Tüm mahlukat içerisinde yalnızca insanoğluna bahşedilen konuşma melekesi, yerinde ve ölçülü kullanıldığında büyük bir nimettir. İnsanın başına gelen her şey dili belasındandır. Dolayısı ile konuşma nimetini olumlu kullanmak bizi manevi olarak zirveye taşıyacaktır.
Gerektiğinde susmak ve susmayı başarmak günümüzde en büyük engel ve sınav olarak karşımızda dağ gibi durmaktadır. Gereksiz konuşma hem bizim değerimizi düşürecek hem de karşı tarafı incitecektir. Her söze cevap vermek ve polemik üretmek nefsin bize oynadığı büyük bir oyundur. Çoğu zaman susmamız gerektiği aklımız ve mantığımız çerçevesinde bize dayatılsa da içimizdeki şeytan bizi sıkıştırarak tahrik etmektedir. “Altta kalma, cevap ver, ezilme, üste çık, baskın ol” gibi vesveselerle bizi her seferinde alt etmektedir. Burada nefis terbiyesi devreye girmektedir. Bunu bir çırpıda söylemek kolay olsa da başarmak o kadar kolay değildir. Yıllarca bu konuda mücadele ederek Yunus gibi kırk yıl sürecek bir zorlu bir sınav bizi bekliyor olacaktır. Hamlıktan, pişmeye, pişmekten yanmaya giden yolda ve günümüz şartlarında bunu gerçekleştirmek deveye hendek atlatmaktan bile zordur. Çevresel faktörler, yaşadığımız zaman, içinde bulunduğumuz şartlar bunu imkansız olmasa da zor kılmaktadır. Tek başına inzivaya çekilmek yaşadığımız sosyal çevrede mümkün olmayacağına göre evimizde bir odadan diğerine geçmek bile bir aşama olarak bizi bir yerlere taşıyacaktır.
İnsan yaşamı boyunca birçok evrelerden geçmektedir, yaşamın dönüm noktası olarak kabul edilen bu aşamalar bizi başka bir boyuta taşıyacaktır. Ömür dediğimiz yaşam dilimi çok uzun gibi gözükse de geçen ömrümüze baktığımızda ve geriye kalanla mukayese ettiğimizde aslında oldukça kısadır. Bu kısa ömrü de heba etmemek adına zaman zaman kendimizi çek ederek nefis muhasebesine tabi tutmamız kaçınılmazdır.
Mesela kendimizi öz eleştiriye tabi tutuğumuzda ne çok ve gereksiz konuştuğumuz ortaya çıkmaktadır. Çok konuşmak aynı zamanda boş konuşmak olduğu için de sözün etkisi de önemli ölçüde tesirini kaybetmektedir. Bununla bağlantılı olarak susmadığımız ne çok zaman ve durumların olduğu muhakkaktır. Oysaki yerinde ve zamanda konuşarak, gerektiğinde susarak devirdiğimiz bir çok çamı kurtarmamız mümkündür.
Sonuç olarak; konuşmadan ziyade dinlemek ve de gerektiğinde susmayı başarmak bizi zirveye taşıyacaktır. Bir insan hakkında kanaatin oluşması kişinin ağzını açıncaya kadar geçen sürede ortaya çıkmaktadır. Ağzını açıp konuşmaya başladığında o kişi hakkında büyük oranda hüküm vermeniz olasıdır. Konuşarak bir çuval inciri berbat etmektense, susarak sizi bir şey sanmaları için karşı tarafa bir fırsat vermek herkese iyi gelecektir.
Esenlik dileklerimle,