İnsan et ve kemikten yaratılmış olsa da aynı zamanda psikolojik bir varlıktır. Yaşadıkları, hissettikleri, kaygıları ve korkuları istemese bile suratına yansımaktadır. Jest, mimik ve beden dili kendisini ele vermekte hatta ses tonu bile önemli bir ipucu olarak kendisini dışa vurmaktadır.
Bu anlamda birçok insan kendisini olduğundan farklı göstermekte bir sakınca görmez. Öyle olmadığı halde kendisini sürekli üzgün, süzgün ve bedbaht olarak lanse eden insanlara rastlamışsınızdır, bunun tam tersi de mümkündür. Ortada geçerli bir sebep yokken olumsuzluklardan beslenen insanların bu durum kimliği ve karakteri halinde gelmiştir.
Bilinçaltı dediğimiz depolama alanımız yaşadığımız her şeyin yanında korku ve kaygılarımızı da sürekli kaydetmektedir. Basit anlamı ile biriktirilen her şey gerekli olmadığı gibi aynı zamanda çöptür. Bilinçaltında bulunan gereksiz şeylerinde bir çöp misali temizlenmesi gerekir. Bunu temizlemediğimiz zaman psikolojik olarak bu durum bizi sıkıntıya sokarak yaşam kalitemizi düşürecektir. Böylece kendimiz huzursuz olduğumuz gibi çevremize yaydığımız negatif enerji ile de başkalarını da rahatsız etmemiz söz konusudur.
Mesela yaşadığımız basit bir sağlık sorununu kafamızda sürekli büyüterek kabullenmek doğru değildir. Bunu sürekli bir şekilde dillendirmek ve şikâyette bulunmak bilinçaltımızı sürekli mesaj bombardımanına tutarak bunun kalıcı olarak yerleşmesine zemin hazırlayacaktır. Hastalıklarda moral ve motivasyonun tedaviye katkısı son derece önemlidir. Hastalıklarla ilgili olarak sürekli olumlu düşünmek ve dillendirmemek bile bu süreçte çok önemlidir. Hastalığı kabullenmek, her fırsat ve her ortamda ondan şikâyet konusu olarak bahsetmek hastalığı kalıcı hale getirecektir.
Birçok olay beyinde bitmektedir, acıkmak bile mide ile ilgili değil beyin ile alakalıdır. Bu yüzden olumlu düşünmek, bardağın sürekli dolu kısmını görmek bile yaşam kalitemize çok olumlu katkılar sağlamış olacaktır. Birçok insan düşünme konusunda bile tembeldir. Olumlu ve pozitif düşünceyi bilemediği için stresle başa çıkması da mümkün değildir. Uzakdoğu’nun meditasyonu bilinçaltı çöplüğünün boşaltılması ile ilgili bedensel gibi görünse de beyinsel bir aktivitedir.
Beyni ele geçirme ve yönetme faaliyeti aslında kendimizi iknadan başka bir şey değildir. Bunu yaparken sadece telkini kullanmak yeterli olacaktır. Şunu şöyle yaparsan sonuçları şöyle olur ve mutlu olursun gibi algı oluşturmaktan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak; hayatta başarılı olmak, huzurlu ve sağlıklı yaşamak kendi elimizdedir. Kötü düşünceleri defedip bilinçaltında oluşan gereksiz düşünceleri ortadan kaldırmak meselenin nirengi noktasını oluşturmaktadır. İkna, telkin ve beynimizi el geçirip zihnimizi boşaltarak bütün problemlerin üstesinden gelebiliriz.
Esenlik dileklerimle,