Bütün dünyanın topyekûn mücadele ettiği korona virüsünün en büyük özelliklerinden birisi de çok hızlı yayılıyor olmasıdır. Olağanüstü önlem ve tedbirlere bunun yanında her türlü tecrit koşullarına rağmen kontrol etmek mümkün olmuyor.
Bizim dışımızda herkes sadece salgına odaklanıp, onunla mücadele ederken biz aynı zamanda iflah olmaz kliklerle de mücadele ediyoruz. Yapılan her türlü çalışmayı önce takdir ve onaylayıp gibi başlayan cümlelerle ifade ediliyor. Hemen akabinde ise; “Ama-ancak-lakin-fakat-bunula birlikte-buna rağmen” diye başlayan cümleler, “Bir çuval incirin berbat “edilmesiyle son bulmaktadır. Tüm dünya her türlü hizbi bir kenara bırakıp; bir, bütün ve yekvücut olurken bizdeki ayrışma akla ziyan düzeydedir. En basitinden açılan bir yardım kampanyası bile büyük polemik ve ayrışmaya sebep olmaktadır. Bu yardım konusu gönüllülük esasına dayandığı için ya katılırsınız, ya katılmazsınız mesele bu kadar basitken bunun üzerinden ayrışma oluşturmak akıl tutulmasının zirvesidir. Yok, efendim, ”Devlet dilencilik yapar mıymış, falanca fonlar nereye harcanmış, toplanan paralar nereye gidecekmiş” gibi işi sulandırmaya dönük kampanyalar kimseye fayda sağlamadığı gibi bunun üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışmak da etik değildir.
Bu konuda geriye dönük karşılaştırma ve mukayeseler konuyla alakası olmayan süreçlerin ısıtılıp önümüze konulması kimsenin hayrına değildir. Demokratik sistemlerde muhalefet ve eleştiri mutlak süratte olacaktır fakat bunun da bir sınırının olması elzemdir. Sınırlar aşıldığında bu, “Çamur at, tutmasa da izi kalır” mantığının dışa vurmasından başka bir şey değildir. Tamam, anladık, “Muhalefet tasvip etmez!” fakat bu hakaret ve aşağılamayı da haklı göstermez. Kabak bile altı ayda yetişirken, devletin sadece 45 günde hastane kurması bile eleştiri konusu oluyorsa sözün bittiği yerdeyiz demektir. Şehir hastanelerini yargılayanlar bu süreçte durdukları yerden milim sapma göstermeden istikrarla eleştirmeye devam ederek komik duruma düştüklerinin farkında değiller.
İngiltere başbakanı yoğun bakımda olduğu halde devlet ve hükümet aleyhinde hiçbir ayrışmanın olmaması ilginçtir. Bu sıkıntılı süreçte diri ve iri olmanın güzel bir örneği verilerek aynı zamanda aidiyet duygusunun zirvesi test edilmektedir. Toplumların geleneksel kültür ve yaşam alışkanlıklarının ne kadar önemli olduğunun da güzel bir numunesi yansıtılmaktadır.
Sonuç olarak; ayrışma hızımıza bu virüs bile yetişemedi. Sosyal medyada klavye delikanlıları (sırtlarında yumurta küfesi olmadığı için) esip-savurmaya devam ediyorlar. Kin, nefret ve intikam söylemleri ile rüzgâr ekmeye devam edenlerin, doğal olarak sürecin sonunda fırtına biçmeleri de sürpriz olmayacaktır.
Esenlik dileklerimle,