Başlıktaki isimler sembolik olup herhangi bir kişiyi hedef almanın ötesinde bir zihniyeti irdelemek için seçilmiştir. Bu isimleri istediğiniz şekilde değiştirebilirsiniz.
Bünyamin bizi ve bize ait tüm değerleri temsil ederken, Benjamin’de ötekini ve bizim dışımızdakileri temsil etmektedir. İmparatorlukların yok olması ile ortaya çıkan ulus devletleri bir arada tutan ortak değerleridir. Dünya görüşleri ve yaşam tarzları farklı olmakla birlikte milli konularda ortak paydada buluşmak gibi bir misyonları her zaman olmuştur.
Dünya tarihinin değişik dönemlerinde mesela, Faşizm veya Kominizim gibi tüm toplumu korkutan soğuk savaş döneminin küresel tehditleri ortadan kalkınca, yeni düşmanlara ihtiyaç hâsıl olmuştur. Toplumun biriken enerjisini absorbe etmek adına kutuplaşmalarla denge kurulmaya çalışılmıştır. Bilişim çağıyla birlikte sosyal medyanın da katkısıyla tabir caizse insanların gazı alınmıştır. Bu bir propaganda yöntemi olup tüm iktidarlar bunu kullanmaktadırlar. Bu aşamada eksen kaymasına neden olacak doğalgazı bir müjde olarak ortaya koysanız bile ortaya çıkan ideolojik kutuplaşma ile herkesi memnun etmeniz mümkün olmayacaktır.
Misyonerler bir beldeye gittiklerinde yaptıkları en etkili yöntem, insanların ve toplumun iradesine ipotek koymaktır. Bir insanı cebren ve hile ile teslim almanız bile onu yönetmeniz her zaman mümkün olmayabilir. Fakat oluşturacağınız algı ve propaganda ile benliğini ele geçirdiğinizde bir Mankurt misali iradesini teslim almış olursunuz. Bundan sonrası daha kolaydır. İstediğiniz şekilde onu kendi emelleriniz yönünde kullanmanız mümkündür.
Bizdeki iflah olmaz muhaliflerde bir anlamda iradelerini bu şekilde satışa çıkarmış olanlardır. Yapılan her türlü başarılı girişimi kuşku ve şüphe ile karşılayarak “öküz altında buzağı aramak” en büyük karakteristik özelliklerini oluşturmaktadır.
Milli bütçedeki en büyük harcama kalemini enerji giderleri oluşturmakta olup bu açığın kapatılması yönünde atılan tarihi adımda geldiğimiz nokta “faturalara yansıyacak mı?” sığlığı vizyonsuzluktur. İradesi ve benliği kendi elinde olmayanların meselenin keyfini çıkarmak yerine sürekli nifak sokmalarını tarih affetmeyecektir.
Bu müjde ve sevinci; amasız, fakatsız bir şekilde kabul eden herkes Bünyamin’dir, bunun dışındakiler maalesef Benjamin olmaktan kurtulamayacaklardır. Muhalif olmak asla ve kata karşı olmak değildir, yapıcı eleştirinin yanı sıra, yapılan olumlu işleri de alkışlamaktır. Ancak bu şekilde saygın ve itibarlı bir duruş ortaya konmuş olur ki böylece karşılıklı diyaloga da katkı sunulmuş olur.
Sonuç olarak; üzülerek görmekteyiz ki birçok Bünyamin, Benjamin olma yolunda kararlı bir şekilde yürümektedir. Bu gidişin sonu hüsran olup, ileride torunlarına bu durumu izah etmeleri kolay olmayacaktır. Müjdeler devam ettikçe, sözün kâr etmediği bu kesimler daha da hırçınlaşarak, Benjamin’le yetinmeyip Binyamin’e doğru kayacaklarından kuşkunuz olmasın.
Esenlik dileklerimle,