Siyasette en önemli unsur tutarlılıktır. Bu olmayınca sadece boş vaatlerle alacağınız mesafe yoktur. Kılıçdaroğlu iletişim stratejisini sadece olumsuz muhalefet ve Erdoğan düşmanlığı üzerine kurduğu için eninde sonunda duvara toslayacaktır.
İnsanları sürekli sivil itaatsizliğe sevk ederek; almayın, yapmayın, ödemeyin, erteleyin, girmeyin diyerek çok büyük risk alıyor. Sorumlu ve aklı başında bir siyasetçiye yakışmayan bu tutum ve davranışlara kanarak mağdur olacak insanların haklarını nasıl ödeyecek bunu hiç düşünmüyor. Belki de “dün dündür, bugünse bugün” diyerek sıyırmaya çalışacağını düşünüyorsa aldanıyor.
Daha dün, “zamlar geri alınıncaya kadar faturalarınızı ödemeyin, ben de ödemeyeceğim” diyerek yaptığı çıkıştan bir hafta sonra çark ederek büyük bir tutarsızlık ortaya koymuştur. Bunun yanında 4 milyon ailenin elektriği kesik diyerek büyük bir yalan ve algı ile açığa düşmüş olsa da önemi yok ona kayıtsız ve şartsız iman etmiş % 25 dilim olduğu sürece bu tezviratlar devam edecektir.
Dilin kemiği olmadığı için KDV’yi kaldırıyor, ÖTV’yi indiriyor, mazotu bedava yapıyor. Bütün bunları söylerken kaynağı nereden bulacağını açıklamıyor. Kimse de sormuyor ki bütün bunlar nasıl olacak, devletin tek gelir kalemi vergiler olduğuna göre, hazineyi bu şekilde boşaltırsan bu çark nasıl dönecek? Buna popülizm denir, bununla geçmişi satar, geleceği satın alısınız fakat insanları da inandırmanız lazım. Yani çözümsüzlüğü çözüm gibi göstermek siyaseten doğru olsa da reel olarak bir karşılığı yoktur. Atalarımız boşuna, “büyük lokma ye, büyük konuşma” dememişler. Kılıçdaroğlu sürekli büyük konuşarak altından kalkamayacağı laflar ediyor ondan sonra da altında kalarak çark ediyor bu vesileyle de Çarkçı Kemal olmayı hak ediyor.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ortada 20 yıllık bir iktidar mevcut. Yaptığı onca büyük proje ve yatırımın yanında dış politikada tarih yazarken bunu sadece güçlü lider figürü ile gerçekleştirmektedir. Türkiye’de parti değil, lider daha değerli ve önemli olduğu için bugün Erdoğan’ın partisinden daha fazla oy alması bunun göstergesidir.
Günümüzde partilerin içinde lider potansiyeli olan kişiler olmasına rağmen muhalefette hiçbir partinin başında lider yoktur. Parti disiplini, iç tüzük, siyasi partiler kanunu, temayüller derken çoğu lider adayı sistemin ve genel başkanların çarkları arasında öğütülerek yok ediliyor. Çok samimi olarak söylüyorum, bugün CHP’nin başında Özgür Özel, İP ’in başında Yavuz Ağıralioğlu olsa dengeler büyük oranda değişirdi.
Sonuç olarak; Kılıçdaroğlu sürekli atıyor ama hedefi tutturması mümkün değil. Allah’tan inat ve ihtirası ile koltuğa yapışmışta bu şekilde iktidar nefes alıyor. Bunu herkes görüyor ama yapacak bir şey yok, “dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumuyor” bu şekilde devam etmesi ülkenin menfaatine olacaktır. Bu ülkede CHP’li olmak kolay değil, sürekli masallarla uyutulmak nereye kadar?
Esenlik dileklerimle,