Ülkemizde muhalif olmanın bazı şartları mevcuttur. Kendisini; entelektüel, aydın, ilerici, demokrat ve çağdaş olarak görenlerin tamamına yakını bir kere solcudur. Toplumun değerlerine, kutsallarına karşı olmak belirgin özelliklerindendir. Geniş halk yığınlarına tepeden bakmak ve küçümsemek hatta aşağılamak anayasaları gibidir. Toplumu tanımadıkları için tercihlerini de bilme şansı hiç bir zaman olmamıştır. Ondan sonra da bu millet bize niye oy vermiyor diye sosyolojik derinliklere dalmaları karşılıksız kalmaktadır.
Devlete, özelikle de iktidara karşı saldırmaları günlük rutinleridir. Kendilerini frenlemeyip ipin ucunu kaçırdıklarında da pabucun pahalı olduğu durumlarda hemen karşı saldırıya geçmeleri olağan durumdur.
En son yaşadığımız olay Merdan Yanardağ vakasıdır. Genel Yayın Yönetmeni olduğu televizyon kanalında terörist başına yaptığı güzellemeleri düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek mümkün değildir.
Kendisi tecrübeli bir gazeteci ve televizyoncu olarak neyin suç olup olmadığını ayırt edecek durumdadır. Buna rağmen ceza kanunun hükmettiği suçu bile, isteye işlemiştir. Bunda bir tereddüt mevcut olmadığına göre bunu niye yapmıştır? Burada birkaç ihtimal söz konusu olmaktadır.
Birincisi; kendisini göz altına aldırarak veya tutuklatarak bir mağduriyet ortaya koymaktır. Buradan da özellikle dünyaya Türkiye'de demokrasi ve insan hakları konusunda zafiyet algısı yaratmaktır.
İkincisi; muhalefetin seçim hezimetini unutturmak amaçlanmış olabilir. CHP kendisine sahip çıktığına göre bu şekilde danışıklı bir dövüş ihtimal dahilindedir.
Üçüncüsü; muhalefet üzerinde muhtemel baskıların azaltılması veya ortaya çıkan moral ve motivasyon kaybının önlenmesi yine göz ardı edilmemelidir.
Bütün bunlar yaşanırken muhalefet, sözde aydın, gazeteciler, akademisyen ve eksantrik bakış açısına sahip herkes Yanardağ’ın arkasında saf tutmuş durumdadırlar. Ortada somut bir şekilde delil olarak duran ifadeler göz ardı edilerek mesele bağlamından kopartılmaktadır.
Neymiş efendim Yanardağ terörist olmazmış. Evet, ben de aynı şeyi düşünüyorum, fakat terörü ve teröristi övmek suç olduğuna göre mesele kapanmıştır. Destek olan tüm muhalifler meseleye sadece ideolojik baktıkları için ayrıştığımız nokta burasıdır.
Sonuç olarak; Yanardağ kendini yakmıştır. Fakat bunu yaparken de ucuz bir kahramanlığın ötesinde küllerinden yeniden doğmak adına bu eylemi gerçekleştirmiştir. Kaz, tavuk hikâyesi kapsamında bu riski göze almıştır. Getirisi, götürüsü kapsamında bakıldığında bunun bir ticaret olduğu açıktır. Burada ilginç olan durum ise CHP kurumsal olarak sahip çıkarken partide değişim isteyen lider adaylarının sessiz kalması da manidardır. Dur bakalım ne olacak?
Esenlik dileklerimle…