Her şey zıddı ile kaim olduğuna göre bu zıtlık aynı zamanda olayların aydınlanması içinde gerekli olmaktadır. Mesela siyahın anlamı beyazın varlığı ile mümkündür. Aksi takdirde bu mukayese ve karşılaştırma olmasaydı her şey çok anlamsız ve yalın olurdu.
Aynı şekilde acı ve acılar olmasaydı; sevinç, neşe, haz ve mutluluğun bir anlamı olmazdı. Acılara duçar olmak ve o süreci yaşamak ıstıraplıdır. Fakat çekilen bu sıkıntıların sonrasında ortaya çıkan sonuçlar her zaman hayırlı ve bereketli olmuştur. Mesela hamurun ekmek olması için nasıl ki ateşi görmesi gerekir ise insanın da olgunlaşması için acılara ihtiyaç mutlaktır.
Çekilen acı ve sıkıntıların insanları daha farklı düşüncelere sevk etmesi doğaldır. Bunun sonucunda da beyinde açılmamış hücreler açılarak bunun sağladığı katkı ile insan daha verimli hale gelmektedir. Acı ile yoğrulmuş insanlara baktığınızda bakış açıları çok farklı ve vizyonları geniştir. Feleğin çemberinden geçmiş bu insanların bir çıkış arayıp, içinde bulunduğu labirentten çıkması için tüm benliği ile kendini zorlaması gerekmektedir. Hayatın ona yüklediği bu dezavantajı avantaja çevirmek adına meşru ve makul her yola başvurması doğaldır. Akabinde de başarıya ulaşması sonrasında bu galibiyet çok daha anlamlı olacaktır.
Ortaya bir çaba, emek ve gayret koymadan ulaşılan bir başarı söz konusu değildir. Gayret bizden takdir Allah’tan inancıyla ortaya konulacak irade aynı zamanda fıtrata da uygundur. Yüce Allah, başarıyı inanç ve itikada değil çalışmaya bahşetmiştir. Öyle olmasaydı tüm Müslümanların her hususta lider ve önder olmaları gerekirdi.
Netice itibarı ile Mevlana, “Hamdım, piştim, yandım” diyerek meseleyi çok veciz bir şekilde özetlemiştir. Her işte öncelikle o işi sevmek, yetmez tutku ile yapmak gerekir. O zaman muvaffakiyet kaçınılmazdır. Yılmadan, usanmadan, vazgeçmeden, pes etmeden ve mücadeleye devam etmek esastır. Mermer üzerine sürekli damlayan su damlasının bile zamanla mermeri delmiş olması bu kararlılığın sonucudur. Hedefe kilitlenmek ve çok istemek meselenin halli yolunda önemli bir eşik oluşturmaktadır.
Sonuç olarak; zevkle dinlediğimiz aşk şarkıları acı ile kavrularak ortaya çıkmaktadır. Bu acılar olmasaydı bu şarkıların da olması mümkün değildi. Çekilen her acı ileride bize meyve olarak döneceği için sabır ve sebatla buna katlanmak gerekir. Sabır, acı meyvesi tatlı olduğuna göre teslimiyet bizi zirveye taşıyacaktır. Ha gayret çoğu gitti, azı kaldı.
Esenlik dileklerimle,