Muhalif tutum ve davranışlar dün vardı, yarında olacaktır. Toplumsal dengelerin korunmasında balans görevini muhalif tutum ve davranışlar belirlemektedir. Tekamül edebilmek adına gereklidir, eksikliği demokrasinin yerleşmesi adına kayıp olacaktır.
Yazar-çizerler, sanatçılar, edebiyatçılar ve enteller duygusal zekâları farklı oldukları için meselelere farklı yaklaşabilirler. Bu farklılık onları muhalif yapmaktadır. Muhalif olmak farklı bir boyut ve perspektiften olaylara bakmak demek olduğu için genellikle aykırı insanlardır. Bu aykırılık ta toplumun geneli ile uyuşmadığı için onları toplumdan ayrıştırmaktadır. Bu farklı bakış açısı olmasa idi hiçbir sanat dalı ve sanatçı yetişmezdi. Muhalif olmak her daim olumsuz değildir. Olayların arka planını gözler önüne serdiği için çoğu zaman gerekli de olmaktadır.
Geçmişte muhalif olan insanlar mutlaka bir değer üreterek toplumun açılmamış hücrelerine nüfuz ederlerdi. Farklı fikir ve görüşleri ile toplumun aydınlanması ve uyanması için hak bildikleri yolda tek başlarına da olsa sonsuza kadar yürümüşlerdir.
Körü körüne her şeye hayır-olmaz demeyip alternatif açılımlar ile en azından düşünce anlamında yol gösterirlerdi. Yeni ve orijinal fikirler üreterek toplumu etkilemeye çalışmak en büyük erdemleri olarak ön plana çıkmaktaydı.
Her şeyde olduğu gibi günümüz muhaliflerinde de büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşüm olumsuz yönde olup, topluma değer katacak yeni bir şey söyledikleri vaki değildir. Yaptıkları tek şey; yumrukları sıkmak, laf sokmak, geçmişe takılıp kalmak, her şeye karşı çıkmak, vicdan ve merhametin kaybolmasından ibarettir.
Karşı tarafı dinleyip empati ile yeni bir açılım yapmak yerine; küfür, aşağılama, tehdit ve şantajla zeytin yağı gibi üste çıkma çabasından ibarettir. Kendilerine ait hiçbir tefekkürleri mevcut değildir, başkalarından elde ettikleri klişe ve basma kalıp ezberlerle karşı tarafı bastırmayı muhalif olarak algılıyorlar. Onlara göre “muhalefet tasvip etmez “ dolayısı ile en iyi savunma hücumdur mantığı ile sürekli saldırıyı marifet addediyorlar.
Sonuç olarak; eskiden muhalif olmanın bir seviyesi ve ölçüsü vardı. Bu kriter çoktan kaybolmuş durumda, takım tutar gibi taraf tutmayı marifet sanan insanların sayısı hızla çoğalmaktadır. Toptan yok saymak ve ret etmek en büyük özellikleri olarak ortaya çıkmaktadır. Yaşadığımız topluma değer katıp demokrasinin kökleşip ve yerleşmesi adına yeni fikirlere de açık olmamız gerekir. Kendi fikirlerimizi savunurken karşı tarafı da dinlemeden ve hatta bundan istifade etmeden muhalif olunmaz. Olunsa da kısır döngüden çıkamadığınız için değer üretemezsiniz vesselam.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın