Güzel Türkçemizde gönül kelimesi ile üretilmiş sayısız deyim, kavram ve atasözü vardır. Gönül dünyası, gönül coğrafyası, gönül yarası, gönül koymak, gönlü akmak, gönül ferman dinlemez, gönül kocamaz gibi sayısız ifade mevcuttur. Gönlü tarif ederken de kalp ile ve kalpte oluşan; sevgi, muhabbet, içtenlik, samimiyet, sıcaklık ve yakınlıktır.
Bütün duygu, düşünce ve hislerimiz gönül dünyamızda oluşur. Yani kalbimizin de içinde bulunduğu kabımızın dışa sızmasıdır. Gönlümüzün sınırları olmadığı gibi ona söz dinletmek de söz konusu değildir. İyilikler, güzellikler ve sevinçler kalpten kalbe kendiliğinden akarak gönül köprüleri oluşturur. Bunu gerçekleştirmek için aynı dili konuşmamıza bile gerek yoktur. Kalbimiz anatomik olarak bizi ayakta tutarken manevi olarak da yürek olur, his olur, duygu olur ve sonunda da gönül olarak bizi hayata bağlar.
Gönlümüzün zengin olması için de öncelikle kendimizi gözden geçirerek çek etmemiz kaçınılmazdır. Yediğimiz, içtiğimizden, nasıl ve nerede kazandığımıza oradan da nerede ve nasıl harcadığımız gönlümüz için temel gıda olacaktır. Gönül kaplarımızı başkalarına açmanın yollarını da bilmemiz gerekir. Bunların başında nefs terbiyesi gelmektedir. Gündelik heva ve heveslerimizi bir kenara bırakarak bunların aklımızın önüne geçmesine engel olmalıyız. Diğer bir yol ise ibadetlerle kalbin duvarlarını tahkim ederek dış tehditlere karşı surları güçlendirmektir. Bir başka husus ise kalbin ham ve hantallıktan kurtulması için aşka düşmesidir. Bu aşk ile kavrulan, kendinden geçen kişi tüm dünyalıkları elinin tersi ile iterek vuslata ermek için yanıp, tutuşacaktır.
Kalp gözünün açık olması yine üçüncü bir göz olarak gönülle ilgilidir. Herkesin görmediğini gören, hisseden ve de algılayan bu bakış açısı herkese nasip olmayan bir manevi olgunluğun sonucu ortaya çıkmaktadır. Kalp gözümüzün kapanmadan sürekli açık kalması için yağmurun yeryüzünü yıkaması gibi gözyaşlarımızın da gölümüzü yıkayarak temizlemesi gerekecektir. Bunun yanında başkalarına iyilik yapmakla kemale erip, mutmain olacaktır.
Sonuç olarak; gönül dünyamızın aydınlık ve feraha ulaşması için bir gönül yapmasak bile gönül yıkmamamız esastır. Gönül yapmak ve gönüllere girmek hem bizi hem de başkalarını da mutlu edeceği için toplam bir huzur ortamı tesis edilmiş olunacaktır. Batı kültüründe olmayan bu kavramın kıymetini bilerek gönlümüzü huzura erdirmek herkese iyi gelecektir. Gönül coğrafyamız derken Kafkaslardan Afrika’ya ve Balkanlardan Orta Asya’ya olan mesafenin anlaşılması işte bu yüzdendir. Gönlünüz ferah olsun inşallah.
Esenlik dileklerimle,