Kılıçdaroğlu hiç bir başarı elde etmeden rekor bir süre olan 13,5 yıl CHP’nin başında kalarak tersten tarihe geçmiştir. Gider ayak, “Sırtımda hançerle seçimlere girdim” diyerek hem parti içine hem de İttifaka el bombası bırakarak köşesine çekilmiştir.
Kurultayda aday olan ve sonra çekilen Öymen, “Hangisi seçilirse seçilsin kaybeden CHP ve Türkiye olmuştur” diyerek aslında meseleyi özetlemiştir. Özgür Özel, kişilik ve karakter özelliği olarak Kılıçdaroğlu ile mukayese edilemez farklılıklara sahiptir. İyi bir hatip, hazırcevap bir polemik ustası ve mücadele adamıdır. Bütün bunlar CHP’yi ayağa kaldırmak için yeterli midir? İlk başta doğal olarak bir fırtına estirse de bunun kasırgaya dönüşmesi mümkün değildir.
Çünkü 4 dönemdir milletvekili ve parti kurullarında görev almış birisi olarak bütün başarısızlıklarda pay sahibidir. Dolayısıyla ile bugüne kadar ortaya koyduğu bir proje olmadığı gibi çifte standart bir tutumla da irtifa kaybetmiştir. Ayrıca emanetçi bir genel başkan olarak sadece bu geçiş sürecini idare etmekle görevlidir. Önünde yerel seçim gibi çok büyük bir sınav onu test için turnusol kağıdı olacaktır. Başarılı olursa kalıcı olarak koltuğa yapışacak, başarısız olması durumunda İmamoğlu Demokles’in kılıcı gibi fırsat kollayacaktır.
Bu geçiş sürecinde yerel seçimlere kadar örgütün yapısı ve dengeleri bozacak bir girişimde bulunması söz konusu değildir. Dolayısıyla yerel seçimlere kadar büyük bir operasyon beklemek rasyonel değildir. Tabanın kaybolan motivasyonunu tekrar geri kazanmak asıl hedef olacaktır.
Özel, yaptığı konuşmada; kayyum atanan belediyelerden, Demirtaş’a, Kavala’dan tüm solculara selam çakarak aslında partinin bundan sonraki yol haritasını da ifşa etmiştir. Kılıçdaroğlu için en büyük eleştiri konusu partiyi sağa kaydırmasıydı. Özel ise partiyi sol ve sosyalist politikalarla aslına rücu edeceğini ifade etmiştir. Yeni seçim sistemi ittifakları zorunlu kılsa da partilerin tabanına yönelik mesaj vermeleri de elzemdir.
Değişim diyerek görevi devraldıklarına göre bunun altını nasıl dolduracakları merak konusu olmaktadır. Bugüne kadar değişimin nasıl olacağı muallakta kalarak, “Kervan yolda dizilir” mantığı ile süreç işlemiş olsa da bundan sonrası için hamasetle işlerin yürümeyeceği de açıktır.
Sonuç olarak; CHP’ye Özel bir genel başkan delegenin iradesi ile koltuğa oturmuştur. Bundan sonrası icraat olacağı için parti içinde hem denge kurmak hem de etkili muhalefet ile umut olabilmek kolay olmayacaktır. Bir klişe olarak, “CHP’yi yönetmek ülkeyi yönetmekten daha zordur!” önermesi tekerrür eder mi hep birlikte göreceğiz.