Sevinç ve mutlulukların paylaşıldıkça çoğaldığı herkesin malumu bir realitedir. Eskiden buna vesile ve aracı olan kişiler merakla beklenirdi. Selam verilir, teşekkür edilir, sevgiyle uğurlanırdı. Ellerinin dert görmemesi için dualar edilir, tekrar gelmesi için dilekler tutulurdu.
Değişen ve dönüşen çağ ile birlikte alışkanlıklar da değiştiği için artık iyi dileklerin sadece şarkılarda kalmış olması hüzün vericidir. Postacılar eskiden ailenin bir üyesi olarak kabul edilir, sıcak ve samimi ilişkilerle itibarları oldukça yüksekti. Bilgi, iletişim ve enformasyon çağının getirmiş olduğu yeni eğilimlerin ortaya çıkmasıyla durum tersine dönmüştür. İletişimde bilişim ile birlikte anlık görüşme imkânı hem de görüntü olarak mümkün olduğundan mektuba olan ihtiyaç ortadan kalkmıştır. Böyle olunca da posta teşkilatı ayakta kalabilmek adına yeni duruma adapte olmuş durumdadır. Postaneler artık birer banka hüviyetine haizdirler. Mektup yerine de elektronik alışverişin yaygınlaşması ile kargoya yönelmiştir.
Postacılar hayatımızda yine var olmakla birlikte eski popülariteleri mevcut değildir. Günümüzde sadece fatura, haciz, ceza ve tebligat dağıtan postacıları artık kimse sevinç ve mutlulukla karşılamıyor. Tam tersi insanlar artık postacı gördüklerinde tedirgin olup, paniklemektedirler. Acaba ne tür bir sıkıntıyı kendilerine ulaştıracak diye strese girmektedirler. Eskiden mektupları posta kutusuna atarak kimseyle muhatap olmaları gerekmiyordu. Şimdi ise genellikle resmi evrak olduğu için kişiye imza karşılığında teslim etmek gerekmektedir. Bu durum postacılar için de ayrı bir üzüntü ve sıkıntı oluşturmaktadır.
Mesela boşanmayla ilgili bir tebligatı teslim ederken karşı tarafın psikolojini düşünün bu durumda her iki tarafta haklı olarak gerilmektedir. Bu ve benzer sebeplerden dolayı bu mesleği günümüzde yapmak zor olsa gerek.
Eskiden kentlerin önemli kavşak, meydan ve merkezlerinde posta kutuları konularak bir kamu hizmetinin kesintisiz sunulmasına gayret edilirdi. Bazen bunların büyük boyutlu ve altıgen geometride olanlarına yakın zamana kadar rastlardım. Fakat hava şartlarına bağlı olarak oldukça deforme olduklarını görmek içimi sızlatırdı. Çok uzun zamandır kullanılmadığı ve mektup atılmadığı her halinden belli olan bu kutuların halen daha neden kaldırılmadığını düşünmemden çok geçmeden bu dileğimin tutmuş olmasını görmek bende karışık duygulara sebep oldu. Yerlerinden sökülmeyip adeta kopartılan posta kutuları özensiz bir şekilde kamyona atılıyordu. Anlaşılan o ki artık tekrar kullanılma imkânı olmayan ve misyonunu tamamlayan olan bu kent gereçleri hurdaya atılıyordu. Mektupla haşır-neşir olmuş bir nesil olarak bu son hüzün vericiydi.
Sonuç olarak; her şey de olduğu gibi bazı mesleklerde zaman ve şartlara bağlı olarak değişim ve dönüşüm kaçınılmaz. Pek sevinçli haberler getirmeseler de birer nostalji olarak hayatımızda postacıların var olması, eskiye olan saygımızdan dolayı elzemdir.
Esenlik dileklerimle,