Türkiye de 1946 yılında çok partili sisteme geçilerek ilk defa 50 yılında rahmetli Menderes ile başlayan demokrasi yürüyüşü zaman zaman kesintiye uğrasa da bugüne kadar kör-topal devam etmiştir. Aradan geçen 70 yılda hiçbir sol parti tek başına iktidar olma şerefine erişememiştir.
Bu süre zarfında % 60’a % 40 gibi bir oranda sağ ve sol oylar bölünmüştür. Türkiye’nin sosyolojik yapısı, demografisi, vizyonu zaman içerisinde değişmiş olsa da bu oran da çok büyük değişiklikler oluşmamıştır. Muharrem İnce CHP içerisinde verdiği mücadeleden istediği sonucu alamadığı için de kendi partisini kurarak yola çıkmıştır. Türkiye çok fazla lider çıkaramadığı için de solda doğuştan lider olarak karşılığı olan bir kimliktir. Kendisi tüm Türkiye’yi kucaklayacağını ifade etse de oy alacağı kesim % 40 olmaktadır. Sağdan, özellikle muhafazakâr ve mütedeyyin insanlardan oy alması söz konusu değildir. Televizyon ve meydanlarda herkese mavi boncuk dağıtsa da gerçek kimlik ve kişiliğini maalesef kamufle etmektedir. Siyaset tam da böyle şeydir. Mesela sosyal medyaya yansıyan ve sadece 1,5 dakikalık bir telefon görüşmesinde karşısında ki memura tam altı kez, “Senin ağzına sıç…” diyerek hakaret etmektedir. Bunun yanında sürekli aşağılayarak saydırmak da beis görmemektedir. Buna montaj diyebilirsiniz, kumpas diyebilirsiniz fakat böyle bir potansiyeli olduğu da sır değildir. Böyle bir liderin oy alacağı hedef kitle bellidir, dolayısıyla siyaset biraz da iddia işi olduğu için siyasi olarak söylemlerde bulunması normaldir.
Türkiye’de muhalefet hele de ana muhalefet kadar ballı börek ve kaymaklı kadayıf bir durum dünyanın hiçbir yerinde mevcut değildir. Hak, hukuk, adalet, eşit paylaşım, hakların kardeşliği, laiklik, cumhuriyet, hele de Atatürk dediniz mi akan sular durmaktadır. Çünkü bunları satın almayı bekleyen bir kesim her daim hazır kıtadır. Aslında iktidar olmak gibi bir amaç da mevcut değildir. Sırtında yumurta küfesi olmadan sadece laf üretmek varken 83 milyonun derdiyle ne uğraşacaksın. Arada kendi kitlesini bloke etmek için erken seçim ve karşıma çık gibi blöflerle milletin gazını aldın mı 10 sefer seçim kaybetsen de o koltukta oturmaya devam edebilirsin.
Manzarayı umumiye bu durumda iken Muharrem İnce CHP’nin tabanına hitap ederek ana muhalefet ve solun lideri olma derdindedir. KK’dan daha iyi bir lider olacağı da kesindir. Türkiye de hiçbir partide gerçek anlamda demokrasi olmadığı için de mevcut delege yapısı ile liderler sonsuza kadar o koltukta oturmaya devam ederken iktidara tek adam, diktatör demekten de geri kalmazlar.
Sonuç olarak, Memleket Partisi bugün olmasa da gelecekte memleketin partisi olmasa da solun en güçlü partisi olmaya namzettir. Kerhen ve de mecburiyetten bugün CHP’ye oy verenler, yarın İnce’ye kanalize olacaklardır. Bloklar arasında geçiş mümkün olmadığına göre de bu düzen bu şekilde devam edecektir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın