İnancımıza göre bu dünyanın geçici, asıl ebedi yurdun ahiret olduğu sürekli tekrarlansa da iş icraata geldiğinde bu düşünce muallakta kalmaktadır. Bu yüzden insanların ne düşündüklerinden, ne söylediklerinden ziyade ne yaptıklarına bakmak daha rasyonel olacaktır.
“Dünya malı, dünyada kalır” lafını ağzına sakız etmiş insanlara, kesesine dokunacak bir taleple gittiğinizde gerçek yüzlerini görürsünüz. Ununu elemiş, eleğini asmış hacı amca, hacı teyzeler yaşları kaç olursa olsun dünya malı biriktirmeye devam etmektedirler. Oysaki bu dünya “Ne verirsen elinle, o gelir seninle” genel görüş çerçevesinde baktığımız da kendi elimizle vermemiz gerektiği kaçınılmazdır. Yoksa mal biriktirdiğimiz evlatlarımız bizim arkamızdan miras paylaşımından öteye pek bir şey yapmayacaklardır, bundan emin olabilirsiniz.
Etrafımızdaki yaşlı insanlara baktığımızda; adam 80 küsur yaşında, var olan ama binmediği park halindeki arabasının etrafında her gün tavaf yaparak dünyaya olan hırs, tamah ve bağlılığını ortaya koyuyor. Adeta arabasından sevgiliden ayrılır gibi uzaklaşıyor dönüp, dönüp arkasına bakıyor bazen de tekrar gelip kapı kollarına yapışarak kilitli olup olmadığından emin olmak istiyor. Düzenli olarak her gün tozunu alarak parlatıyor. İnsan bu durumu büyük bir ibretle izleyerek gafletin derecesine şahitlik etmenin üzüntüsünü yaşıyor.
Başka bir örnekte ise; yine oldukça yaşlı olan hacı amcamız onlarca kiralık dairesini ortalamanın üzerinde kiraya vererek adeta insanlara eziyet edebiliyor. Üç aylık peşinat, noter onaylı kontrat, depozito derken dar ve sabit gelirli olan kiracılarını adeta köşeye sıkıştırarak abandone ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi evi nasıl kullanmanız gerektiği konusunda tek bir çivi çakmanıza bile müsaade etmiyor.
Bütün bunları ne uğruna yapıyor; dünya malı, tamah ve hırsı üzerine yapıyorlar. Bu tiplere İslami literatüre uygun bir çift kelam ettiğinizde ise cevapları hazırdır. “Ben bu malı helalinden çalışarak kazandım, ortak mıyız, beğenmiyorsan çıkarsın” vs.
Bir insanı kazanmak, kubbede hoş bir seda ve bir iz bırakmak, hayırla anılmak bu tip insanların lügatinde mevcut değildir o yüzden kendinizi fazla yormayın. Dünya hırsı gözlerini bürümüş ve kalpleri katılaşmış bu insanlara Allah ıslah etsin demekten başka bir şeyin olmadığı da acı bir gerçek olarak ortada durmaktadır.
Sonuç olarak; Allah bizleri mallarımızla imtihan ediyor, onu olumlu, faydalı ve verimli kullanmadığımız takdirde bize patinaj yaptırarak bir gıdım bile ileriye gitmemize fırsat vermiyor. Tercih sizin mallarınızla ya kendinize diğer tarafta köşkler hazırlayacaksınız ya da patinaj yaparak olduğunuz yerde sayacaksınız.
Saygılarımla,
Erol Aydın