Ekonomide ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar kıt olduğu için bütçenin açık vermemesi adına bir denge kurmak gerektiği esastır. İhtiyaçların karşılanması için mal/paraya, alışveriş içinde çarşı-pazara gereksinim vardır.
Çok eskilerde özellikle Anadolu’nun kırsal köylerinde bakkalın bile mevcut olmadığı dönemlerde çerçiler iş başındaydılar. Çerçiler; incik-boncuktan, kap-kacağa, kumaştan şekere varıncaya kadar envaı çeşit ürünü pazarlayan kimselere verilen bir isimdi. Kendileri köylerde ikamet etmez, seyyar olarak köy köy dolaşarak satış yaparlardı. Çoğu zaman at arabasına daha sonraki dönemlerde ise motorlu taşıtlara geçerek varlıklarını uzun yıllar devam ettirmişlerdir. Hedef kitlesi kadın ve çocuklar olan bu çerçiler köy halkı tarafından asker ve gurbetçilerin yolları gözlendiği gibi popüler kişilerdi.
Bu alışverişler, paranız olmasa bile ihtiyaçlarınızı karşılıyor olmanız en güzel yanlarıydı. Genellikle takas sistemi kullanılmakta bu durumdan alanda satanda memnundu. Takasta kullanılan malların başında köylerde bolca bulunan ürünler gelirdi. Buğday, arpa, mısır, yumurta, canlı tavuk, tereyağı hatta bakır bile para yerine geçen mübadele araçlarıydı. Para neredeyse hiç kullanılmazdı. Çerçiler, monoton köy yaşamına renk katarak sosyalleşme adına insanların yeniliklerle tanışmasına vesile olurlardı. Babacan tavır ve herkesi mutlu eden tutumları ile müşteri memnuniyetini özümsemiş olarak gönüllerde taht kurmuşlardı.
Günümüzde alış-veriş merkezleri ile gözlerini açan yeni nesil için ütopya gibi gelse de ülkemizin gerçekleri bunlardı. Bu mekânlarda takas söz konusu olmadığı gibi sınırsız seçeneklerle aklınızı başınızdan alarak, doymak bilmeyen canavara dönüşmeniz an meselesidir. Birçok insan kendisine ait olmayan paraları harcayarak (kredi kartı gibi) günün sonunda mağdur olmaktadırlar.
Yine bu tür mekânlarda zamanı hatırlatan hiçbir unsura rastlamanız mümkün değildir. Ayrıca oturup dinlenmeniz için banklar dahi bulamazsınız. Bütün bunlar vahşi kapitalizmin hileleri olarak sizi sizden almanın ayak oyunlarıdır. Sürekli hareket ederek, daha çok tüketmeniz için her türlü tuzak hazırlanmıştır. Enstrümantal klasik müzik ile sizi rahatlatmaya çalışmaları da yine alışveriş aşkınadır. Dışarıda kıyamet kopsa ruhunuz duymaz, amaç sizi soyutlamak ve alıkoymaktır. Önce bindirip sonra indirerek yaptıkları kampanyalar artık ifşa olsa da bundan geri durmazlar.
Sonuç olarak; dün sınırlı imkânlarla çerçiden yapılan kısıtlı alışveriş ile insanlar mutluydular. Günümüzde sınırsız imkân ve seçeneklerle mutlu değiliz. Eskitmeden yenisi alma doyumsuzluğu ve imaj uğruna kendimizi yavaş yavaş tükettiğimizin farkında olmadığımız sürece çıkışı bulmamız mümkün değildir. Avm’lerde hapis kalmanız için her türlü plan devreye sokulmuştur. Karar sizin…
Esenlik dileklerimle,