Bir kenti ayakta tutan ve onu geçmişten geleceğe bağlayan belleğidir. Bellek binlerce yılda oluşan yaşanmışlıklardır. Bu bellekte en iyi şekilde basın ve medya yoluyla muhafaza edilmektedir. Bu mecrada oluşan arşiv geçmişin tozlu raflarından sıyrılarak günümüze ulaşabilmesi içinde bir çaba ve emeğe ihtiyaç vardır.
Kent kültür ve belleğini yenil nesillerle buluşturmak geçmişle, gelecek arasında bağ kurmak için önemlidir. Bu hizmeti ise başta üniversiteler olmak üzere, enstitüler, dernekler, vakıflar, belediyeler veya kişiler vermelidir. Adana bu konuda oldukça şanslı çünkü kendisini bu kente adamış olan önemli değere sahip. Sayın Sedat Memili gecesini gündüzüne katarak yılların birikimi olan gazete arşivlerini tarayarak “Adana’nın Aynası” çalışmasını gün yüzüne çıkarmıştır. Beşer yıllık periyotlar şeklinde şimdilik 1930’dan başlayıp üç cilt olarak çıkardığı çalışması inşallah devam edecektir. Bu çalışmalarda beş yıllık zaman diliminde basılmış olan tüm yazılı yerel basın gözden geçirilerek Adana ile ilgili ilginç ve enteresan olaylar ortaya çıkarmıştır. Bu çalışma göründüğü kadar olmayıp en azından büyük bir zamana mal olmaktadır. İlgili haberleri bulmak yeterli olmayıp, onları derleyip tekrardan yazmak ciddi ve titiz bir çalışmanın ürünü olarak elimize kitap olarak ulaşmaktadır.
Kitabın basım aşamasına kadar zorlu süreci bir şekilde halletseniz bile bunun basımı da stresli bir süreç olmaktadır. Yaşadığınız kente olan vefa borcunuzu bir şekilde ödemeye çalışırken yaptığınız bu çalışmayı basmaya kimse talip olmuyor. Bir beklenti içerisine girmeden ve de bir şey talep etmeden sadece basılmasını talep ettiğinizde kimse sizi havada kapmıyor. Oysaki böyle bir çalışmayı STK’ları bir kenara bıraksak bile o kentin merkezi ve yerel yönetimlerinin sahiplenmesi elzemdir. Birçok zorluğu ve bürokratik engelleri aşarak yine belediyenin bastırmış olması takdire şayandır.
Bu kitaplarda ne var diye bir soru akla gelebilir, bunun cevabı Adana’yı biraz daha yakından tanımakla mümkün olacaktır. Adana; bulunduğu coğrafya, konumu, geçmişi, işgal görmesi, sanayisi, Türkiye ekonomisine katkısı ve insan kaynağı ile nevi şahsına münhasır bir çeşitlilik sunmaktadır. Tek başına bir cumhuriyet olacak tarih ve kültüre sahip olan Adana son yıllarda ihmal edilmiş olarak Mersin’in gölgesinde kalsa da potansiyeli ile her an kabuğunu kıracak bir durum ve konumdadır.
Sonuç olarak; “Adana’nın Aynası 1930-1935-1940 ve Adana Halkevi” çalışması ile Sayın Sedat Memili kente olan borcunu ödemiş olmanın huzurunu yaşamıştır. Her kentin bir Sedat Memili ’si olmalı derken Adana’ya gitmediyseniz üzülmeyin, Adana size geliyor. Editör olarak katkı sunmaktan mutlu olduğum bu kültür hizmetinin hayırlara vesile olması dileklerimle diğer kentler için de emsal olmasını temenni ediyorum.