Çok eskiden, bekâr ve bir dikili ağacım bile yokken, “Malın varsa, derdin var!” dediklerinde anlamaz, hatta “Nasıl yani?” diyerek şaşkınlığımı gizleyemezdim. Yıllar sonra çalışarak veya miras yoluyla mal sahibi olunca ne demek istendiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Kiralık evimizi bir çift talebeye verdiğimizde bir gün elektrikleri kesilmiş. Gerekçe olarak ise “Usulsüz elektrik kullanmak!” gibi bir kabahatimiz varmış. Yani, elektrik aboneliği, ilgili yönetmelik gereği tapu sahibi veya kiracının üzerine olması gerekiyormuş. Aksi takdirde hem ev sahibi hem de kiracı 6500 TL cezaya maruz bırakılıyor.
Türkiye’de yaklaşık 50 milyon elektrik abonesi var ve yine bunların çoğu başkasının üzerine kayıtlıdır. İnsanlar faturalarını düzenli olarak ödedikten sonra bu takıntı ne için diye sorarsanız ortada büyük bir rantın olduğunu görürsünüz. Üstelik Güneydoğu’da % 50’nin üzerinde kaçak kullanılan elektrik varken, kör misali bunların tuttuklarını öpmesi de ayrı bir hicran yarası olmaktadır.
Elektrik idaresinden, su idaresine oradan belediyeye ve sigorta şirketlerine varıncaya kadar herkes bir şekilde bu durumdan nemalanıyor, olan vatandaşa olduğu için de kimsenin umurunda olmuyor. Vatandaş; devlet, yerel yönetimler ve bürokratik işlemler karşısında tek başına savunmasız olduğu için de her bir prosedürü yerine getirmek zorunda, aksi takdirde mağdur oluyor.
Tekrar hikâyemize dönersek, kiracı elektrik aboneliğini üzerine alacak fakat o iş o kadar kolay değil! Kiracının o evde oturduğunu ispatlaması için mesela suyu da üzerine alması gerekiyor. Sular idaresine gidiyoruz, bu işlem için Dask (deprem sigortası) yaptırmanız gerekiyor. Sigorta en ucuzu 1690 TL, mecburen yaptırıyoruz. Tekrar sular idaresi, bir sürü sözleşme, kira kontratı hepsinden önemlisi 1164 TL abonelik ücreti ile nihayet suyu kiracı üzerine alıyor.
Elektrik idaresine gidiyoruz, öncelikle belediyeden numarataj almanız gerekiyor diyerek bizi başka bir maceraya doğru sevk ediyorlar. Numarataj dediği adres tespiti ve ilgili dairenin size ait olduğunun teyidi olmaktadır. İmar Müdürlüğüne dilekçe ile başvuru yapıyorsunuz evrak olarak evin tapusunu istiyorlar. Tam tapuyu temin edip getiriyorsunuz, olmaz diyorlar bu tapu sizin üzerinize değil! Hoppala, ev miras yoluyla intikal ettiği için tekrar noterden alınan miras belgesi ile başvurduğunuzda birçok ahiret sorusundan sonra size veznenin yolunu tarif ediyorlar, Allah’tan belediye biraz insaflı da 100 TL ile yırtmış oluyoruz.
Tekrar elektrik idaresinin merkezine gidiyoruz, ilgili belgelerin kontrolü ve yazılan e-mail ile bizi yerel elektrik idaresine postalıyorlar. Orada birçok işlem ve kontrollerden sonra en hassas konu olan yaklaşık 680 TL ücret karşılığında yeni aboneliğimiz ile elektriğimiz açılıyor ama biz 5 kişi gün boyu elektrikli bir günün ardından derin bir nefes alırken, bu kadar da olmaz ki demekten kendimizi alamıyoruz.
Tüm bu süreçlerde Çakır gibi yanımızda duran ve bizi yönlendiren emlakçı dostumuz Ahmet Bey’e teşekkürlerimizi sunuyoruz. “Satışla bitmeyen dostluğun” çok güzel bir numunesi olarak herkese her zaman yardımcı olan birisiyle dost olduğumuz için de kendimizi şanslı sayıyoruz.
Sonuç olarak; bazı kurumlar ölümü gösterip sıtmaya razı ederken, üstüne aldın aldın, almadın ümüğünü sıkarak sana yaşama hakkı tanımayız diyorlar. Eee, burası Türkiye siz siz olun her işinizi zamanında ve prosedüre uygun yapın, yoksa stresli ve elektrikli günler sizi bekliyor olacaktır, benden uyarması!
Esenlik dileklerimle,