Ülkemizde tatil kavramı; deniz, sahil, güneş, kum ve plaj sarmalına sıkışmış durumdadır. Oysaki alternatif birçok tatil seçeneği mevcuttur.
Bunlardan en önemlisi ise termal tatildir. Tatilin yanında şifa kaynağı olması, dört mevsime yayılmış bulunması ve de devre mülk imkânı ile sınırsız seçenekler sunmaktadır. Bu sene bir vesile Afyonkarahisar’da ailece yapmış olduğumuz tatil farklılığı ile damağımızda umulmaz tatlar bıraktı.
Afyon, doğal konumu gereği termal konusunda hem potansiyeli olan bir kent hem de sayısız tesisi ile termalin başkenti konumundadır. Gül, gül dağılmış olan termal tesisler özgül ile taçlanmış bulunmaktadır.
Termalin özgülü, beş yıldızlı konforu ile gerek üyelerine gerekse misafirlerine kaliteyi süreklilik haline getirmiş. Devre mülk olarak binlerce üyesi olmasının yanında, apart otel ve villa seçenekleri ile de her bütçeye uygun hizmet üretiyor. Profesyonel yönetim anlayışı, kalifiye personeli ile müşteri memnuniyetini zirveye taşımış. Kafe ve restoranında yemeğinizi yiyebileceğiniz gibi marketinden yapacağınız alışveriş ile kendi yemeğinizi yapmanıza da imkân sunuyor.
Bunların yanında; açık ve kapalı havuzları, buhar odası, Fin ve Türk hamamı, saunası, jakuzisi, kar çeşmesi, tuz odası ile sınırsız seçenek sunuyor. Su kaydırakları, tedavi amaçlı masaj ve değişik maskeleri ile de kireçleme, kas ve eklem hastalıklarından, felçlilere kadar birçok insan için şifa oluyor.
Termal su aynı zamanda içilerek te böbrek ve safra kesesi hastalıkları için de şifa dağıtıyor. Geniş yeşil alanları, yürüyüş yolları, salıncağından at turlarına çocuklar için oyun parklarından büyükler için akşam aktivitelerine kadar akla gelebilecek her şey düşünülmüş. 500 kişilik mescidi; genişliği, ferahlığı, tefrişatı ve konforu ile birçok kentte mevcut olmayan bir seviyedeydi.
Burada bir tespit ve gözlemimi de ifade etmek istiyorum. Havuzdaki 7’den 77’e erkeklerin tamamına yakınının göbekli olması ilginç ama sürpriz değildi. Türk kası veya balkon diye tiye alınan bu gidişat pek hayra alamet olmasa gerek.
Ayrıca havuz ve termal kültürümüzün de olmadığını üzülerek gördüm. Gençler havuza atlamaktan, yaşlılar ise kazık gibi hareketsiz durmaktan gayrı yaptıkları bir eylem mevcut değildi. Bilinçli olarak kültür-fizik hareketi yaparak şifalı suların etkisini çoğaltan kişiye rastlamadım.
Sonuç olarak; tatil seçeneği konusundaki kısırdöngüyü kırmanın zamanı gelmiştir. Tatilin yanında sağlığı koruma ve sağlıklı yaş alma konusunda alternatif olarak termal tatil seçeneği gündeme alınmalıdır. Tesisler; hizmet, kalite ve konfor konusunda sahillere fark atmış durumdadırlar. Reklam, tanıtım ve kampanyalarla pastadan daha fazla pay almak gerekmektedir. Sloganları ”zihninizi ve bedeninizi yenileyerek canlılık ve hayat kazanın” daha ne olsun…
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın