Vücudumuzda teması sağlayan en önemli organımız eldir. El ile tutar, el ile tokalaşır, el ile taşır, el ile dokunuruz. Bu vesile ile yine en fazla kirlenen uzvumuz da ellerimizdir. Yeme-içme işlevini de el ile yaparız. Bu yüzden ellerimizim temizlik ve hijyeni çok önemlidir.
Birçok hastalık el ve ağız yoluyla bulaştığına göre bu konuda çok daha fazla hassas olmamız gerekmektedir. Peki, bu konuda ahvali şeriatımız nedir diye baktığımızda durum maalesef iç açıcı değildir. En basit tanımı ile el yıkamasını bilmiyoruz. Birçok insan ellerini sadece ıslatarak temizlediğini zannediyor. Özellikle yemeklerden önce el yıkama alışkanlığı çok zayıf. Eller çok kirli değilse kimse yemeğe otururken el yıkamıyor. Uyardığınız zaman savunmalar şu şekilde olmaktadır;
Uzmanlar, özellikle topluca kullanılan mekânlarda antibakteryal sıvı sabunların kullanılmasını öneriyorlar. Elinizi ıslatmadan yeter miktarda sabunu alarak 15 saniye süreyle güzelce ovarak yedirmeniz gerekiyor. Daha sonra yaklaşık 20 saniye süreyle çeşmenin altında ellerimizi, parmak aralarını ve bilekleri ovarak güzelce durulamak elzemdir. Musluğu kapatırken de üstünde bakteri olabilir düşüncesi ile dirseğimizle kapatmamız en doğru harekettir. Daha sonra mümkünse kâğıt havlu ile kurulamamız yeterli olacaktır. Bu uygulama bile % 100 hijyen sağlamsa bile sizi bir çok hastalıktan korumuş olacaktır.
Bizde çarşıda/pazarda ikram, oldukça yoğun olarak karşılaştığımız durumlardır. Dikkat ediyorum birçok insan sağlıklı olup olmadığını düşünmeden bunları yemektedirler. Birincisi, ikram eden el hijyen değil, ikincisi; ikram edilen şey yıkanmamış, üçüncüsü; ortam her türlü bakteriye açık olduğu için bu durum hastalığa davetiye çıkarıyor. Bu kültür ve anlayışla sağlıklı olmak tatbikî de mümkün olmayacaktır. Olması gereken; gün boyu otobüse, metroya, vapura biniyor, birçok yeri tutuyor, dokunuyor ve temas ediyoruz. Eve geldiğimizde ilk iş olarak ellerimiz yıkamak bir alışkanlık olarak yerleşmelidir.
El temizliğine dikkat etmediğimizde, basit gibi görünüyor fakat geleceğimizi de heba etmiş oluyoruz. Hasta olduğumuzda doktor ve hastaneleri meşgul ediyoruz. Burada iş ve zaman kayıpları oluşuyor. İlaç yazılacağı için bunu almak ve kullanmakla milli sermayemizi yok etmiş oluyoruz. Hasta olduğumuz için çalışamadığımızdan dolayı ortaya verimsizlik olarak kayıplar çıkıyor.
Sonuç olarak; el temizliğine gerekli özeni göstermediğimizde hem kendimiz hem de ülkemiz büyük bir sarmalın içinde yuvarlanmaktadır. En basitinden inancımızda da sünnet olarak kabul edilen bu kültürün yerleşmesi için çocuklarımıza bu eğitimi en baştan vermemiz meselenin halli yolunda önemli kilometre taşı olacaktır.
Saygılarımla,
Erol Aydın