bir erdem olduğudur. Bu durum aynı zamanda nokta koymak, vazgeçmek ve kadere boyun eğip kabullenmedir.
Sonuç olarak; bilinse de pek yaygın olarak kullanılmayan bu ve benzeri deyimlerin heba olmaması adına gündeme getirmenin gerekliliğine inanmaktayım. Yeni neslin teknoloji ile hayatına giren onca yabancı kelimenin yanında bizim olan, bizden olan değerlerin yaşatılması gerekmektedir. Bir kitapta, bir romanda veya bir konuşmada karşılaşıldığında apışıp kalmamak adına sahip çıkmak elzemdir.
Sıdkımızın sıyrılmadığı ve teslim olmadığımız günlerimizin olması dileklerimle…
Erol Aydın